Ahlaki çöküntünün boyutu gün geçtikçe artıyor. Adam kayırma, hile, hurda ile köşe dönme, kara para aklama, kamu malını yağma, yetim hakkı yeme, taciz vs...

Nedense toplum olarak kanıksar olduk her şeyi. Bu tip olayların sayısının artması ve çoğunlukla medyada sunuluş biçiminin ahlaksızları koruması tepkisizleştirdi galiba toplumu...

Bir de özellikle taciz ve istismar konularında, mağdurun ve yakınlarının çevreden çekinmesi, utanması, yıpranmak istememesi ve kimi zaman da tehdit edilmesi olayların üstünün kapatılmasına yol açtı. Ki bu da vaka sayısını arttırdı...

Genelde taciz ve istismar vakalarında mağdurların cinsiyetine ve yaş profiline bakıldığında kadınların ve kız çocuklarının çoğunlukta olduğu görülüyor...

Veriler de bunu doğruluyor...

Tabii mağdurların büyük çoğunluğu da çocuk olunca olayların üstünün kapanması daha kolay oluyor...

Çocuk kimi zaman istismar edildiğini bile fark edemiyor, kimi zaman da korkutularak susturuluyor...

Hele hele aile içi bir istismar varsa konu kapatılmaya çalışılıyor...

Hal böyle olunca da mağduriyet artıyor, vaka sayısı artıyor...

İşte ilimizden basına yansıyan iki vaka...

İki istismar olayında da mağdur çocuk...

Birinde öz dede ve amca küçücük iki çocuğu istismar ediyor, diğerinde bir baba çocuğunun arkadaşlarını...

Bu nasıl bir psikolojidir ki küçücük çocukları, cinsel bir obje olarak görüp, istismar ediyor, anlamak mümkün değil...

Kesinlikle akıl ve ruh sağlıkları yerinde değil, bunların...

Minicik çocukların geleceklerini karartan, psikolojilerini bozan bu sapıklara maalesef hukuki olarak da gerekli cezalar verilmediğinden korkmadan, çekinmeden istismara devam ediliyor...

Bu konuda psikologundan hukukçusuna, akademisyenine sosyologuna kadar uzanan geniş bir yelpazede kapsamlı bir çalışma yapılarak yol haritası çizilmeli...

Emek sömürüsü, fiziksel ve psikolojik şiddetle karşı karşıya kalan çocukların bir de taciz ve istismara uğramasına engel olunmalıdır...

Yaptırımlar artırılmalı, çocuklar ve aileler taciz ve istismara karşı bilgilendirilmelidir...

Geleceğimizi emanet ettiğimiz çocuklarımıza sahip çıkamıyor, onlara sağlıklı ve güvenli bir çevre sunamıyorsak yazıklar olsun...

Çocuklarımızı zararlı alışkanlıklardan korumak, suçtan, her türlü şiddet ve istismardan uzak tutmak devletin ve hepimizin görevi...

Ama görünen o ki kimse görevini tam anlamıyla yapmıyor...

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'nın bu konuda acele etmesi gerekiyor...

2013'te uygulamaya konulması beklenen Çocuk Erken Tanıma Sistemi'nin çalışmalarına hız verilmeli ve belki de geliştirilmeli...

Barolar, mağdurların ailelerine mutlaka hukuki destek vermeli...

Kamu kurumları, yerel yönetimler ve STK'lar ortak projelerle taciz ve istismarı önleme konusunda mücadele etmeli...

Çocuklarımız tehdit altında, ne bekliyoruz?