Bulaşıcı sari hastalıklar tablosunda yerini almış olan verem (ince hastalık) geçmişte yüzlerce insanın ölümüne neden olmuştur.
Verem mikrobu aç ve zayıf bedenleri sever. İnsanın akciğerine yerleşir Zaman içinde bir deri bir kemik bırakır geriye kalan bir ölümden ibarettir. Özellikle savaş yıllarında açlık kıtlık fakirlik, yokluk çeken insanlar birer veremli adayı sayıldıklarından sonu hep ölümle bitmiştir.
Şimdi günümüze geliyoruz. Hızla bozulan ekonomik dengeler, gelir adaletsizliği, tarımsal üretimdeki yanlışlıklar, üretimde girdilerin azgınlaşması, kırsaldan kentlere dönük göçler nedeniyle köylerin boşalması, Türk çiftçisinin üretimden vaz geçmesi, ithalata dayalı bir ekonomik modelin öne çıkmış olması, kentlerde bir yığın halinde nüfusun odaklaştırılması, barınma, enerji işsizlik, eğitim sorunları ve daha ardından gelen sosyal ihtiyaçların karşılanamaması, doların hızla tırmanışa geçmesi, paramızın beklenmedik şekilde değersizleşmesi, toplumun bir kısmının fakirleşmesi, ekonomik, sosyolojik, psikolojik açılardan kent insanının bir baskı altında çaresiz hale gelmiş olması sonucunda bedenle zayıf düşmektedir.
Bütünüyle bu nedenlerden dolayı gerek HWO'nun gerek UNESCO'nun raporlarına da dayanılarak tabloya bakıldığında, halkımızın çok büyük bir bölümü temiz (hijyenik) ve yeterli gıdaya ulaşamıyor. VEREMİN DOSTU ZAYIF BEDENLER OLDUĞUNA GÖRE; İşte yukarıda saydığım nedenlerden dolayı halkımızın çok önemli bir kısmı her an için Verem'e ramak durumda olduğunu söylemek mümkündür.
BU NEDENLE:
1) Sağlık Bakanlığımız süratle ulusal sağlık politikasını yeniden gözden geçirmelidir.
2) Çevre Bakanı, Sağlık Bakanı, Ekonomi Bakanı, Tarım Bakanı başta olmak üzere ve diğer ilgili kurum ve kuruluşlarla bilimsel bir koordinasyon ağı oluşturarak, ayrıca mutlaka bu konuda kalıcı bir ARGE çalışması ve planlama yapıp sonuçlandırarak yaparak, uygulamaya geçirilmek suretiyle (mesela öncelikle köye dönüş projeleri ve taşımalı eğitimden vaz geçilerek) VEREMDEN KORUNMAK MÜMKÜNDÜR.