Kuzey Irak’taki özerk bölge
yönetiminin bağımsızlık ilanıyla ilgili gelişmeleri kaygıyla izliyoruz. Aynı
zamana denk gelmesi bir rastlandı mıdır bilmiyoruz ama İspanya’daki
Katalonya’nın bağımsızlık ilanı da ilginçtir.
Her etnik yapının kendi devletini kurması
düşüncesi, bazı arkadaşlarımızın övgüyle söz ettikleri Küreselleşmenin yani
yeni emperyalizmin ulus devletleri parçalamak için kullandığı bir araçtır.
Özerklik mi, yerel yönetimlerin
yetkilerinin genişletilmesi mi?
Birini ötekine karıştırmak halkın
güvensizliğine neden oluyor. Özerklik bağımsızlığa giden yolda ilk adımdır. Bir
bölgenin özerkliğini kabul etmek demek; yerel yönetimlere milli eğitimi,
okulları, trafiği devretmek ve ayrı bir abeceyi (alfabeyi) kabul etmek
demektir.
Sadece bu kadar da değil; polisin
yaptığı iç güvenliği sağlama görevini, ileri aşamalarda ayrı ordu kurma
yetkisini de vermek (yetkiyi devretmek) demektir. Bu andan itibaren 15-20 yıl
içinde nur topu gibi (!) bağımsız devletçikleriniz olur.
Bunu bir korku hastalığı (paranoya)
gibi görenler var.
Böyle olduğunu düşünüyorsanız
Yugoslavya’nın durumuna bakınız.
Avrupa’nın ortasında paramparça
edilen bir büyük ve güzel ülke…
Bugünkü İspanya, Belçika yerel
yönetimlere verdiği özerklikler nedeniyle ortak değerleri kaybetmeye başlayan
ve özerk yerel yönetim denilen tuzakta kavrulan ülkeler.
Hele İspanya!
Eğitim yetkileri yerel yönetimlere
devredildiği için sadece yerel dillerle eğitim yapıldığı için gençlerinin
İspanyolcayı sokakta öğrendikleri bir ülke haline geldi.
Bize yerel yönetimleri güçlendirme
çağrısı yapan ülkelerin önce kendilerine bakmaları gerekiyor….
Bir de 780.000 km² toprakta tek
Pazar iken her devletçik ayrı Pazar haline geleceğinden darmadağın olursunuz.
Bugün Türkiye’nin Dünyanın 17. Büyük ekonomisi olduğunu söyleyerek kostaklanan
RTE bunun Mustafa Kemal Atatürk tarafından oluşturulan tek Pazar olmaktan
kaynaklandığını biliyor mu acaba?
Özerkliği; iyi çalışmayan kamu
hizmetlerinin yerel yönetimlere devredilerek “iyi çalışacağı” varsayımından
ibaret sayabiliriz. Ya bu varsayım doğru değilse?
Bu konuda İspanya önümüzde bir örnek
olarak duruyor. Belçika’nın, Hollanda’nın özerklik nedeniyle önemli sorunları
çözümlenemiyor. AB tek Pazar haline gelmeye çalışırken neden Türkiye’yi çok
pazara bölmeye çalışıyor?
Özerklik nedir?
Yerel yönetim yetkilerinin
artırılması mı?
Öyleyse Avrupa Yerel Yönetimler
Özerklik Şartına koyduğumuz çekincelere bir göz atalım:
1) Yerel yönetimlere, kendilerini doğrudan doğruya
ilgilendiren konularla ilgili planlama ve karar alma süreçleri içinde,
olabildiği ölçüde, uygun bir zamanda ve bicimde danışılması konusu ile ilgili
şartın 4. maddesinin 6.fıkrası.
2) Yerel yönetimlerin yönetsel
örgüt yapılarının kendilerince belirlenmesi ile ilgili 6. maddenin, 1. fıkrası.
3) Seçimle gelinen görev
yerlerinde bulunanların görevleriyle bağdaşmayacak işlev ve etkinliklerin
yasayla ve temel tüzük ilkelerine göre belirlenmesi konusu ile ilgili 7.
maddenin 3. fıkrası.
4) Yönetsel denetime ancak
yönetsel denetimle korunmak istenen yararlar ile orantılı olması durumunda izin
verilmesi durumu ile ilgili 8. maddenin, 3.fıkrası.
5) Yerel yönetimlere kaynak
sağlanmasında, hizmet maliyetindeki artışların olabildiğince hesaba katılması
konusu ile ilgili 9. maddenin, 4. fıkrası.
6) Dağıtılan kaynakların yerel
yönetimlere verilmesinin nasıl yapılacağı konusunda kendilerine uygun bicimde
danışılması ile ilgili 9.maddenin, 6. fıkrası.
7) Yapılacak mali yardımların,
yerel yönetimlerin kendi politikalarını uygulama konusundaki temel
özgürlüklerin ortadan kaldırılmamasına yönelik 9. maddesinin, 7. fıkrası.
8) Yerel yönetimlere, ortak
çıkarlarının korunması ve geliştirilmesi için derneklere üye olma ve
uluslararası birliklere katılma hakkının tanınması ile ilgili 10. maddesinin,
2. fıkrası.
9) Yerel yönetimlere, başka
ülkelerdeki yerel yönetimlerle işbirliği yapma hakkının tanınması konusu ile
ilgili 10. maddesinin, 3. fıkrası.
10) Yerel yönetimlerin,
kendilerine iç tüzük de tanınmış olan yetkileri serbestçe kullanabilmeleri ve
özerk yerinden yönetim ilkesini koruyabilmeleri için yargı yollarına başvuru
hakkının tanınması ile ilgili 11. maddesi.
Bugün Kuzey Irak’taki Özerk
Bölgenin bağımsızlık ilanı; özerkliğin nereye varacağının somut örneğidir.
Kimse
bizi yerel yönetimlerin özerkliğinin, yerel yönetimlerin güçlendirilmesi demek
olduğuyla avutmasın! Türkiye’de reform adı altında uygulanacak yerel yönetim
özerkliği ya da eyaletlerin kurulması, ülkenin bölünmesi yolunda atılan bir
adım olacaktır.
“Bugün HDP ve PKK tarafından dile getirilen özerklik
de, aslında Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı'nın çerçevesi dışındadır. Bu
yapıların dillendirdiği özerklik modeli; dışişleri, maliye ve savunma
hizmetleri dışındaki tüm hizmetlerin (Eğitim, sağlık, kültür, sosyal hizmetler,
tarım, denizcilik, sanayi, imar, çevre, turizm, telekomünikasyon, sosyal
güvenlik, kadın, gençlik, spor vb.) oluşturulacak yerel bölge meclisleri
tarafından karşılanmasıdır. Anadilde eğitimin her kademede sağlanması, çok
resmi dilli, ayrı bayrak ve ayrı kolluk kuvvetli bir modeldir. Yani bunlar,
aslında Şart'ı doğrudan ilgilendiren hususlar da değil fakat bu Şart üzerindeki
çekincelerin kaldırılması, özerkliğin ilk adımı ve özerkliğin meşrulaştırıcı
bir unsuru olarak görülmektedir.”(*)
Avrupa Yerel Yönetimler
Özerklik Şartı’ndaki Türkiye’nin çekincelerini kaldırmak Türkiye’nin geleceğini
kanla karartmak demektir. Kuzey Irak’taki özerk bölge uygulaması bize ders
olmalıdır.
(*)Barış
Tınay-Ulusalkanal.com.tr.