BU BİR SOYGUNDUR
Köylerimizi
mahalle haline getiren yasa değişikliğine sonuna kadar karşı çıktık. Köy köy
dolaşarak bunun bir soygun olduğunu anlatmaya çalıştık. Köyün tüzel kişiliğinin
kaldırılmasıyla köy orta mallarının, köy merasının, köy korusunun, yaylak ve
kışlakların tamamının merkezi yönetime alınacağını, yasadaki beş yıllık bir
sürenin sonunda, su ve elektrik için şehirdekilerle aynı paraya ödemeye
başlayacağını söyledik.
Aradan
yıllar geçti.
Söylediklerimizin
doğruluğu özellikle meralar için ortaya çıkıyor.
Meralar
bugün yaşayan insanlar için değil, doğmamış çocuklarımızın aç kalmaması için
ayrılmış alanlardır. Korunması, yapılaşmadan kaçınılması, kirletilmemesi
gereken doğa parçalarıdır.
Meralar
ancak bir “tahsis kararıyla” mera niteliği kazanırlar. Bu nedenle hayvanların
otladığı her çayır mera değildir. Mera tahsis kararları mutlaka kamu tüzel
kişileri tarafından verilmiştir.
Bu
nedenle meralar kimsenin malı değildir, toplumun ortak malıdır. Zaman aşımı
yoluyla mülkiyeti kazanılamaz. Bir köyün tamamı imza verse bile mera niteliği
kaldırılamaz.
Yüz
yıllardır meralar hayvancılığımızın temel dayanağı olmuştur.
Yıllar
sonra AKP iktidarı; şeytanın bile aklına gelmeyecek bir iş yapmıştır: meraların
tahsis kararlarını değiştirme yetkisini Valiliklere vermiştir. Böylece hükümetin,
bakanların veya Cumhurbaşkanının Valiye vereceği bir emirle “mera tahsis
kararları” değiştirilebilir hale geldi.
Mera
Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik, önceki gün Resmî
Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girdi. Mera Yönetmeliği’nde yapılan bu
değişiklikle jeotermal kaynaklı teknolojik seralar için mera, yaylak ve
kışlaklar tahsis amacı dışında kullanılacak.
MERALAR
TÜKENİYOR
“Türkiye
İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, 2001 yılında AKP iktidara gelmeden
önce tüm Türkiye’deki mera alanı 14 milyon 616 bin 687 hektarken, 2019 yılında
bu rakam 11 milyon 696 bin 494 hektara geriledi. Jeotermal santralların (JES)
kuşatması olan Ege Bölgesi’nde, 2001 yılından 2019 yılına kadar mera
alanlarının oranı yüzde 66 düştü.
En çok jeotermal
santralın oluğu Aydın’da ise Tarım ve Orman Bakanlığı Aydın İl Müdürlüğü’nün
verilerine göre; mera arazisi 2014 yılında 47 bin 78 hektar iken 2018 yılı için
bu rakam 23 bin 872 hektara kadar düştü” (Ayten Karadağ-Birgün Gazetesi
01.08.2020).
İşin
özeti şudur: AKP iktidarı 18 yılda, meraların 3 milyon hektarını yok etmiştir. Bu
bir soygundur, köy tüzel kişilikleri soyulmuştur.
Böylece
hayvancılığımıza büyük darbe vuruldu, bu nedenle et fiyatları durmadan artıyor.
Bunu önlemek için yurt dışından canlı hayvan ve et ithalatı yapılıyor. Bunların
rakamlarını da vererek sizleri sıkmak istemiyorum. Bizim ülkemizin değil başka
ülkelerin hayvan üreticileri zengin ediliyor.
AKP
bugünü kurtarmak için gelecek kuşakları feda ediyor. Jeotermal (yer altından
çıkan kaynar suyun elektrik enerjisine çevrilmesi) Enerji için meraların,
yaylak ve kışlakların feda edilmesi çok ağır bir bedeldir.
AKP’nin
Enerji Politikası tamamen yanlıştır. Türkiye güneş ülkesidir. Bugün Almanya
toplam enerjisinin dörtte birini (%26) doğal kaynaklardan ve güneşten
sağlıyorsa Türkiye yarısını güneşten sağlayabilir. Böylece meraları, kışlakları
ve yaylaları jeotermal enerji için mahvetmekten de kurtulmuş oluruz.
Ancak
AKP ülkeyi yönetemediği gibi yönlendirememektedir de!
Türkiye’yi
“alım garantisi” verilerek yapılan anlaşmalarla doğalgaz kullanmaya mecbur eden
AKP iktidarı, yurttaşların pahalı bulup yeterince kullanmaması nedeniyle
doğalgazı çevrim santrallarında elektrik enerjisine dönüştürerek satmaktadır.
Oysa,
yapılacak teşviklerle her evin damı bir elektrik üretim merkezi haline
getirilebilirdi. Bugün sadece “Gün-Isı” Sistemleriyle evlerde sıcak suyun
sağladığı enerji tasarrufu; Keban Barajından sağlanan enerjiye yakındır: %13
enerji tasarrufu sağlamaktadır.
Jeotermal
enerji için, mermercilik ve madencilik için meralara kıymayın efendiler; sizden
sonra da bu ülkede insanlar yaşayacaklar.