Telgrafhane, yarım asır önce kaleme alınmış Melih Cevdet Anday'ın sevdiğim şiirlerden biridir...
Her okuduğumda içimi acıtır...
50 yıl önceki tablonun hala varolmasına karşın uyuyanlar, gerçekleri görmeyenler adına utanırım...
Ancak beni, bizi, sizi, toplumu tetikleyen yanını da severim...
Tuncay Özkan'ın kızı Nazlıcan, Silivri'deki babasının doğum gününü kutlamak için yazdığı mektupta yer vermiş, Telgraf'a...
''Uyumayacaksın
Memleketinin hali
Seni seslerle uyandıracak
Oturup yazacaksın
Çünkü sen artık o sen değilsin
Sen şimdi ıssız bir telgrafhane gibisin
Durmadan sesler alacak
Sesler vereceksin
Uyuyamayacaksın
Düzelmeden memleketin hali
Düzelmeden dünyanın hali
Gözüne uyku giremez ki...
Uyumayacaksın
Bir sis çanı gibi gecenin içinde
Ta gün ışıyıncaya kadar
Vakur metin sade
Çalacaksın.''
Evet, memleketin halini dert eden ve bulunduğu mecralarda mücadele edenlerin gözüne uyku girmiyor...
Başlarını yastıklarına koyduklarında uyuyamıyorlar...
Ama öte yandan kitle iletişim kanalları aracılığıyla uyutulan büyük bir kitle var. Onlar uyumayan azınlığın çığlığını hala duyamadılar...
Arada bir duyar gibi oluyorlar ama sanal gündemler uyanmalarına izin vermiyor...
Tabii bir de düzene başkaldırmak kolay değil...
İşte Nazlıcan da mektubunun sonunda biraz isyan etmiş. '' Acaba ne patlatır kocaman bir insanlığın afyonunu?'' diye sormuş...
Aslında bu yaşananların uyandırması gerekiyor milleti, Nazlıcan...
Ama öyle güzel ki uykuda olmak, uyanmak istemiyorlar...
Ha bir de onların uyandırılmaması için her şey yapılıyor...
Bak gerçekleri yazmaya çizmeye çalışan bir avuç insan nerede?
Ya Silivri'de ya mahkemelerde ya işten atıldı ya da atılma korkusuyla mecralarında devam ediyor...
STK, sendika, dernek, cemiyet vs zaten param parça...
O yüzden Nazlıcan, uyumayan azınlık uyuyan çoğunluğu uyandırmak için mücadeleye devam edecek...
STK'lar memleketin halini gerçekten dert ediniyorsa -Sözüm dert edinenlere değil- ki edinmelidir. O zaman birlik olacaklar...
İşte o zaman patlar, memleketin afyonu...
O da olacak, elbet başarılacak...