Orhan Veli her ne kadar "Böyle havada istifa ettim
Evkaftaki memuriyetimden" dese de, ben de;
--12 Eylül'ün imalat hatası paşalarından Şahap AR'ın güvenlik-müvenlik soruşturması istemiyorum demesiyle bir rastlantı sonucu başlamıştım Devletteki memuriyetime.
--Ben de bir gün, daha asaletimin bile onaylanıp-onaylanmadığını bilmediğim bir süreçte başlamıştım Bakanlıktaki görevime.
--O yıllar, koalisyon dönemleri idi. Bizim Bakanlıkta, kültür-turizm ağırlıklı olduğundan, SHP'ye verilmişti.
--Daha toy memur-müdür idik ama, sanırım işlerin gereği olsa gerek bir sekreterde verilmişmiş. Sevgili Derya telaş ile içeri girdi ve "Cevat Geray diye birisi sizin ile görüşmek istiyor" dedi.
--Cevat GERAY ha!...
--Sekreterimin de şaşırdığı bir davranış ile onun odasına koştum ve Hocanın elini öpmek istesem de sıktım ve odama aldım
--Ben başka şeylerden, Sevgili Hocam ise benim gösterdiğim ilgiden şaşkındık.
--Nasıl olsa beyaz eşya dükkanı açacaktık ya, o yüzden laylaylom bir öğrencilikten sonra, Üniversiteden arkadaşım ile evlenecek ve Uşak-Uluğbey'den, Antalya'ya tayini yaptıracaktık
--Neden sonra öğrendik ki, bir yerde 3 yıl sigortalı olmak gerekiyormuş tayin için. Falan, filan.
--Annem, "oğlum elin kızı bekletilmez. Git Ankara'da bir iş bul, sonra dükkanı yine açarız" deyince, düştüm yollara.
--Eş, dost tanıdık ne var ise hepsini harmanlıyorum.
--Üniversiteden sevgili Hocam TulinSaglamtunc'a gittim ne yapayım diye. O da bana, Antalyalı olduğum için, Metin Gürkanlar'ı tanıyıp tanımadığımı sordu. Ben de yok, tanımıyorum dedim.
--Metin Hocam o zamanlar Antalya'da önemli bir görevler yapıyordu. Beni, o zamanın SBF dekanı olan arkadaşıProfDr Cevat GERAY'a gönderdi.
--Ve hoca ile ilk tanışmamız böyle oldu. Taaa!..o güne kadar da hiç denk gelmedik biri birimize.
--Neyse, sanırım bir yaz günüydü ve sıcaktı. Hoca, yorulmuştu bir su ve cay içerim dedi.
--Hocaya su ve çay ne ki.
--Hoş, o odalardan kimler gelip geçmedi ama, bu Cevat Geray idi. Ben onu ağırlamaktan havalara uçuyordum.
--Onu Dekan olduğu dönemde ziyaret ettiğimi, Metin Hocanın yolladığını, her şeyi konuştuk. Ve sonunda "ya ben senin o gün derine derman olamamışım ama, ben bir yakınım için böyle bir iş talebi için geldim" demişti bana, üzülürek ve mahcup bir eda ile.
--Hoca yorulmuş ve sıkılmıştı besbelli. Bir de benim ile karşılaşması pek içini açmamıştı.
--Hocayı dinledikten sonra. Çok ama çok üzülmüştüm.
--Bu gerçekten koskoca Cevat Geray idi.
--Başka iktidarlar döneminde, böyle bir kişi için bırakın filan yere gidin, şu kişiyi görün demeyi, bizi makamlar çağırırlar ve "gerekeni yapın" derlerdi.
--Gerçekten çok üzülmüştüm ama hocaya hiç bir şey belli etmeden, onu da onure ederek çok çok yakını olan kişiyi işe almıştım
--Hoca, bizim cenahın "etkili ve yetkililerinin" tavır ve davranışlarına kırılmış ve incinmiş idi ama hiç bir şey belli etmeden giderken, benim için hafızamda çok özel bir yeri olacak çok güzel sözler söylemiş ve tavırlar sergilemişti,.
--O günden sonra zorunlu olarak da, Kızılay'a yolu düşünce de bana uğrar uzun uzun sohbetler ederdik.
--Sonra ne oldu bilmiyorum, bir daha bu boyutta görüşmedik
--Hoş bazı toplantı ve konferanslarda karşılaştık ama, onun için tanıdığı binlerce kişiden öte bir anlam ifade etmeyen bir yüz olmuştum ben onun için, haklı olarak.
--Bu yaz başında Mülkiyeliler Birliğinde Ahmet Müfit Bayram ile oturur iken, hocanın ileride bir masada olduğunu söylemişti.
--Kalkıp gidip bir "merhaba" diyeyim dedim, hatta Müfit "haydi git" falan dese de, hocaya kendimi o günlerdeki (ki benim için muhteşemdi ama, hocaya bazı şeyleri anımsatmak istemedim) ben, İbrahim olarak tanıtmak istememiştim. Anımsar ise beni yere göğe sığdıramazdı ama, olsun.
--Ahmet Muhip Diranas'ın Fahriye Abla şiiri gibi olsun istemiştim. "..Bırak geçmiş günleri gönlüm hatırlasın;
Hâtırada kalan şey değişmez zamanla
Ne vefalı komşumuzdun sen, Fahriye Abla!" modunda olmasın istemiştim.
--Ve bu sabah yine Müfit'in bir paylaşımda gördüm,
--Hocam, Yorgun Hocam, Savaşçı Hocam, Çağdaşlaşmanın ve Atatürkçülüğün yılmaz savunucusu Hocam sonsuzluğa yola çıkmıştı.
--ProfDr Cevat GERAY hocamı kaybetmişiz. YILDIZLAR YOLDAŞIN OLSUN, IŞIKLAR İÇİNDE OL emi sevgili Hocam