Bir kez daha Korkuteli Çığlık yaylasındayız. Sizlerle geçtiğimiz yıl coşkulu bahar fotoğrafları paylaştık buradan. Kışın, 1 bardak çay odağında gezindik. Ama bugün durum vahim.

Malum son yıllarda herkesi bir yayla merakı sardı. Bu merakı fırsata çeviren hükümetimiz önce 2B arazileri arkasından Hazine arazilerini külli “parsel parsel” satmaya başladı.


Ee kolay da değil, yeşili seven milletiz. Güzelim tarım alanlarına apartmanları diken vatandaşımız, buradan elde ettiği gelirle dağları bayırları ağaçlandırıyor şimdilerde. Bi de “sera” akımı var. Dağ başlarına, yamaçlara, metreküplerce dolgu yapıp üstüne sera kuruyorlar filan.

Biz Çığlık odağında kalalım. Burası, bizim Döşemealtı’ndaki Çığlık Mahallesi’nin yaylası. Son yıllarda ivme kazanan yârlerden. Ben 3 yıldır gidip geliyorum Turan Şahin oraya konuşlandığından beri.


    Turan’ın en sevdiğim tarafı pratikliği ve üretme odaklı oluşu. Çocukken kırlardan yabani nergis, lale filan söküp evin bahçesine dikerdim. Turan’da yaylada taşın başını cennete çevirdi.

Bunca gidiyoruz, ilk kez Çığlık Göleti’ni görmeye gittik. Aslında mevzu gölet de değildi, oradan Küçükköy’e giden patika yol var, araçlar geçemiyordu, video ve fotoğraf çekip Korkuteli Belediyesi’ne gönderdim. Hasan bayır biraderim gerekeni yaptı. Teşekkür ettik.


    Bu yolun üstündeki göletin durumu Turan’ı kaygılandırdı. Geçen yılın aynı dönemine göre su seviyesi şimdiden 5’te bir. Yani % 20 civarı. Burası akarsu ile beslenmiyor, yağmur ve kar suyu ile doluyor. Bu saatten sonra yağmur yağsa bile gölete faydası olmaz. Buraya ev yapıp, o suya güvenip bahçe yapan insanlar var. Ben inanıyorum ki henüz gitmeyenler, kısıtlamadan fırsat buldukları anda gidecekler.

Susuzluk ciddi olarak kapıda, bunu görüyoruz. Şimdi sadece Çığlık üzerinden bakalım. Gölette su yoksa, insanlar bu kez bahçesini içme suyu ile sulamaya kalkışacak. Orada da sıkıntı çıkacak.


    Bu arada günün en güzel fotoğrafı da dağ başındaki kokoreç minibüsü oldu. En yakın yerleşim 1 km den fazla noktadaydı. Bir de binek araç vardı ama kimseler yoktu. Minibüsün üstünde uydu anteni, arka tarafında çevrilmiş “ufaksu” alanı bile vardı. Kime, hangi akla hizmet ettiğini anlayamadım ama vardır bildikleri diye düşündüm.

Turan’a “Yazın buraya gelmek istiyorum” dedim. Anlaştık.