600 yıllık bir geçmişi olan köyün kuzey tarafındaki “Asar” denilen tepe mevcuttur. Bu tepede bulunan kızıl kayalardan dolayı “Kızılkaya” adını aldı. Kızılkaya küçük tarım ve hayvancılık köyü iken son 20-30 yıl içerisinde Antalya ve Muğla illerinden hızlı bir göç almaktadır.
Bugün bu sayfada İstanbul Kırmızısı fotoğraflar
olacaktı. Ama olmayınca olmuyor. Hidayet Gültekin’in 4. Israrlı araması
sonucunda “evet” dedim ve yola düştük. 1991 yılında o zamanın MÇP Lideri
Alparslan Türkeş’i karşıladığımın kavşaktan dönüp Korkuteli’ne doğru yol aldık.
2000 yılında da aynı kavşakta Devlet Bahçeli’yi karşılayıp Korkuteli’ne
gitmiştik bu yoldan. Arada Yeşilyayla, Bozova, Ürkütlü’ye gittiklerimizi
saymıyorum. Ama ilk kez Kızılkaya ile yüzleşecektim.
Bu gariban Mazıdağı’nın, Ahatlı’nın, Dağbeli’nin
Geyikbayırı’nın, Söbüce’nin parsel parsel satıldığı günlere tanık olmuştu, son
olarak Kızılkaya’yı gördü. Malum pandemi koşullarında hepimizi bir köy merakı
sardı ya, Kızılkaya’da nasibini almış.
Belde Belediye başkanı, Kepez Belediyesi’nde
çalıştığım yıllardan mesai arkadaşım İlkay Güngör’müş. Hidayet Gültekin ve
arkadaşı(m) Mehmet Çınar işlerini hallederken, ben küçücük bir tura çıktım
belde de…
Birbirinden güzel, kerpiç, taş, tuğla, briket evlerin,
birbirinden güzel ahşap, demir, pimapen ve açık balkon tarzı cumbaları,
sevimli, sıcakkanlı insanları ile halmehal oldum sokaklarda. Şimdi, cumbalar
özel bi başlık altında işlenecek. Yazılıp çizilecek bişeyler bulunur mu
bilmiyorum, bakacağız.
Size ansiklopedik olarak beldeyi tanıtalım biraz.
Kızılkaya'nın tarihi MÖ 1295 Etiler zamanında Pisidya
Cumhuriyeti devrine gitmektedir. Kızılkaya tarihi daha sonra Roma-Bizans
Devri, Selçuklular Devri, Beylikler Devri, Osmanlılar Devri olmak üzere 5 ana
bölümden oluşmuştur. Osmanlı Araştırmaları Vakfı'nın yaptığı incelemelerde
Kızılkaya, Osmanlılar devrinde Konya eyaletinin, Antalya sancağının, Kızılkaya
kazası olarak geçmektedir.
Emekli öğretmen Abdullah Ulusan'ın 1960 yılında
yaptığı “Pazaravdan Köyü İncelemesi”nde köyün tarihçesini anlatırken, Kızılkaya
ile ilgili bilgilere rastlanmaktadır[3].
Köyün ne zaman ve kimler tarafından kurulduğu kesin
olarak bilinmemekle beraber, halk arasında köyün avcılar tarafından kurulduğu,
köyün Koca Tosun ismi ile maruf birisi tarafından kurulduğu ve köy ilk önce
bugünkü köy hudutları içerisinde dağınık bir halde olduğu, köyün üç farklı
yerde kurulup, sonra da bugünkü yerine taşındıklarına dair üç farklı inanış
vardır. Genel olarak avcılar rivayeti daha çok kabul görür.
Köyün tahminen 600 yıllık bir geçmişi vardır. Köyün
kuzey tarafında 45 dakika mesafede Asar denilen bir tepe mevcuttur. Bu tepede
eski Selçuklular'dan kalma su sarnıçları ve basit surlar vardır.
Belde bir süre “Avdan Pazarı” anlamında “Pazaravdan”
olarak anıldıysa da zaman içerisinde kuzeyinde bulunan asar dağındaki kızıl
kayalardan dolayı “Kızılkaya” adını aldı.
Kızılkaya küçük tarım ve hayvancılık köyü iken son
20-30 yıl içerisinde özellikle Antalya ilinden çok fazla göç almıştır.
Antalya'nın sıcak nemli havasından sıkılan özellikle emekli insanlar daha az
nem oranına sahip Kızılkaya köyüne müstakil evler yaptırıp küçük çapta tarım ve
bahçe işleri yapmaya başladılar. Köy aldığı bu hızlı göç nedeniyle, 28 Ağustos
1972 tarihinde belediye statüsü alarak beldeye dönüştü. Bugünde hala Kızılkaya,
Antalya ve Muğla illerinden hızlı bir göç almakta ve bu alanda farklı bir
turizm etkinliği gerçekleştirmektedir. Bu insanlar çoğunlukla bölgeye
yerleşmektedir.
Bu aralar bi furya başladı ya, belki sen de orada
yaşamayı düşünürsün. Bana sorarsan Korkuteli’deki apartman daireni sat, oradan
bir parsel arsa al, bahçesine de meyve dikersin.