Herkes işine geleni duyar oldu. İşine gelmeyeni gören, duyan
yok. Bencillik öyle işledi ki yönetenler de bencilleşti. İstisnalar vardır ama az sayıda olduğu
ortada. Atanmış ya da seçilmiş yöneticilerin çoğu iş yoğunluğu ve ne kadar çok
çalıştıklarını anlatırlar ama sokağa çıktığımızda gördüğümüzü, yaşadığımızı
biliriz biz...
Bugün birkaç önemli
konuya değineceğim. İlki son günlerin en önemli meselelerinden artan şiddet ve
cinayeti önlemede önemli bir adım olan kadın sığınma evi.
Daha önce 50 bin nüfusu geçen belediyelerin yapmakla yükümlü olduğu ama çoğu belediye yapmayınca nüfus kriteri yukarı çekilerek 100 bin nüfusa çıkarılan sığınma evi konusunda görevden kaytarma olduğu açık. Ve bu nedenle her gün daha çok kadın şiddet görüyor, öldürülüyor. Görevini yapmayan her belediye ve kurum da işlenen suçlara ortak oluyor böylelikle...
Yazık ki Antalya da şiddet ve cinayet vakalarında Türkiye sıralamasında başlarda. Daha önce Antalya Valisi Münir Karaloğlu güzel bir çıkış yaptı. Görev hatırlattı ama gerisi gelmedi. O günden bugüne görevini hatırlayan bir belediye çıkmadı...
Yasa gereği Kepez,
Muratpaşa, Manavgat, Alanya, Konyaaltı ve Serik belediyelerinin kadın sığınağı
yapması gerekiyor. Ama çıt yok hiçbirinden...
Birden fazla kadın örgütünde aktif çalışan ve delegasyonunda yer alan biri olarak yaşananlara kadın hakları, insan hakları savunucusu biri olarak da üzülüyorum...
O nedenle bu konuda görevlilerin gereğini yapmalarını bekliyor ve diliyorum. Aciliyet yok denilerek ötelenen bu konu büyük mağduriyetler yaşatmaktadır...
Gelelim bir başka önemli konuya. Sokaklarda aç, sefil, hasta dolaşan hayvanların bakımı ve barınması belediyelerin görev alanında. Ama maalesef yeterli barınak yok. Mevcut barınakların da hemen hemen hepsi kötü muamele iddialarıyla gündemde...
Üstelik bakımsız ve aç bırakılan hayvanların zaman zamam özellikle sabah erken saatlerde ya da akşam saatlerinde çok sayıda vatandaşa saldırdığı da uzun süredir gündemde. Birkaç kez gazete olarak da haber yaptık. Kepez’de yoğunlaşan şikayetler artık Muratpaşa sınırlarına da ulaştı...
Tüm belediyelerin
yapması gereken basit. Hayvanlar aç ve sefil ortalıkta bırakılmamalı. Düzenli
aşı ve bakımları yapılıp, beslenmeleri sağlanmalı...
Belediye bütçelerinde
hayvanlara da yeterli pay ayrılmalı.
Hayvanları kamyonlarla oradan oraya taşımak ya da ‘müdür’ görevden
almakla sorun çözülmüyor...
Bir turizm kentiyiz. Tesislerin yiyecekler arttıkları barınaklara transfer edilebilir. Vatandaşlar ve sivil toplum örgütleriyle kampanya vs yapılabilir. Çok çeşitli proje, destek ve işbirliğiyle daha sağlıklı ve düzgün bir barınak yönetimi kurulabilir. Hayvanlar da sağlıklı bir şekilde yaşamlarına devam eder...
Şimdi diyeceksiniz ki kadınlar, engelliler, yaşlılar için belediyeler yeterli kaynağı ayırıp gerekli yatırım ve hizmetleri yapıyor mu...
Haklısınız. Ama bunu da dile getirmek gerekmiyor mu? Geçtiğimiz gün Saadet Partisi Antalya İl Başkanı Ramazan Düzen gazetemize ziyaretinde bu konuya değindi. Ancak onlar sadece büyükşehir belediyesi özelinde bir inceleme yapmışlar. Oysa büyükşehir ve ilçe belediyelerin tamamında bu inceleme yapılıp gerekli hassasiyetin gösterilmesi sağlanmalı...
Konu siyaset üstü bir konu. O yüzden tüm partiler, tüm sivil toplum örgütleri de bu konuda gerekli toplumsal baskıyı kurmalı...
Türk Üniversiteli Kadınlar Federasyonu Başkanı Canan Güllü, bu konuda düğmeye basmaya hazır. benden söylemesi. Bence kamuoyu baskısına gerek kalmadan gelin adım atın...
Biz de alkışlayalım...
Tüm canlılar ve dezavantajlı gruplar için...