Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin yetkilerini ve Millî Egemenliği tek adama havale eden Anayasa Değişikliği aynı meclis tarafından kabul edildi. Artık iş, Türk Halkını her türlü hile, aldatma, medya yoluyla ikna etmeye kaldı.

                   TBMM’deki oylamaların gizli yapılması gerekirken açık yapılması bir yana kafamızı kurcalayan bazı soruları sizinle paylaşmak istiyorum. Bunlardan birincisi her kurumda sızıntısı bulunan Fetullah Gülen Terör Örgütü’nün AKP Meclis Grubunda bulunanların firesiz olarak Anayasa Değişikliğine nasıl oy verdikleridir.

                   Ya FETÖ her yere sızmış ama TBMM’deki AKP Milletvekillerine sızmamıştır(!).Ya da FETÖ’cü milletvekilleri vardı ama korkularından, (FETÖ’cülükten içeri atılırım korkusuyla) oy verdiler…Oysa fırsat ellerindeydi, böyle bir korku olsaydı en azından ikinci turdaki son oylamada bulunmamaları yeterli olurdu…

                   O halde nasıl oldu da FETÖ’cü milletvekilleri bu Anayasa Değişikliğini desteklediler?

                   Yoksa bütün bu büyük olaylar hepsi bir bütünün parçalarını mı oluşturuyor? Yani AKP’nin TBMM’deki çoğunluğunu kaybettiğinde başlayan terör, 15 Temmuzda yapılan FETÖ ASKERİ DARBESİ, peş peşe gelen PKK saldırıları, 2017’yi daha başlarken kana bulayan IŞİD militanının yılbaşı saldırısı…Hepsi gözümüze bir perde oluşturmak için oynanan kanlı bir oyun mu?

                   AKP iktidarı güya FETÖ’cüleri ayıklıyor. Kırsal alanda, bir tarım işletmesi şirketinde, kamu gücünü kullanmaktan çok uzak bir ziraat mühendisini FETÖ’cü diye gözaltına alıp tutuklatıyor, FETÖ’nün okuluna gidip mezun olan herkesi, FETÖ’nün hışmına uğramış Savcıları FETÖ’cülükten tutuklatıyor ama, FETÖ’nün siyasal üst yapısına dokunmuyor ya da dokunamıyor. Çünkü kendileri toptan FETÖ’yü destekleyenlerden oluşuyor.

                   Daha önce MİT TIR ‘larıyla silah gönderilen IŞİD için de aynı şeyleri söylemek mümkün. IŞİD’in Suriye ve Irak’taki Sünnileri temsil ettiği, bunların çoğunluğu oluşturduğu, bu nedenle savaşın mutlak galibi olacakları inancıyla, AKP iktidarının bunlarla dayanışma oluşturduğu, bu nedenle IŞİD yaralılarının Türkiye’de tedavi edildikleri, kurulan Çadır Kentlere CHP’li milletvekillerinin alınmadıkları yaşanan gerçeklerdir. Öyleyse nasıl oluyor da şimdi IŞİD yılbaşı katliamı yapıyor, iki askerimizi diri, diri yakıyor?

                   İktidar; bir yandan PKK’yı terörist örgüt olarak gördüğünü, sürekli bombaladığını, Kandil’de onlarca PKK’lı öldürdüğünü söylüyor. PKK, PYD, TAK gibi örgütlerin hepsinin terörist olduğunu ilan edip bu konuda ABD’ye güya rest çekiyor. Öte yandan PKK ile Oslo’da görüşerek kabul ettiği, Türkiye’yi 22 ayrı bölgeye ayırarak Üniter Devlet yapısını değiştirecek yetkileri TBMM’de kabul ediyor!

         Nasıl oluyor da oluyor?

         AKP; birden fazla ili bir araya getirerek yeni bölgesel yönetimler oluşturma yetkisini tek adama vermekle Türkiye’ye geleceğin büyük iç savaşının tohumlarını atmaktadır.

         Rusya lideri Putin’in Recep Tayyip Erdoğan’ı Uluslararası Ceza Mahkemesine şikâyette bulunduğu TBMM’de CHP Aydın Milletvekili Ömer Lütfi Baydar tarafından açıklandı.Yarın aynı konuda ABD’nin de bastırmasıyla, RTE’nin ülkemizi bölecek her çeşit yapıyı kabul etmeyeceğini kim bilebilir?

         Türkiye’nin doğusunda ayrı bir Kürt Devleti kurulması için, Irak Harbi bahanesiyle 60.000 ABD askerinin konuşlanması, TBMM tarafından reddedilmişti. Eğer bu Anayasa Değişiklikleri kabul edilirse, artık TBMM’ne gerek kalmadan sadece bir Kanun Hükmünde Kararname ile tek adam ülkemizi içinden çıkılması mümkün olmayan badirelere atabilecektir.

         AKP’liler; PKK ile anlaştılar, Oslo’da görüşüp AÇILIM’ı başlattılar. Bütün Doğu İllerimizi silah ve patlayıcı deposu haline getirip HENDEKLER kazmalarına göz yumdular. Sonra “Pardon, aldatıldık” dediler.

         FETÖ ile anlaşıp “Ne istediniz de vermedik?” dediler. Sonra “Pardon, aldatıldık” dediler.

         IŞİD’i destekleyip, yaralılarını Türkiye’de tedavi edip, silahlı eğitim yaptıkları kamplara CHP’li milletvekillerinin girmesini önlediler. Sonra “Pardon yanıltıldık” deyip IŞİD’e karşı savaşa girdiler.

         Suriye Lideri Başer Esad’ı ailece ağırlayıp ortak Bakanlar Kurulu Toplantısı yapıp, “Şengen değil Şamgen” diyerek vizeyi kaldırdıklarını sevinçle haykırdıktan kısa bir süre sonra “yanıldık” deyip ESET haline dönüştürdüler. Sonra tekrar “yanıltıldık, bunları yapan eski dışişleri bakanı, sonradan Başbakan yaptığımız kişidir” dediler.

         Türkiye’de her şeyi tartışabiliriz. Her çıkışın bir inişi vardır. Kimse sonsuza kadar iktidarda kalamaz. Her yanlış telafi edilebilir. Satılan mallar geri alınır, verilen ödünler kaldırılır, kapatılan Tarım Satış Kooperatifleri Birlikleri yeniden kurulur, Okullar yeniden Mustafa Kemal Atatürk okulları haline getirilebilir.

         Ancak ülkemiz bir kez bölünürse bir daha geri getirilemez…

         Kıbrıs bir kez satılırsa bir daha geri getirilemez…

         Bize göre önümüzde oynanan; kanlı bir danışıklı dövüştür.

         Halkımız bu Anayasa Değişikliklerine “HAYIR!” demelidir.