Yaz rehavetini bitirdik, mevsim kışa döndü. Artık daha bi salonlarda daha bi etkinliklerdeyiz. Yok, Masalcı gezmekten vazgeçmedi. Ama bir yandan #ordakimsevarmı diye sormaya devam ediyor. Bugün tam da bu cümleyi irdeleyelim.

Geçtiğimiz yıl bolca katılıp (katılım sağlamadım, bizzat katıldım) çok değerli bilgiler aldığım Antalya Genç iş İnsanları Derneği’nin (ANTGİAD) aylık buluşmalarına bu hafta anca intikal edebildim. İyi ki de etmişim.

Geçtiğimiz günlerde adını değiştiren Dünya Gazetesi’nden tanıdığımız, mesleğimizin heyecanlı yıllarında Milliyet Ekonomi servisinden olduğunu hatırlama şansı yakaladığımız Ekonomist/ Gazeteci Şeref Oğuz ile bir aradaydık.

Her zamanki gibi erkenciydim. Hatta ev sahibinden önce salondaydım. Sevgili meslektaşım Duygu Şahin ile aynı anda girdik salona, sonra fuayede oturup bekleme kararı aldık ki, az sonra dernek başkanı Osman Sert, ardından da Şeref Oğuz geldi yanımıza.

Kısa ama güzel bir sohbetti. Özlemişiz aslında gündeme dair konuşmayı. Hatta dinlemeyi, bilgi almayı. Öyle ya, işimiz bilgi aktarmaksa önce dinleyip öğreneceğiz. Oğuz, bu aralar adım adım Anadolu’yu gezdiklerini, zorunlu isim değişikliğine giden Dünya Gazetesi’nin ardından 251 kişilik ekiple “Nasıl Bir Ekonomi” adıyla çıkan gazeteyi büyütmek için de çalıştıklarını anlattı.

Buraya gelmeden önce 3 ayrı kentte konferansa katıldığını, buradan da bir başka kente gideceğini anlattı. Oturum gündemini belirlerken, “Buraya gelmeden önceki buluşmalarda öğrendiklerimi burada aktaracağım. Bolca soru-yanıt olursa daha iyi olur, çünkü konuşan insan kendini tekrar eder, öğrenmek için dinlemek şart” dedi.

Bi hoş oldum.

Yıllardır, “Gazeteci her şeyi bilmeli, öğrenmek için herkesi dinlemeli, ama illa ki her bildiğini, her duyduğunu yazmamalı” diyenlerdenim.

Hem oracıkta, hem oturum anında mesleki anılarını da paylaştı katılımcılarla, ekonomik anlamda ülkenin yarınını da anlattı.

Ahmet Dökdök, habere giden muhabire “Senin izlenimin ne?” diye sorar, bunları da habere eklerdi. Eğer verim alırsa o muhabir ilerde köşe yazısı yazmaya başlardı.

Bu toplantının özeti ne mi?

RTE’den yakın zamanda kurtuluş yok. TBMM’de tablo ciddi anlamda değişecek. Artık mızrak çuvala sığmıyor, seçim öncesi argümanları gündemi değiştirmeye yetmiyor. Ekonomik kriz açık ara gündemde.

Oğuz, tam burada Süleyman Demirel’in “Boş tencerenin değiştirmeyeceği iktidar yoktur” sözlerini hatırlatıyor. Bu ara da iktidarın 14 Mayıs’ta, “Yeter söz Milletin” diyerek tek parti dönemini bitirdiği tarihin yıldönümünde seçime gidebileceğini söylüyor.

Bu ara Millet ittifakının aslında tam ortada duran bu söylemi de kullanamadığına işaret etti.

Yakında Merkez Bankası Başkanlığı için yeniden Naci Ağabal’a gidileceğini, ama Ağabal’ın kabul edip etmeyeceğini bilmediğini söyledi Oğuz. Bir şey daha söyledi. Seçimden sonra mazbataların alınmasından on gün sonra, bürokraside müthiş değişimler olacağını, ama zam tufanının da kaçınılmaz olduğunu söyledi.

Daha ne desin adam?