Lafı uzatmayacağım. Ben müzede gördüklerimden mağarada var sanıyordum.
Hani medeniyetin başladığı yerdeki duvar resimleri filan. Mağara girişinde müze
varmış. Onu da Antalya Arkeoloji müzesi’ne taşımışız. Yerinde sadece
yarasaların barındığı mağara kalmış.
“Karain Mağarası, Türkiye'nin en büyük doğal mağaralarından biridir. Denizden yüksekliği
430-450 metredir” diyor wikipedia ve devam ediyor; “Antalya'nın 30 km kuzeybatısında
eski Antalya-Burdur karayoluna 5–6 km
uzaklıkta bulunan Yağca mahallesi sınırları içinde
bulunur. Antalya-Burdur karayolunun 13. km'sinde Karain işaret levhasından sola
dönülerek Karain Mağarası yoluna girilir. Antalya'ya uzaklığı 27 km'dir.”
Bunu yazarken kendimden utanmam gerekip gerekmediğini düşünüyorum ama
gerçek bu. Yarım asrı devirmiş zaman diliminde ilk kez Karain Mağarası’na
gitmişim. Oysa harita üzerinde baktığımda hamdolsun memleketin 4’te 3’ünü
görmüşüm.
Malum adımız “gezgin”e çıksa da mümkün olduğunca evdeyiz. Buna bir de
iflah olmaz gribal rahatsızlık eklenince süre uzadı. 15 gün, şaka gibi. Üşüyüp
öksürerek geçti ve ben ilk fırsatta attım kendimi Döşemealtı’na. Oradan da bi
arkadaşın yardımı ile Karain. Yardım diyorum çünkü Karain’e toplu taşıma yok.
Dahası, mesire yeri olarak düzenlenen Kırkgöz’e de toplu taşıma yok.
Lafı uzatmayacağım. Ben müzede gördüklerimden mağarada var sanıyordum.
Hani medeniyetin başladığı yerdeki duvar resimleri filan. Mağara girişinde müze
varmış. Onu da Antalya Arkeoloji müzesi’ne taşımışız. Yerinde sadece
yarasaların barındığı mağara kalmış.
Sahi “Eserler yerinde güzel” diyerek antik kentleri filan yerinde
korusak, oralar daha cazip olmaz mı?
Ben bu konuda bi Bergama Müzesi tecrübesi yaşadım, hala içim yanar da…
Biz en iyisi Karain için yazılmış kaynaktan bilgi aktaralım, çünkü
rehberimiz yoktu yanımızda.
Karain
Mağarası;
doğal karstik oluşumlar sonucu meydana
gelmiştir. 1946 yılında mağara, Kılıç Kökten tarafından keşfedilmiş olup
mağaranın oluşumu hakkındaki yaptığı araştırmalar mağaranın ince dehlizlerle üç
kayanın birleşimi sonucunda ortaya çıkmış olduğunu göstermektedir.
1946
yılından beri kazılar yapılmaktadır. Yapılan kazılardan, bölgenin günümüzden
500.000 yıl kadar önce de yerleşim merkezi olarak kullanıldığı sonucuna
varılmıştır. Türkiye'nin içinde insan yaşamış en büyük mağarasıdır.
Buluntular Antalya Müzesi'nde sergilenmektedir.
Karain Mağarası, Anadolu ve Yakın Doğu tarihi açısından önemli
bir paleolitik merkezdir.
Mağara paleolitik, neolitik, kalkolitik, eski
tunç gibi protohistorik çağlarda
ve klasik
çağda insanlar
tarafından sürekli bir biçimde iskan edilmiştir. Karain Mağarası'nda yapılan
kazılarda elde edilen arkeolojik buluntular alt paleolitikten geç Roma
dönemine kadar
görülen yerleşim izleri ile Anadolu arkeolojik çalışmalarında önemli bir
boşluğu doldurmaktadır. Klasik dönemlerdeki kullanım daha çok Adak Mağara
(tapınak) niteliğinde olup, mağara alnı ve dış duvarları üzerinde Grekçe kitabe ve nişler
bulunmaktadır.
Yeryüzünde bilinen paleolitik mağaraların çoğu sadece bir dönemi temsil ederken Karain alt, orta ve üst olarak kesintisiz bir katmanlaşma göstermekte ve bu katmanlardan elde edilen veriler, özellikle Avrupa ve Yakın Doğu arasındaki bağlantılar ve göç yolları hakkında fikir vermesi açısından önem taşımaktadır. Karain'den ele geçirilen Anadolu'da bilinen en eski insan kalıntılarının yanı sıra mağarada ortaya çıkarılan taşınabilir sanat ürünleri Anadolu sanatının ilk örnekleridir. Mağaradaki kazılar hala devam etmektedir. Mağaraya giriş paralıdır.