19 Nisan 2015’te kaybettiğimiz, dünyaca meşhur Türkiye’nin tek Türkiye Cumhuriyeti Profesörü ünvanlı Oktay Sinanoğlu’nu hatırlamak bence milli bir görevdir.


1953’te Türk Maarif Lisesi’ni birincilikle bitirdikten sonra sırasıyla Kaliforniya Üniversitesi’nde kimya mühendisliği tahsilini tamamlayarak, 1957 Massachusetts Üniversitesi’nde yüksek lisans yapan Sinanoğlu Hocamız, 1963’te 28 yaşında profesör olarak bilim dünyasının en genç profesörü oldu.


Kimyadan matematiğe ve fiziğe kadar önemli çalışmaları olan Prof. Oktay Sinanoğlu, birçok dünya ülkesinde bulunmasına rağmen milletine olan bağlılığını her vesilede dile getirerek, Türk dilinin önemine ve Türkçe’nin muhafaza edilmesinin önemini dele getirdi. Yıldız Teknik Üniversitesi’nde çalışmalarını sürdürürken, yabancı terimlere Türkçe karşılıklar hazırlayarak dikkat çekti.  Profesörümüzün eserleri arasında en çok dikkat çeken kitabı Bye Bye Türkçe oldu.


Oktay Hocamızı hatırlarken, tarihte yerini almış birçok Türk saraylarında veya Türk bölgelerinde yetişmiş bilim insanlarını da hatırlamadan geçmemek lazım. Matematik, fizik, astronomi dallarında 160 kitap yazmış Farabi, tıp alanında dünyaya rehber olmuş İbni-Sina,  Matematik, geometri ve   coğrafya üzerine yüzden fazla eseri olan, dünyanın çapını küçük bir yanılmayla ölçen Biruni ve bu günkü ölçüleriyle dünyanın çevresini ölçen Ahmet Fergani,  Fatih dönemi gelişmiş topları döken Muslihiddin Ağa, yine mikropların varlığını ispatlayan Fatih Sultan Mehmet’in Hocası Akşemseddin, bu günün takvimine temel teşkil eden takvimi bulan Timur torunu Uluğ Bey, kimya alanında önemli buluşları ile günümüz  kimya bilimine ışık tutan Cabir Bin Hayyan ve daha nice bilim insanımızı da hatırlayalım derim.


Aslında daha nice bilim insanımız tarihte yerini almış. Selçuklu Sultanı Melik Şah’ın İsfahan ve Bağdat’ta kurdurduğu rasathaneleri, Uygur bölgesindeki Mısır piramitlerinden daha önce inşa edilmiş Türk piramitlerini de bilmek gerek.


Demircilikte ileri olan, atı ilk ehlileştiren, savaş silahı olarak mancınıkları yapan, ıslıklı oklar kullanan tarihin en eski ve köklü milleti biz Türkler, yine ilerlemeli ve buluşlarımızla bilim dünyasına katkı koymaya devam etmeliyiz. SİHA - İHA gibi geliştirdiğimiz insansız hava araçlarının yanı sıra diğer bilim dallarında yeni buluşlar için çalışmalıyız. Milletimizin göğsünü kabartan Özlem Türeci’nin ve Uğur Şahin’in Korona aşısını üretmesi gibi Üniversitelerimizde diğer bilim dallarında buluşlar bekleriz.


Son yıllarda bir sevindirici ilerleme ise, yiyeceklerden yeterince alamadığımız gıdaların yerini tutacak gıda takviyesi ürünleri doğal içerikle üretip dünyaya tanıtmalarıdır. Dünyada en fazla bitki türüne sahip ülkemizdeki bitki türlerini araştırıp çeşitli ürünler üreten profesörlerimizi ve fabrikaları kutlamak lazım.


Atatürk’ün dediği gibi çalışalım, güvenelim ve övünelim..