Ekonomik krizler aydın yer. Yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti, Birinci Dünya savaşının sosyal, siyasal ve ekonomik sorunları bir yandan, Osmanlı'dan Cumhuriyete geçişin sorunları bir yandan sürerken, Türk Siyasi tarihinin ilk ekonomik ve siyasi krizi 1929 yılında patlak veriyordu.
Atatürk, yaşanan ekonomik ve sosyal
sorunların çözümü için Devletçi bir yapıyı benimsemiş ve uygulamıştır.
Azınlıkların denetiminde olan Osmanlı
Bankası'nın elindeki yetkiler alınarak Merkez Bankası kurulmuş ve ülkenin
çıkarları garanti altına alınmıştır.
İkinci Dünya Savaşı bitmişti ama, dünya
savaşın yarattığı sorunlar ile de Ülkemizde 1946, 1954 ve 1958 sosyal, siyasal
ekonomik krizleri yaşanmıştır.
CHP’nin Rüştü Saraçoğlu Hükümeti,
krizden çımayı ve ülkeyi kalkındırmayı hedefleyen kararlarının başında
topraksız çiftçiye toprak vermek için Toprak reformu yasası çıkarma hazırlığına
başlar, ancak;
Çıkarılacak olan yasaya göre de
Osmanlı'da Padişahın Mülkü iken, vergi ödeme karşılığında dağıtılan araziler,
toprak sahiplerinden alınıp, kamulaştırılıp vatandaşa dağıtılmasına,
Başını Adnan Menderes’in çektiği büyük
toprak sahipleri karşı çıkıyorlardı.
CHP içinde, bu tür Devletçi ve Sosyal
politikalara karşı olanlar, 7 Ocak 1946 yılında Demokrat Partiyi kuranlar.
Muhaliflerin ve uluslararası ilişkilerin
zorladığı süreç ile, Türkiye 1947 yılında 5016 sayılı yasa ile IMF’ye kurucu
üye olur.
16 Nisan 1948'de de ABD'nin Marshall
planından yararlanmak için 16 Avrupa ülkesiyle bugünkü adı OECD olan Avrupa
İşbirliği Teşkilatını kurdu ve Türkiye Marshall yardımlarından toplam 351
milyon dolar alır.
Bu süreç ile de TC Devletçi
politikalardan uzaklaşarak, özel sektör ve Devlet ortaklığı ile Şeker, Çimento
fabrikalarının sayısı artırılır.
Uluslararası sermayeye verilen ödünler
1954 krizi aşılmış ise de DP'nin uyguladığı popülist LİBERAL EKONOMİK sistem ve
uluslararası sermayeye verilen ödünler sayesinde 1958 krizine davetiye
çıkarılmıştır.
Günü kurtarmaya yönelik, uygulanan
ekonomik politikalar sonucunda, 1969-1974-1979 ve 1980 Krizleri yaşanmıştır.
1980'lere gelindiğinde, ülkenin devletçi
politikalarından vaz geçilip ülkenin her türlü ekonomik kaynağının daha çok
Uluslararası sermaye ile birlikte yerli sermayeye açılması için "24 OCAK EKONOMİK
İSTİKRAR TEDBİRLERİ" dedikleri, LİBERAL Ekonomik kararların uygulandığı
bir döneme geçilmiştir.
Toplumda yaşanan sosyal ve siyasi bilinç
ve bu kararların uygulanmasında sorunların yaşanmaması için;
1970’li yıllarda CIA’nın Türkiye şefi
olan Paul Henze'nin 12 Eylül Darbesini, ABD Başkanı Jimmy Carter’a "OUR
BOYS DİD İT!../Bizim Çocuklar Başardı” diye haber verdiği; ekonominin bu
günlere gelmesine sebebi olan süreçler başlamış oldu.
1980 darbesi sonrası, Kamu
harcamalarındaki büyük artışlar, kamu sektörünün hızlı büyümesi ve bunun yanı
sıra özel sektörün yerinde sayması; depremler, terör eylemlerinin artması,
Körfez Savaşı krizlerin başlıca sebepleri olmuş ve 1986,1988-1989 ve 1991
ekonomik krizleri yaşanmıştır.
1979 Ekonomik, sosyal ve siyasi krizleri
başlayan, Devletçi ekonomik sistemin tamamen terk edilerek yerine piyasacı
denilen, Liberal/sermaye sınıfının çıkarlarının korunduğu bir düzene geçilmesi
ile de bu günlere gelinmiştir.
Burada unutulmaması gereken şey, ülke
kaynaklarının yerli sermaye ile Uluslararası sermayeye peşkeş çekilmesi ve buna
karşı dinlenebilecek, Devletçi, Atatürkçü Demokrat aydınların susturulması
konudur.
1990 yılının 31 Ocak'ında alçakça
katledilen PROF DR MUAMMER AKSOY da bu aydınlardan en önemlilerindendir.
Bir Atatürkçü olarak LAİK ve DEMOKRATİK
TÜRKİYE CUMHURİYETİ’nin yılmaz savunucularının başında yer alan, Muammer
AKSOY'un katledilmesi, ülkede oluşabilecek aydın ayaklanmasının önüne
geçilmesi, toplumsal muhalefetin susturulması açısından çok önemli bir olaydır.
Muammer AKSOY, Uluslararası sermaye ile
işbirlikçi yerli sermayenin tetikçilerince katledilmiştir ama, onun Atatürkçü,
Laik fikirleri bugün toplumda milyonlar halinde yaşamaktadır.
Büyük Önder Atatürk'ün dediği gibi Onun (MUAMMER
AKSOY) naçiz vücudu yok edilmiştir ama, FİKİRLERİ Türkiye Cumhuriyeti ile
birlikte sonsuza kadar yaşayacaklardır.
Işıklar içinde yıldızlar yoldaşın olsun, ATATÜRKÇÜ, LAİK ve DEMOKRAT Aydın, Muammer AKSOY!