1789 yılında Fransa’da Fransız Devrimi yaşanırken; parlamentoda da çetin bir ortam vardı ve fikir ayrılığı yaşayan iki grup arasında sert tartışmalar yaşanıyordu.

Fransız Parlamentosu’nda Başkanlık makamının sağ tarafında oturanlara “sağcı” ve savundukları fikre “sağ” adı verildi. Aynı şekilde Başkanlık makamının sol tarafında oturanlara “solcu” ve savundukları fikre de “sol” adı verildi.

Fransız Devrimi’nin sağcıları; hiyerarşi, gelenek, kiliseye bağlılık, kilisenin liderliğini savunma ve sosyal eşitsizlik gibi fikir ve düşünceleri savunuyorlardı.

Solcular ise tahmin edeceğiniz üzere sınıf eşitliği, özgürlük, kilisenin sadece dine liderlik etmesi, sosyal eşitlik ve laiklik gibi kavramları savunuyorlardı.

Şahsıma göre dincilik milliyetçilik Solculuk ve bana göre merkezi tanımlayan sığ acılık biraz da genetik de var.

Ben İnönü hayranı bir dedenin torunuyum. Demokrasi, Cumhuriyet, özgürlük, bağımsızlık. Bu olguların daha iyi filizlenip yaşamını idame edeceği Cumhuriyet sistemi ve benim ülkemde bu sistemin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk benim vazgeçilmezim. 

Asla Partici değilim. Birçok siyasi partinin basın enformasyon işini yaptım. Birçok farklı siyasetçinin de… 1985 yılından beri gazetecilik yapıyorum. Geldiğim noktada özellikle son seçimleri sonucuna baktığımda ve partilerin yönetim kadrolarının geldiği noktaya baktığımda diyorum ki; “CHP’li olunmaz CHP’li doğulur.”

Örneğin bizim CHP’nin son günlerde pek bir sevip sahiplendiği Mesut Kocagöz asla CHP’li olamaz. Kaldı ki bunca yıla, bunca başarıya rağmen halâ Muhittin Böcek için bile “CHP’li değil” ya da “solcu değil” denilebiliyorken. CHP’nin etiketi altında belediye başkanı olabilir, başbakan olabilir, cumhurbaşkanı olabilir ama CHP’li olamaz. 

Partinin iktidarı olabilmek için yıllardır söylediğim gibi diğer partilerin oyuna talip olmak yerine kaşarına talip olma uygulamasıyla getirdiği isimlere o adayın tabanından kişilere oy verebilir. Bu onların CHP’li olduğuna, CHP’li gibi yaşadığına, CHP’li gibi düşündüğüne, dünyaya CHP’li gözüyle baktığını asla işaret etmez.

Daha önce de örneklerini gördük, son seçimde artık tavan yaptı. CHP listesinden meclise giren milletvekillerini gördük. Şimdi seçilen belediye başkanlarını, meclis üyelerini görmeye başladık. Eğreti duruyor enikonu. Çok mu karamsarım. Mustafa Akaydın Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı olduğunda “Bakın CHP’ye Antalya’yı emanet ettik, ihya etti. Demek ki bu partiye Ülkeyi emanet edebiliriz” dedirtmesini bekledim. Kendisi; beğenmediğimiz Bekir Kumbul dönemini mumla arattı. Birlikte yaşıyoruz. Biraz da siz sarın bandı geriye, beni yormayın. Ovada zerzevat beni bekler.