"Gönderdiğin Barış Terkoğlu'nun yazısını okudum. çok gerçek bir yazı. Bu çocukları çok beğeniyorum. Hepsi birbirinden değerli. Uğur Mumcu'yu yok ettiler ama bir sürü Uğur Mumcu yetişti. Barışlar, Murat Ağırel, Timur Soykan. Mumcu Çok büyük bir kayıp ama yetiştirdikleri gerçekten yerini fazlasıyla tutuyor. Sanırım daha başkaları da var"
Bir arkadaşım yazmıştı bu paylaşımı bir süre önce kendisine ilettiğim Barış Terkoğlu'nun bir yazısı üzerine. Doğru diyor arkadaşım. Güzel bir tespit. Uğur Mumcu'yu yok edemediler. Pek çok genç gazeteci çıktı Mumcu'nun ölümünden sonra. Barışlar, Muratlar, Timurlar bayrağı devraldılar. Çok güzel de taşıyorlar. Tükenmedi Mumcular vurulmayla. Araştırmalarıyla pislikleri, dolandırıcılıkları, soygunları, ahlaksız ilişkileri gün yüzüne çıkarıyorlar. Arkadaşım paylaşımına bir de ekleme yapmış." Uğur Mumcu hakkında yazılacak çok şey var. Keşke yaşıyor olsaydı. Bu ara ona ne kadar ihtiyacımız var.."
Kimi zaman düşünüyorum Uğur Mumcu sağ olsaydı günümüz siyaset, ekonomi dünyasını nasıl değerlendirirdi? Siyaset, cemaat, tarikat ilişkileri konusunda neler yazardı? Siyaset-yargı ilişkisi hakkında neler yazardı? Yargı organları arasındaki sürtüşmeyi nasıl değerlendirirdi? Onca ekonomik sıkıntılara karşın gerçekleştirilen lüks, gereksiz, işlevsiz milyarlarca dolara mal olan yatırımlar, inşa olunan saraylar hakkında neler yazardı? Günümüz "kırk haramilerine" , bozuk düzenden nemalananlara nasıl dikkat çekerdi? Emperyal güçlerin sinsi planları hakkında neler yazardı? Atatürk'ü, Cumhuriyeti, laikliği içlerine sindiremeyenler hakkında neler derdi? "Ben size dedim, sizi uyardım dinlemediniz, beni sakıncalı ilan ettiniz." mi derdi?
Keşke yaşıyor olsaydı Türk Basınının cesur kalemi, Bu konularda halkı aydınlatmaya, uyarmaya devam etseydi. Atatürkçü, aydınlanmacı yazar Uğur Mumcu. 24 Ocak 1993 tarihinde alçakça bir suikast sonucu, henüz 51 yaşındayken kaybetmiştik Mumcu'yu. Bugün yaşadığımız tehlikelerin farkına yıllar önce varıp toplumu uyarmıştı Mumcu. Hayatı pahasına savunduğu düşünceleri, ondan güç alan genç gazeteciler tarafından izlenmeye devam ediyor. Mumcu'nun yolunda yürüyen nice gazetecilerimiz var. Mumcu'nun her daim dile getirdiği “Ben Atatürkçüyüm, ben, cumhuriyetçiyim, ben lâikim, ben antiemperyalistim, ben tam bağımsız Türkiye'den yanayım, ben insan hakları savunucuyum, ben terörün karşısındayım; ben yobazların, hırsızların, vurguncuların, çıkarcıların düşmanıyım." şeklindeki sözleri bugün Mumcu'nun izinden yürüyen gazetecilerin rehberi. Mumcu'nun araştırarak yazdığı hiçbir konu yalanlanamamıştı.. Mumcu’yu vurarak, parçalayarak yok edeceklerini sananlar bilemediler, düşünemediler Mumcu'nun her parçasından nice Mumcular doğdu..
Mumcu'nun yolundan, izinden yürüyen pek çok gazeteci var olmasına var da, günümüzde de gazeteci olmak da kolay değil. Her türlü baskıyı, tehdidi, sindirmeyi, tutuklanmayı, işten atılmayı, rüşvet teklif edilmeyi vs. göze almak gerek. Kısacası "riskli bir meslek" gazetecilik. Sabah evlerinden dualarla uğurlanıyor olmalılar. "Aman yazdıklarına, söylediklerine dikkat et" diye uyarılarak. Oysa yaptıkları iş onurlu. Gurur verici. Kamuoyunu aydınlatmak, bilgilendirmek görevleri. 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü vesilesiyle gazetecilik meslek örgütleri ve sendikalar yaptıkları açıklamalarda, iktidarın basın üzerinde oluşturduğu baskı ve gazetecilik mezunları arasındaki yüksek işsizlik oranına dikkat çektiler. Medyanın %95'inin iktidarın kontrolünde olduğu belirtildi. Açıklamada, RTÜK'ün muhalif tv kanallarına verdiği ağır cezalar da eleştirilerek "tablo karanlık olsa bile umudumuzu yitirmiyoruz" denildi. Mumcu'nun izinden giden gazeteci, baskılarla, soruşturmalarla, tutuklamalarla boğuşmaya devam etse bile umutsuzluğa düşmemeli, yılmamalı. Basının yeniden dördüncü güç olarak idareyi özgürce denetleyebileceği, eleştirebileceği günlerin er geç geleceğine inanmalı. Uğur Mumcu da böyle isterdi...
Kalpaksız Kuvayı Milliye’ci Uğur Mumcu’yu ve diğer demokrasi şehitlerimizi saygı ve özlem ile anıyoruz.