Artık depremin kokusu Anadolu'yu boyadı. Dün oradaydı yarın burada olabilir. Kırk binin üzerindeki can kaybından, yıkıntıların arasında teneşir bekleyen meçhul ölülerimizden, hastane köşelerinde inim inim inleyen param parça olmuş yaralı bereli depremzedelerden de mi ders almayacağız.

Ey düşünen beyaz adam sana sesleniyorum. Kaş Eşen çayından ,Gazipaşa, Kaladran'a, kadar uzanan coğrafyada yüz binlerce binanın akıbeti meçhul. Antalya'da acilen bir deprem zirvesi düzenleyerek mantıklı bir çözüm için bir raya gelmeliyiz. Yirmi yıl önce bir mühendisler odası, Antalya'da hemen yıkılması gereken 123 bin binanın bulunduğu ifade edilmişti.

Ne oldu o binalar yıktınız mı, yerine yenilerini yaptınız mı ? Deprem konusunda 4. Dereceden 2. Dereceye alınması sonucunda il düzeyinde bu konuda ciddi sorunlar olduğu da ifade edilmişti. Her nedense bütün bunlar çabukça unutuluveriyor.

Oluşturulacak zirveye Çevre Şehircilik ve iklim değişikliği Bakanlığı yetkilileri de mutlaka davet edilmelidir. Teşkilatın vatandaşı yönlendirdiği mühendislik şirketleri by pas edilerek; konutların sağlam olup olmadığına karar verilmesi, karot numunesi alınıp test işlemlerinin tamamı devlete bırakılmalıdır. Vatandaşı şirketlerin gelir kapısı olmaktan kurtarmalıyız. Özellikle bu bina ve deprem ilişkilerinde tüm detaylarıyla işin bütünü devletin tasarrufuna havale edilmelidir.

Beyler sağda solda löküs salonlarda hava atarak süslü püslü fuzuli laflar etmeyi bırakalım. El ele verelim, omuz omuza yaslanalım, en kısa zamanda çözüm üretelim. Herkes şapkasını önüne koyup düşünsün. Depremin neden olduğu vahameti şöyle bir düşünelim, toplu ölümlerin çığlığı kapı ve pencerelerimizden girdi, sıcak nefesi ensemizi ısıtmaya başladı.

Bırakın bölünmeyi, bütünleşin ve çok acil olarak ısrarla mesaiye başlayalım. Mühendis odalarına, tüm STK’lara sesleniyorum, belediyelere, yetkili ve etkili kurumlara, bilhassa sayın Antalya Valisine sesleniyorum. Acilen deprem zirvesini toplayalım. Gerekli planları yapalım. Coğrafyamızda depremin neden olacağı muhtemel ölümlerin önüne geçmek için geniş tabanlı ve kalıcı bir seferberlik başlatalım. Bu konu, asla ertelenemeyecek kulak arkası edilerek "durun bakalım, biraz daha düşünelim denecek bir konu değil.

Yarın çok geç olabilir.