Bizim memlekette zaman zaman garip şeyler oluyor. "Güler misin ağlar mısın" dedirtiyor insana, ağlıyoruz, sızlıyoruz, dertleniyoruz, duruma göre kapılar çalıyoruz ama sonuç değişmiyor. Şimdi olayı Dünya kenti turizmin başkenti, reklam, ikram ve ekran şehrimiz Antalya'dan bir vefasızlık örneğine odaklandırarak birlikte ağlayalım. Hepimiz biliriz, kentimizde adı CUMHURİYET olan çeşitli vesilelerle yerli, yabancı bütün dünya insanlarını ağırladığımız bir meydan.
O meydanda görkemli bir ATATÜRK büstü var. Milli bayramlarda coşkulu kutlamalar yaptığımız, 10 Kasımlarda hüzünlenip gözlerimizi buğulandıran, çiçeklerle, çelenklerle donatıp çevrelediğimiz; alanı küçük ama ismi göklere yükselen bir meydan. Büstün kaidesi Cumhuriyetimizi temsil eden kademeli, her biri ayrı bir mana ifade eden taş bloklardan müteşekkil tarihimizi çağrıştıran anlamlı bir projenin sonucu vücuda getirilmiş. Heyecan veren bir eser. Buraya kadar her şey güzel, değil mi?
Bakın şimdi olayın bundan sonrasına; 85 milyonun borçlu olduğu bu görkemli eser şimdi bir çocuk bahçesi haline gelmiştir. Çocukların, sıkça büstün tepesine doğru tırmanarak büstü bir plastik oyuncak aracı, lunapark ortamı gibi kullandıkları, gerekirse etrafındaki minicik parktaki bitkilerin olduğu alanlara çiş yaptıkları, büstün çevresine kağıt, karton, plastik, maddelerin atıldığı, boşalmış pet su ve benzeri kapların, hatta boş bira kutularının bile atıldığına kahrolarak tanık olunmaktadır.
Bu garip ve iğrenç manzaraları gören yeli ve yabancı, düzgün şahsiyetler kahrından çatlayacak hale gelmektedir. Hatta bu kahredici manzarayı, yabancıların kameralarına yüklediklerine de tanık olmuşuzdur. Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarıyla birlikte can ve kan dökerek Misak-ı Milli’de 776 milyon kilometrekarelik bir coğrafyayı, Türk milletini kalleş düşman postallarından kurtarıp temizledi. Bize sıfır kilometre tertemiz bir vatan bahşetti. Cumhuriyeti kurup tüm Cumhuriyet değerlerini ve bu ülkeyi bize ter temiz emanet etti değil mi?
Yüce ATA 776 milyon km. kareyi düşmandan temizledi ama biz; Cumhuriyet meydanındaki Ata'nın büstünü ve bulunduğu daracık alanı koruyamadık ve zaman zaman etrafında oluşturulan kirliliği temizleyemiyoruz. Bu konuda süper duyarlı, kıymetli bir vatandaşımız durumu yazılı olarak ilgili kuruma iletiyor. Kurum özetle şöyle diyor: "Baş vurunuz şu sayılı belgeyle sonuçlanmıştır. 5816 sayılı kanunun 1. maddesi gereğince o işlerden fala kurum sorumludur, bizimle ilgisi yoktur" diyor.
Yeniden havale edilen makam ise: Bu konu bizim yetki alanımız dışındadır. Falan teşkilatın sorumluluğundadır, oraya baş vurun diyor. Devam ediliyor: " Efendim şu sayılı baş vurunuz kayda alınmıştır. Ekiplerimizce yerinde yapılacak inceleme sonucu size cevap verilecektir" deniliyor. Cevap veriliyor: "Efendim büstün bulunduğu yer sit alanı olması nedeniyle, büstün çevresinin çevrilmesi işi falanca kuruma aittir" deniliyor." Adı geçen kuruma baş vurulması gerekir" deniliyor, Devam ediliyor, bu defa da andıkları kuruma havale olunuyor ama görüldüğü gibi durumda beklenen sonuç alınamıyor.
Şimdi Yüce Ata; kaidenin en üst noktasından aşağıdaki bu vaziyete derin bir teessürle bakmaya devam ediyor. Kim bilir bu vefasızlığı gören ATAMIZ yaptıklarından pişman olmuşumdur…