Hükümet torbadan yeni bir yasa çıkarıyor ve sahilleri imara açmaya hazırlanıyor.

Torba yasa tasarısında kıyı kenar çizgisinin 10 metreye kadar indirilmesi öngörülüyor.

Bu gerçekleşirse kıyılar tamamen yapılaşmaya açılacak, beton yığınına dönecek, asıl sahibi olan halka da kapatılmış olacak.

Şurası yadsınamaz bir gerçek ki turizm yayılmacı anlayışı benimseyen bir sektör..

Sadece kendilerine tahsis edilen, ya da sahibi oldukları alanlarda yapılaşmayla yetinmiyor, sahilleri çeşitli üniteler adı altında işgal ediyor, kapatıyor, sahipleniyorlar.

Kaçak yapılar ve işgaller kaldırılmaya başlanınca da isyan ediyorlar.

En yakın örneği Muratpaşa Belediyesi'nin Kundu-Kemerağzı bölgesindeki kaçak yapıları ve işgalleri kaldırması oldu.

Ayağa kalktılar, adeta isyan çıkardılar.

Kaçak ve işgal altındaki yapılarını yıktırmamak için çalışanları kalkan olarak kullandılar, araçlarını ve servis otobüslerini kamunun malı olan alanlara çekerek yıkıma mani olmaya çalıştılar..

Bunları niçin mi yazıyorum ?

Kısa adı TÜROFED olan Türkiye Otelciler Federasyonu Başkanı Osman Ayık, turizm sektörünün kıyıları koruyarak kullanacağını söyleyerek, yeni yasal düzenlemeye destek vermiş..

Osman Ayık'a göre 2634 sayılı Turizmi Teşvik Yasası'nda kutsal sıkıntılar var, torba yasa ile bu kutsal sıkıntıların ortadan kaldırılması şart..

Hükümet torba yasayı Meclis'te geçirir ve sahilleri imara açarsa, turizmciler kıyıları koruyarak kullanacakmış, TÜROFED Başkanı Osman Ayık, turizm sektörünün Türkiye'ye çevre bilincini getirdiğini iddia ediyor.

Çevre bilinci kıyıları işgal etmek midir ?

Sahilleri halka kapatmak mıdır ?

Şimdi adama sormazlar mı, madem ki çevre bilincinin öncüsüsünüz kıyıları neden işgal ediyorsunuz, neden sahillere barlar, büfeler, spor tesisleri konduruyorsunuz ?

Antalya bölgesindeki turistik tesislerin kaçında arıtma tesisi var, varsa bile kaçı çalıştırılıyor.

Lara-Kundu bölgesinde Büyükşehir Belediyesi arıtma tesisini yapmadan önce kokudan geçilmiyordu, arıtma açılana kadar atıklarınızı nereye bırakıyordunuz ?

Bu mu çevre bilincini yerleştirmek ?

Antalya'nın denizini, havasını, suyunu kullanıyor ve kirletiyorsunuz.

Buna karşılık vergilerinizi Antalya dışında ödüyorsunuz, bu konuda yapılması için girişimde bulunulduğunda neden itiraz ediyorsunuz ?

Antalya'da hangi projeye öncülük ettiniz, para yatırdınız ?

Kültür, sanat, eğitim ve benzeri konularda hangi yatırımları yaptınız ?

Bu kentin gelişimine yönelik hangi etkinlikleri düzenlediniz, ya da destek oldunuz ?

Antalya'da belediyeleri çöpçünüz gibi görüyorsunuz, ödediğiniz vergiler çerez parası bile etmez..

"Türkiye'ye döviz kazandırıyoruz" diye sürekli ayrıcalık, imtiyaz istiyorsunuz.

Elektriği indirimli kullanın, KDV indiriminden yararlanın, teşvik kullanın, bunlarla yetinmeyerek yeni taleplerle ortaya çıkın..

Turizmciler, kendilerini hep ayrıcalıklı bir sektör olarak görüyor.

'İstihdam yaratıyoruz" diyorlar, yaz sezonunda köle gibi çalıştırdıkları emekçileri, sezon bitince sorgusuz sualsiz kapı önüne bırakmalarına yönelik eleştiriler karşısında farklı savunma mekanizmaları geliştirmeyi iyi beceriyorlar.

Antalya'ya 'Turizmin başkenti' deniyor, kulağa hoş gelen, kentin vizyonu açısından olumlu bir tanımlama olarak kabul edilmeli..

Her yıl yeni tesisler yapılıyor, yatak sayısı sürekli artıyor.

Demek ki iyi kazanıyorlar, kimsenin onların kazancında gözü yok..

Buna rağmen sürekli ağlıyorlar, istekleri, talepleri bitmek bilmiyor.

Ancak bazı gerçekleri göz ardı etmemek gerekli..

Turizmcilerin bu kente katkısı nedir ?

Antalya ticaretine destekleri ne kadardır ?

Hangi iş kolu turizm sayesinde ayakta duruyor ?

Her işlerini Antalya dışında yaptırıyor turizmciler, hatta kimi ihtiyaç malzemelerini yurt dışından getiriyorlar.

Turizmciler, kendilerini Antalya'nın sahibi sanıyorlar

Bir de sahiller imara açılırsa durdurabilene aşk olsun..

Sevsinler sizin çevre bilincini.

Antalya'nın sırtından inin artık..