Gün görmüş değerli büyüklerim ile sohbet ederken, bazen toplum, ülke, millet ve yoksul insanlar için kaygı ve üzüntülerimi paylaşırım; kendileri üzülseler de beni teselli etmek için Orhan Veli'nin bu dizelerini söylerler.

"Uzanıp yatıvermiş, sere serpe;/ Entarisi sıyrılmış, hafiften; /Kolunu kaldırmış, koltuğu görünüyor;/ Bir eliyle de göğsünü tutmuş. / İçinde kötülüğü yok, biliyorum;/ Yok, benim de yok ama... /Olmaz ki! /Böyle de yatılmaz ki!", derler ve bu kadar da duyarlı olunmaz ki diyorlar.

Çarşı, pazara çıkıyorum her şey ateş pahası.  Bankamatikten çektiğiniz "pembecikler" iki pazar tezgâhta bitiyor.

Sonra da etrafında iç çekerek kendini zor taşıyan insanları görüyor ve kahroluyoruz.

Hani bir atasözü vardır ya "Bir deli bir kuyuya taş atmış, bin akıllı çıkartmamış" diye, tam öyle olduk.

İktidar bir laf atıyor ortalığa, bir aydır köpekleri, sokak hayvanlarını tartıştık, şimdi de sıra muhalefetin yerel yönetimlerine, Belediyelerin borçlarına geldi.

Yerel yönetimlerin her yıl genel bütçeden aldıkları (gelir vergilerinden) bir pay vardır. İktidar da belediyelere ödemesi gereken bu bütçe payına el koyma derdinde. Dahası icra yöntemi, Mersin Büyükşehir Belediyesi örneği.

Ülkelerde hâkim sınıf adına iktidarı elinde bulunduran partiler, iktidarlarını temsil ettikleri sınıf, çıkar çevresi adına sürdürürler. Hiçbir İktidar bu çevrelerin borçlarının tahsilatı için konuşmaz, sesi çıkan muhaliflerin sesini kısmak için de ellerinden geleni yaparlar.

Hiçbir Allah'ın kulu da "ya bu paralar bizim için harcanacak, dün sizde olduğu gibi” diye bir ses de çıkarmıyor. Herkes keyfinde âleminde, karınları açlıktan guruldasa da kimse "itibardan tasarruf etmiyor", nasıl bir hipnoz hali ise. Uluslararası sermaye, emperyalizm ise kendi kurduğu binlerce yıllık sistemin sorgulanmasını istemiyor.  Alın size burnunuzun dibindeki GÖBEKLİTEPE örneği.

Her tülü teknoloji bu çevrelerin lehine kullanılıyor ama bazen GÖBEKLİTEPE'DE yapılan Laser taramasında toprak altındaki yapılar görünüyor.  Orada da bir tarihi gerçek ortaya çıkıyor.

Bir şeyi en baştan söyleyeyim, insanların, toplumların öyle ya da böyle bir inanca gereksinimi vardır. Özellikle eğitim, kültür konusunda biraz sorunlu insanlar için inanç çok önemlidir.

Ancak bu da bir gerçek, Dinlerin (Budizm dahil) toplam yaşı 8500 Yıl.

Göbekli tepeden çıkan bulgulara göre burada 12.000-Yıl önce yaşamın olduğu görünüyor. Gerisini herkes biliyor.  Bu alanların ağaçlandırılması için  kazının neden durdurulacağı sorusunun yanıtını da siz kendinize verin!..

Göbeklitepe'yi ortaya çıkaran Alman Profesör evinde ölü bulunuyor, bor vb. nadir yeraltı kaynakları için çabalayan, çözümler üreten yurtsever aydınların içinde olduğu uçaklar da, ne tesadüf ise düşüyor. Ey masum halkım, sen ne zaman uyanacaksın bu kış uykusundan.

Sadece üzülüyorum.