Demokrasi, dil, din,
ırk, mezhep, cinsiyet vs farkı gözetmeksizin herkesin haklarının ve
hukuklarının korunduğu ama sorumlulukların da olduğu bir sistemdir. Ancak her
şeyi alt üst ettiğimiz gibi demokrasiyi de tepetaklak ettik. Hepimiz kendimize
demokratız, başkasına faşist kesilebiliyoruz…
Oysa böyle mi olmalı…
“Bana dokunmayan
yılan, bin yıl yaşasın” demek yerine, bize dokunmasa da haksızlık,
hukuksuzluk birlikte hesap sorabilsek bugünlere gelmeyecektik aslında…
Geç kalınmış değil…
Geciktik evet bundan
sonrası için toparlanıp kendimize gelelim…
İnsan hakları çiğneniyor…
Basın özgürlüğü yerlerde…
Çocuklar, kadınlar
taciz ve istismara uğruyor…
Şiddet hat safhaya tırmanmış…
Yokluk ve yoksulluk
değil sadece yolsuzluk da artmış…
Dağ, tepe satılmış…
Yeşil katledilmiş,
deniz kirletilmiş…
Sahiller betonlaşmış…
İşsizlik çığ gibi, kepenkler kapatılmış…
Özgürlükler askıda…
Demokrasi askıda…
Ama en önemlisi yaşam hakkımız gasp edilmiş…
Peki daha ne kadar susacağız…
Ne kadar kulağımızın üstüne yatacağız…
Arkamızı döneceğiz…
Bu kent bizim, bu
memleket, bu coğrafya bizim…
Lütfen artık
insanlığa, kentlere ve doğaya karşı işlenen suçlarda, hak ihlallerinde,
haksızlıklarda yağa birlikte kalkalım…
Yoksa sıra bize de gelecek…
Hatta geldi…
Farkında mısınız!