Öncelikle anlatacağımız hikayenin bir alıntı
olduğunu, kişi ve kurumlarla ilgisi olmadığını belirterek başlayalım.
Küçük bir turizm beldesi Adrasan gibi. Yaz sezonu, ancak
kasaba bomboş. İki dini bayramda yaz sezonuna rastlamış ama işletmelerin ful
çektiği, esnafın kazandığı gün sayısı 15’i geçmiyor. Herkesin birbirine borcu
var ve kredi ile yaşıyorlar. Şans eseri otele zengin biri geliyor ve
resepsiyona 200 dolar bırakıyor. Ancak odayı beğenmezse parasını alıp
gideceğini söylüyor ve yukarı çıkıyor.
Otel sahibi parayı alır almaz kasaba olan borcunu ödüyor.
Kasap, 200 doları hemen alarak toptancıya olan borcunu vermeye gidiyor.
Toptancı büyük bir sevinçle parayı alıp, kriz nedeniyle kredili hizmet veren
hayat kadınına götürüyor. Kadın parayı alıp, müşterilerini götürdüğü aynı otele
giderek oraya olan borcunu kapatıyor.
Ve o anda müşteri odadan geri dönüyor, odayı beğenmediğini
söyleyip 200 dolarını geri istiyor. Parasını geri alan müşteri, kasabayı terk
ediyor. Bu ziyaretinden somut olarak hiç para kazanan olmuyor. Ancak tüm kasaba
borçlarından kurtuluyor.
Geçtiğimiz günlerde Ulupınar’da işletmeci Mustafa Kaya ile
görüşüyorduk. “Turist yok diyemeyiz. Sadece yabancı turist yok. Baksana
Tekneciler artık rezervasyon alamıyor” dedim.
“Abi iyi de birimizin cebinden diğerine geçiyor para. Önemli
olan yurtdışından ülkeye döviz girmesi” dediğinde bu hikayeyi anımsadım.