Ata sözü ne diyor, "YILANIN ZEHİRLEDİĞİ UYUMUŞ DA AÇ UYUYAMAMIŞ " Açlığın tarifini bundan daha açık olarak anlatan bir söz yoktur.
Her gün gerek görsel basında gerek yazılı basında bas bas bağırıyorlar. sınırlarının sırayla 15 bin ve 45 bin liraları aştı" deniliyor. Piyasa alev alev, illegaliteyi legalleştirmeye, kazık atmayı hünerleştirip kanunlaştırmaya çalışan neidüğü bellisiz hain tacirler, ahlaki değerlerini çöpe atarak soysuzlaşan bir ticaret zümresi palazlandı günümüzde.
İnsani değerlerini kaybetmemiş, namuslu, inançlı, insanını ve vatanını seven, nurlu ve haddini bilen iş adamlarını tacirleri ve gerçek ticaret erbaplarını tenzih ederek yukarıdaki tarifin dışında tutuyorum. Burada asla ve katiyetle sapla samanı karıştırmıyorum. Yine ulusal basın haberlerinden izlemekteyiz ki, bilhassa gıda maddelerine odaklı fiyat hareketlerinden kaynaklanan enflasyon değerlerinin oynak bir taban oluşturduğu, mesela et ve et ürünlerinde enflasyonun yüzde 250-300, süt ve süt ürünlerinde yüzde 150-200, bir çok yaşam metalarında yüzde 100-150 ,yüzde 200 mertebelerinde olduğuna işaret edilirken istatistik Enstitüsünün ortaya koyduğu enflasyon mertebesinin % 50 üstü, % 63 gibi değerlerde olduğu konusunda yapılan yayınlara insanların inanmadığını dair haberlerin de yaygın olduğuna ayrıca tanık olmaktayız.
Bir taraftan söz konusu yüksek enflasyondan insanların yüreği cayır cayır yanıp yoksulluk sınırının altında bocalayıp, açlık tehlikesine karşı kaygılar içinde kıvranırken birileri de bunca acımasız enflasyonu kullanarak yaşam ihtiyacıyla ilgili ürünlere acımasızca katlamalı zamlar yaparak tüketiciyi; kurtulamayacağı dar boğazlara itmekten çekinmeyebiliyorlar.
Bu acımasızlığın, bu merhametsizliğin temel sebebi araştırıldığında ortaya, genel piyasanın gereğince, toplumun, tüketicinin, ihtiyaçlarına cevap verebilecek yeterli bir denetim ve otokontrol mekanizmasının kurulmamış olduğu görülecektir.
Anayasamızın her alanda vatandaşlarımızın haklarını korumak, insanımızı her türlü olumsuzluktan esirgemek, ferdin sağlığını ve güvenliğini muhafaza etmek ve toplumsal yaşamımızı kolaylaştırıcılık esasına dayalı ana ve ara hükümleri oluğu bilinmektedir. Aksini ispat eden bir durumun da olduğu asla söylenemez.
Ayrıca bütünüyle insan hak ve hukukunun, sürdürülebilirlik içinde korunmasına yönelik olarak, evrensel hukukun da varlığından da söz etmeliyiz.
Tamamı dikkat alındığında biz neden böyleyiz, ekonomiyi, ekolojiyi, toplumsal yaşamımızın korunmasında sorumluluğu olan yahut olanlar kimdir bilemem ama ortada büyük eksikliklerin olduğu açıkça anlaşılıyor.
Piyasalar kelimenin tam anlamıyla can çekişiyor. Vatandaşın bütçesi karnını doyurmaya kesinlikle yetmez halde. Kamu adına, milletim adına açlık ve yoksulluktan büyük travmalar yaşayan çaresizler adına yetkili olan yahut olanlar her kimse, sorumlulara sesleniyoruz.
Lütfen halkın bulunduğu alana gelip halkla dirsek teması içinde hep birlikte olalım, bu tehlikeleri, halkın ızdırabını görün ve gerekli tedbirleri alınız.
Daima söylüyorum, çifte diplomalı bir emekli bürokrat olarak (1. Derecenin 4.cü kademesinden emekli olmuş bir vatandaş olarak) ben dahi o tehlikeli iki sınırın altında ayakta durma savaşı veriyorum. Bu örneği, daha da aşağı mertebelerde çırpınan çok daha yoksul vatandaşlarım adına vermiş bulunuyorum. LÜTFEN BU OLAYLARA BİR ÇARE DİYORUZ.
AÇLIK ACISI, YILAN ZEHİRİNDEN DE ACIDIR.
Murat Yıldırım
Yorumlar