Türkiye Büyük Millet Meclisinde oylanarak AKP+MHP oylarıyla birinci turda kabul edilen Anayasa değişiklikleri neler getiriyor, neler götürüyor?
Bunları CHP Genel Başkan Yardımcısı Avukat Bülent Tezcan 35 soru-35 yanıt olarak hazırladı, kamuoyuna duyurdu. Bende adresi bulunan watsapp üyelerine gönderdim.
Neden kendin yazmadın diyen bir dostum var.
Bu nedenle bir de ben yazayım dedim.
Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olanların çokluğu nedeniyle esas amacım bilgilendirmektir.
Öncelikle bu değişikliklerden sonra; savaşlar kazanmış, ordular kurmuş; Osmanlı’nın küllerinden bir Cumhuriyet,düşmanlardan temizlenmiş bir Yurt, Padişah kullarından özgür vatandaşlar, yaratmış Türkiye Büyük Millet Meclisi var olmayacaktır. Çünkü bütün yetkilerini Cumhurbaşkanı adı verilen bir diktatöre devretmiş ve kendisini de bir DANIŞMA MECLİSİ SEVİYESİNE indirmiş olacaktır. Çünkü artık Bakanlar Kurulunu denetleme yetkisi yoktur. Bakanları tek, tek ya da hükümeti toptan düşürme yetkisi olan Gensoru verme yetkisi yoktur. TBMM; diktatörün her istediği kanunu çıkarmak zorunda kalan bir meclis olacaktır. Çünkü diktatörü kızdırırsa İsmi: “Türkiye Büyük Millet Meclisi” olan “danışma kurulunu” istediği anda sorgusuz sualsiz, hiçbir gerekçe göstermeden feshedebilecektir.
Güya bu fesih yetkisi karşılıklıymış!
Bu açık, açık halkı kandırmaktır.
Çünkü Cumhurbaşkanı adı verilen diktatör tek başına 600 üyeli meclisi feshedebilecek ancak Meclisin Cumhurbaşkanı hakkında böyle bir fesih yetkisi olmayacaktır. Sadece Seçimlerin yenilenmesine karar verebilecek; ancak bunda da 3/5 çoğunlukla karar vermesi gerekecektir. Diktatörü sorumlu tutabilmek için 301 milletvekili soruşturma açılması istemi için imza verecek, sonra Meclis 360 milletvekiliyle soruşturma açılmasına karar verecek, daha sonra da Yüce Divana sevk için 400 milletvekilinin oyu zorunlu olacaktır.
Bu koşulların yerine getirilmesi OLANAKSIZDIR!...
Yani denetlenmeyen, denetlenmesi mümkün olmayan bir diktatör yaratılmaktadır.
Getirilen bu sistem “BAŞKANLIK SİSTEMİ” midir?
Hayır! Diktatörlük sistemidir.
Çünkü başkanlık sisteminde çok kesin bir KUVVETLER AYRILIĞI SİSTEMİ vardır. Bizde ise YARGI TAMAMEN CUMHURBAŞKANININ İKİ DUDAĞINA EMANET EDİLİYOR.
Anımsarsanız, Amerika Birleşik Devletleri (ABD) bir yandan Körfez’de savaşırken, diğer yanda ABD Yargısı Başkan Clinton’u Oval Ofisteki olaylar nedeniyle yargılıyordu! Biz bu ucube sistemi kabul etmeden bile gözümüzün önünde ses bantlarıyla, kamera kayıtlarıyla gördüğümüz 17-25 Aralık yolsuzluklarının yargılamasını yaptıramadık! Bu yeni diktatörlük sisteminde artık 21.YÜZYILIN HİTLER’İNİ YARATMIŞ OLACAĞIZ.
Böylece Mustafa Kemal Atatürk’ün “en büyük eserim” dediği Türkiye Cumhuriyeti yok edildiği gibi bunun temelini oluşturan “Millet Egemenliği” halktan alınarak DİKTATÖRE verilmektedir.
Bunun sonucu; özgür vatandaşlar olmaktan çıkıp, DİKTATÖRÜN kapı kulları haline gelmiş olmaktayız.
Çünkü vatandaş demek; canı, malı, hak ve yetkileri, özgürlükleri, kimliği, devletin güvencesi altında olan kişi demektir. Oysa burada tek kişinin paşa keyfine bırakılmaktadır. Şu anda bile OHAL nedeniyle, FETÖ ile hiçbir ilgisi olmayan birçok insanın mallarına, bankalardaki hesaplarına tedbir konulmuştur. Bunu 12 Eylül Askeri Cuntası bile yapmamıştı…
Bu bir karşı devrimdir. Esas suç budur.
Gerçek amaç; Anayasadaki laiklik ilkesini kaldırmaktır. Bir yandan da emperyalist ülkelerin dayattığı bölgelere ayrılmış ve dağılmaya, dağıtılmaya uygun bir idari yapının oluşturulmasıdır. Bu nedenle grup adına konuşan AKP milletvekili, Anayasanın ilk dört maddesinin de değiştirilebileceğini söylemiştir.
Siyasi partilerde Genel Başkan hegemonyası olduğu bilinen bir gerçektir.
Şimdi daha kötüsü getirilmektedir:
Genel Başkan Cumhurbaşkanı!
Genel Başkan Başbakan!
Yani kısaca Genel Başkan Cumhurbaşbakan!
Hem Genel Başkan, hem Cumhurbaşkanı, hem Başbakan!
TBMM adına, Türk Silahlı Kuvvetlerinin Başkomutanlığını temsil edecek.
Türk Silahlı Kuvvetlerinin kullanılmasına karar verecek.
BU NEDENLE YENİ SEÇİLECEK OLAN DİKTATÖRÜN UNVANI:
GENEL BAŞKAN CUMHURBAŞBAKANBAŞKOMUTAN’DIR.
Milletvekillerini o tespit edecek (Parti Genel Başkanı olduğu için), Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) çıkararak Büyük Millet Meclisi yerine geçecek, İcranın başı olarak Başbakanlık yapacak!
Bunun adı da demokrasi olacak öyle mi?
Yüz yıllık millet egemenliğinden ve Cumhuriyet ve demokrasi döneminden sonra bu çağ dışı, akıl dışı, insanlık dışı sistemi kabul etmek için aklımızı kaybetmiş olmamız gerek…