Donald Trump Cumhuriyetçi Parti'nin 5 Kasım 2024 Salı ABD Başkanı adayı seçilmesini "Çantada keklik", kaçınılmaz, önünde durulmaz olarak görüyor...Ron DeSantis bile genç, enerjik, dinamik, yakışıklı, İtalyan ve kürtaj karşıtı olmasına rağmen Cumhuriyetçi Parti seçmeninden Donald Trump kadar destek bulamıyor!
2020 ABD Başkanlık seçimlerinde Demokrat Parti adayı Joe Biden 81,283,501, Cumhuriyetçi Parti adayı Donald Trump 74,223,975 oy alırken, Biden 306, Trump 232 delege oyu bulabildi...
1960'larda, 1970'lerde Türk - Amerikan ilişkilerini "Haşhaş muhabbeti" ve "Kıbrıs" tartışmaları zehirlemişti...
27 Mayıs 1960 askeri darbesinden çok kısa bir süre önce Başbakan Adnan Menderes'in "Moskova'dan kredi ve yatırım desteği istemek için Sovyetler Birliği'ne gideceğim," açıklaması NATO merkezi Brüksel'de ve ABD başkentinde deprem etkisi uyandırmıştı! Pentagon, Beyaz Saray ve NATO önde gidenleri dehşet içinde kalmıştı...Türkiye NATO'dan ayrılıp NATO'nun rakibi Varşova paktına mı girmek istiyordu?
1958-1959-1960'da Türk ekonomisi döviz kıtlığı ve karaborsasıyla yoğun bakıma girmişti! O dönemde ABD ve diğer NATO üyeleri Türkiye'ye finansman desteğine yanaşmadılar!
ABD, 1960'lar boyunca "Türkiye'deki haşhaş ekimini tümüyle yasaklayın...Türk haşhaşından elde edilen uyuşturucu Amerikan gençlerini ve yetişkinlerini zehirliyor" argümanını, mesajını bulduğu her fırsatta iletip durdu...Çok uzun yıllar sonra New Yorker dergisine rakip olarak 1968'de kurulan New York dergisi ABD'ne eroinin Vietnam savaşı (1955-1975) sırasında Amerikan askerlerinin tabutlarına gizlenerek Vietnam'dan ABD'ne giden Amerikan hava kuvvetleri uçaklarınca taşındığını haber haline getirecekti...Bu gerçek hikaye "American Gangster" filmine (2007) konu oldu...Ancak 1969'da Mario Puzo "The Godfather" adlı romanında Amerikan halkının Anadolu haşhaşı kökenli uyuşturucuyla zehirlendiğini iddia etmişti...
Demirel ve İnönü Amerikan talebini (Türkiye'de haşhaş ekimi tümüyle yasaklansın talebini) reddetti...
Ancak 12 Mart 1971 askeri darbesini yapan Türk generaller Başbakan Demirel'i görevden alarak Türkiye'de haşhaş ekimini yasakladı...Amerika'nın Türkiye'den isteğine Türk generaller karşı koyamadı...Genelkurmay Başkanı Faruk Gürler Cevdet Sunay'dan sonraki Cumhurbaşkanı olmak istiyordu ve ABD'nin desteğine ihtiyacı vardı...
Öte yandan Kıbrıs'taki Yunanlılar 1878'de 2. Abdülhamit tarafından İngiltere'ye Kraliçe Victoria'ya verilen Kıbrıs'ı 1931'den itibaren Yunanistan adası haline getirmek için Kıbrıs'taki Türkleri öldürmeye başladılar...ABD 1964'te Başbakan İnönü'ye "Türk ordusu asla Kıbrıs'a çıkmamalı...Türk ordusu asla Kıbrıs'taki olaylara müdahale etmemeli," tarzında bir tehdit (ültimatom) mektubu yolladı...ABD'ndeki Türk düşmanı zengin Ermeniler ve Yunanlılar cömert bağışlarıyla Amerikalı siyasilerin tamamını rüşvete bağlamıştı...Amerikalı siyasiler aldıkları rüşvet karşılığında Kıbrıs'ın Yunan adası olması fikrine destek oldular...
1970-1975 yılları arasında Türk cezaevlerinde kuru fasulye yemekten bıkan Amerikalı esrar kaçakçısının öyküsü de 1970'lere damgasını vurdu...3 kilo esrarı Atatürk Havalimanından yurt dışına çıkarmaya çalışırken 1970'de yakalanan, 34 yıl ağır hapis cezası alan ve 1975'te cezaevinden kaçan bir Amerikalının anıları "Midnight Express" adlı bir kitaba (1977) ve aynı adlı bir filme (1978) konu oldu...Filmin dış sahneleri gizlice 1977'deki İstanbul'da çekilmişti...
"Midnight Express-Geceyarısı Ekspresi” / 1978 /Yönetmen: Alan Parker / İstanbul sahneleri var ancak filmin büyük bölümü (İstanbul hapishaneleri sahneleri) Malta'da çekildi...Kuzey Amerika seyirci sayısı: 14,957,264...
1970'lerin ikinci yarısında Yunanistan'ın NATO üyeliğine dönmesine Süleyman Demirel & Bülent Ecevit karşı çıktı...Şöyle dediler: "Bunun karşılığında Türkiye ne elde edecek? Yunanistan'ın NATO'ya dönüşünü karşılıksız olarak onaylayamayız.Biz vatansever insanlarız"
Mevcut, şu an ki ABD Başkanı 1980'de ABD senatörüydü...ABD Senatörü Joe Biden (1942) 12 Eylül 1980 darbesinden kısa bir süre önce Demirel ve Ecevit'i tehdit etmek için Türkiye'ye geldi ve şunları söyledi:
"Yunanistan'ın NATO'ya dönüşüne engel olmanız Amerika Birleşik Devletleri'ne savaş açmaktan farksız bir eylemdir...Başınıza her an çok fena, çok berbat, çok kötü şeyler gelebilir...Salvador Allende'den ve Che'den beter olabilirsiniz...Bizden söylemesi!"
12 Eylül 1980 faşist askeri darbesini yapanların ilk işi Yunanistan'ın NATO'ya dönüşüne karşılığında hiçbir taviz almadan kabul etmek oldu...
12 Eylül 1980'de askeri darbeyi yapınca ilk işi Yunanistan'ın NATO'ya dönüşünü hiçbir karşılık almadan onaylayan Kenan Evren ve diğer generallerdi...
Mevcut Amerikan Başkanı Demokrat Partili Joe Biden aşırı yaşlanmadan dolayı son yıllarda bulduğu her fırsatta yere kapaklanıyor; yerlerde yuvarlanıyor...Uçak merdivenlerini çıkarken defalarca düştü...Resmi törenlerde kameralar çalışırken, kameralar görüntü alırken yanlış yöne gidiyor, mevkidaşlarıyla vedalaşması gerekirken bunu unutuyor...Kelimenin tam anlamıyla yaşlı bir bunak...Köpeği de Başkanı korumakla görevli bodyguardları ısırmakla, hastahanelik etmekle ünlü...
ABD Temsilciler Meclisi Gözetim ve Hesap Verilebilirlik Komitesi Başkanı James Comer, ABD Başkanı Joe Biden’ın oğlu Hunter Biden'ın Rus, Kazak ve Ukraynalı oligarklardan aldığı ödemelerin belgelerini yayınladı.Çinli iş ortaklarından da Hunter Biden'ın para aldığı belgelendi...
Demokrat Partili Küba asıllı senatör Robert Menendez'e Mısır devletinin çıkarlarını korumak için yüklü miktarda bir servet ödendiği iddiaları da şu anda ABD'nin en önemli gündemlerinden biri...Menendez mahkemede yargılanıyor...Menendez Türkiye aleyhtarı faaliyetleriyle Yunanistan ve Ermenistan lehine çalışan (büyük olasılıkla bu iki ülkeden parasal destek alıyor) bir senatör...
Establishment, müesses nizam, kurulu düzen ya da derin devlet Donald Trump'ın 2020 ABD Başkanlık seçim sonucunu kabul etmemesinden ve 6 Ocak 2021'de Amerikan parlamentosu Kongreyi Trump taraftarlarının işgal etmesinden dolayı Trump'ı affetmiyor ve affedemez de...Bu olay sırasında Parlamentoyu korumakla görevli polisler öldü!
Belki de Amerikan silah, savunma, savaş sanayi Donald Trump'ı affetmiyor...Trump, Orta Doğu'daki ABD askerlerinin de evlerine geri getirildiğine vurgu yaparak, "Özellikle, on yıllardır yeni bir savaş başlatmayan ilk ABD başkanı olmaktan da gururluyum" açıklamasında bulunmuştu...
Amerika'da ABC TV /Washington Post Gazetesi tarafından gerçekleştirilen başkanlık anketinde; Trump'ın Biden'ın 9 puan önünde olduğu öğrenildi. 15-20 Eylül tarihlerinde yapılan ve 1006 kişinin katıldığı ankette, katılımcıların yüzde 51'i Trump’ı desteklerken, Biden selefinin 9 puan gerisinden gelerek yüzde 42 oranında destek aldı.ABC/Washington Post'un şubatta yaptığı benzeri ankette Trump’a destek yüzde 48, Biden’a destek ise yüzde 45 olarak kayıtlara geçmişti...Anketteki yetişkinlerin yüzde 44'ü, Biden yönetimi boyunca finansal olarak durumlarının daha da kötüye gittiğini belirtti. Sığınmacı istilası (yılda 2 milyon kişi ABD topraklarına giriyor) konusuyla ilgili Biden’ın politikalarını onaylayanların oranı yüzde 23 olurken, 2024 başkanlık seçimleri sonrası yeni bir görev için çok yaşlı olduğunu düşünenlerin oranı yüzde 74 olarak belirlendi.Ankette katılımcılar, Biden ile kıyaslandıklarında, Trump’ın görevde bulunduğu sıradaki iş performansına yüzde 48’i olumlu puan verirken, yüzde 49’u ise olumsuz not verdi.
ABD'nin çok kendine özgü bir seçim sistemi var...Hatta tam anlamıyla demokrasi engelli bir sistem bu...
ABD Başkanlık seçimlerinde en çok oy alan aday değil en çok delege kazanan aday Beyaz Saray'ın 4 yıllık evsahibi olabiliyor...
2000 seçimlerinde Demokrat Parti adayı Al Gore 50,999,897 oyla seçilemezken, Cumhuriyetçi Parti adayı George Walker Bush 50,456,002 oyla seçildi...Çünkü Gore 266, Bush 271 delege elde etmişti...
2016 seçimlerinde de 65.853.514 oy alan Demokrat Parti adayı Hillary Clinton seçilemezken 62.984.828oy alan Cumhuriyetçi Parti adayı Donald Trump seçildi...Clinton 227, Trump 304 delege elde etmişti...
2024 Başkanlık seçimlerinde Donald Trump her açıdan Biden'dan daha avantajlı...Donald Trump hayranları (kendine rol modeli olarak Donald Trump'ı uygun görenler) ya da onun türevleri olarak tanımlanabilecek politikacılar Donald Trump acaba kendini klonlattı mı sorusunu akla getiriyor...Arjantin'de Trump hayranı Javier Milei cumhurbaşkanlığı yarışında önde...Vivek Ramaswamy adlı 2024 ABD Başkanlık seçimi aday adayı da Trump'ın bir klonuymuş gibi davranıyor...
Donald Trump yıllar önce: "Geçen yıl Çin'le ticaret açığımız 350 milyar dolardı. Bu rakamın içinde Çin'in uyguladığı fikri mülkiyet / telif hakkı hırsızlığındaki Amerika Birleşik Devletleri'nin kaybı yoktu. Ki bu da ek olarak 300 milyar dolardı."
ABD'de bir mahkeme, eski Başkan Donald Trump'ın emlak imparatorluğunu kurduğu yıllarda çok sayıda kişiyi ve kurumu dolandırdığına hükmetti. New York Başsavcısı Letitia James tarafından açılan sivil davada, Yargıç Arthur Engoron, eski Başkan ve "Trump Organization" adlı şirketinin anlaşmalarda ve finansman sağlama evrakında varlıklarına aşırı değer biçerek ve net servetini abartarak bankaları, sigortacıları ve başkalarını dolandırdığına karar verdi. Engoron, 35 sayfalık kararında Trump ve şirketin ve yöneticilerinin, yıllık finansal durumları hakkında sürekli yalan söyleyerek uygun şartlarda kredi ve düşük sigorta primi elde ettiklerini belirtti.Bu taktiklerin sınırı aşarak yasaları ihlal ettiğini kaydeden Engoron, New York'ta iş yapmasının zorlaştırılması için Trump'ın bazı işletme ruhsatlarının feshedilmesi direktifini verdi ve şirketin operasyonlarının bağımsız bir gözlemci tarafından denetleneceğini aktardı.Yargıç Engoron kararıyla, Başsavcı James'in davasındaki suçlamalarda en önemlisini karara bağlamış oldu, ancak iddianamedeki diğer 6 suçlama 2 Ekim'de başlayacak jürisiz duruşmada karara bağlanacak. Duruşma, aralık ayına kadar uzayabilir. Başsavcı James, Trump'ın, en büyük 3 çocuğu ve şirketinin servetini 3,6 milyar dolar fazla gösterdiğini öne sürdüğü iddianamede, yargıçtan Trump ve çocuklarının New York'ta bir daha şirket kurmasını ve 5 yıl süresince ticari gayrimenkul satın almalarını yasaklamasını, ayrıca 250 milyon dolar para cezasına çarptırılmasını talep ediyor. Letitia James, daha önce Trump'ı kendi yardım kuruluşunu siyasi ve iş çıkarları için kullanmakla dava etmiş, suçlu bulunan eski ABD Başkanı Trump ceza olarak bir dizi yardım kuruluşuna 2 milyon dolar ödemeye mahkum edilmiş ve Trump Vakfı kapatılmıştı.Donald Trump, Florida eyaletinde hamileliğin 6. haftasından sonra kürtajın yasaklanmasını, "korkunç bir hata" olarak nitelendirdi. Trump bu çıkışıyla kendisini, kürtajı ülke çapında yasaklamak isteyen güçlü muhafazakar aktivistlerin saldırısına da açmış oldu. Trump'ın yorumları aynı zamanda, Cumhuriyetçilerin ABD'nin en kutuplaştırıcı sorunlarından biri konusunda mesaj vermesinin zorluklarını da gözler önüne serdi.
ABD'nin önde gelen kürtaj karşıtı gruplarından olan Yaşam İçin Öğrenciler'in başkanı Kristan Hawkins dün öğleden sonra Trump'a açık bir mektup gönderdi. Yaşam İçin Öğrenciler, 2024 seçimlerinde kürtaj karşıtı seçmenleri mobilize etmek için, evleri kapı kapı gezme odaklı 5 milyon dolarlık bir kampanya başlatmıştı. Şimdi ise Trump Pazar günü NBC televizyonunda yayımlanan Meet the Press programında yaptığı kürtajla ilgili açıklamaya "açıklık getirene" kadar kampanyasını durduracaktı. Hawkins ayrıca grubunun 1000 gönüllüsünü kampanyadan çekme tehdidinde bulundu, "Yaşam yanlılarının oylarını herkes alabilir" dedi.
Trump NBC'de, 6 haftalık kürtaj yasağı kararı nedeniyle Cumhuriyetçi Parti'de başkan adaylığı yarışındaki en büyük rakibi Florida Valisi Ron DeSantis'i eleştirdi. Trump bunun, "korkunç bir şey ve korkunç bir hata" olduğunu söyledi. Ancak sunucu Kristen Welker, Trump'a bu konuda kendi pozisyonunu açıklaması konusunda baskı yaptığında, eski başkan soruyu savuşturmaya çalıştı. Welker, Trump'a, kürtaj karşıtı grupların büyük oranda asgari standart kabul ettiği hamilelikte 15’inci haftadan sonra kürtajın federal düzeyde yasaklanması talebini destekleyip desteklemeyeceğini sordu. Trump, "Bunu destekleyeceğimi ya da desteklemeyeceğini söylemeyeceğim" dedi.
Trump'ın aday göstererek seçilmelerini sağladığı Yüksek Mahkeme (Anayasa Mahkemesi) üyelerinin, kürtaj karşıtı aktivistlerin uzun süredir aradıkları zaferi elde etmelerine yardımcı olmalarının üzerinden bir yılı aşkın bir süre geçti (Mahkeme geçen yıl, ABD'de 1973'ten bu yana kürtajı yasal hale getiren Roe vs Wade -Wade'e karşı Roe- adlı kararı iptal etmişti). Cumhuriyetçiler, kamuoyunda daha geniş bir kesimi yabancılaştırmadan, kürtaj konusunda kendi tabanlarını memnun edecek bir pozisyon almaya çalışıyor.
Onlarca yıldır ABD'de kürtajla ilgili popüler görüş nispeten aynıydı: Amerikalıların çoğu bir şekilde kürtaja yasal erişimi destekliyordu ancak birçoğu hamileliğin ilerleyen dönemlerinde kürtajın kısıtlanmasına olumlu bakıyordu. Ancak önde gelen kürtaj karşıtı aktivistler arasında hakim görüş, Wade'e karşı Roe kararının iptali sonrası halkın yeni yasal gerçekliğe yavaş yavaş uyum sağlayacağı ve kürtaj yasaklarına daha açık olacağı yönündeydi. Kristan Hawkins de bu yıl BBC'ye yaptığı açıklamada, "Hukuk öğretmendir" demişti.
Ancak Pittsburgh Üniversitesi'nden hukuk profesörü Greer Donley, Yüksek Mahkeme'nin iptal kararı sonrası geçen sürede, bunun tam tersinin görüldüğünü söyledi. Kamuoyu araştırmalarına göre halkın kürtajla ilgili görüşleri, yıllarca statik kaldıktan sonra son dönemde az da olsa değişmeye başlamış. Anketlere göre daha fazla Amerikalı kürtaja erişimi destekliyor. ABD'de geçen yıl kürtajla ilgili oylama yapılan 6 eyaletin tamamında kürtaj hakkı lehine sonuçlar alındı.
Profesör Greer Donley, "Cumhuriyetçilerin halkın tepkisine hazırlıklı olduklarını sanmıyorum...180 derece dönmek zorunda kaldılar. Gerçekten ne söyleyeceklerine karar vermekte zorlanıyorlar" diyor ve ekliyor: "Tabanları hâlâ ağırlıklı olarak kürtaj karşıtı. Ancak ülke geneline bakıldığında, bu hiç sevilmeyen bir görüş."
Cumhuriyetçi Parti'nin başkan aday adayları, kürtajla ilgili olarak farklı yaklaşımlar denedi.
ABD'nin eski Birleşmiş Milletler (BM) Büyükelçisi Nikki Haley kendisini, "pişmanlık duymadan yaşam yanlısı" olan bir kişi olarak tanımladı. Haley, iki kampı bir arada tutmak için ılımlı olmaya çalıştı...Cumhuriyetçi Parti'nin başkan aday adaylarının Ağustos ayındaki tartışmasında, Cumhuriyetçilerin kürtaj konusunda "uzlaşmaları" gerektiğini ve herhangi bir federal yasağın ABD Kongresi'nden geçmesinin mümkün olmayacağını söyledi.
ABD'de kürtaj tartışmasında görüşlerine başvurulan önde gelen uzmanlardan olan California Üniversitesi'nde hukuk profesörü Mary Ziegler'e göre Haley, "Mantığın sesi olmaya çalışıyordu." Ancak bu tür bir çağrının Haley'e faydası sınırlı olabilir zira kamuoyu araştırmalarına göre ülke genelinde başkan aday adaylığı yarışında ABD'nin eski BM Büyükelçisi'ne destek oranı yüzde 10'un altında.
Profesör Ziegler, Haley için, "Hiçbir eyalette ön seçimi kazanamayacak gibi görünüyor" diyor.
Eski ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence, Cumhuriyetçi Parti'nin başkan aday adayları arasında muhtemelen kürtaj karşıtlarının başını çekiyor. Pence, Ağustos ayındaki tartışmada Haley'i, kürtaj konusunda "liderlik göstermediği" için eleştirmişti.Pence, hamilelikte 15’inci haftadan sonra kürtajın federal düzeyde yasaklanmasını destekleme sözü verdi. Profesör Ziegler'e göre Pence, "En önemli kürtaj karşıtı aday" olmaya çalışıyor. Ancak kürtaj karşıtı bir aktivistin bakış açısına göre Pence'in tutumu bile züğürt tesellisi olabilir.
ABD'de kürtajların yaklaşık yüzde 93'ü, hamileliğin 13. haftasında veya öncesinde gerçekleşiyor. Bu da, Cumhuriyetçi Parti'de başkan aday adaylığı yarışında, kürtaj karşıtı tutumun, bu tür kürtajların yalnızca küçük bir kısmını kapsadığı anlamına geliyor.
Bu yarışta açık farkla önde olan Donald Trump bile Cumhuriyetçi tabanı ile gelecek yıl yapılacak Başkanlık Seçimleri'nde oylarını almayı planladığı daha geniş seçmen kitlesi arasında sıkışmış görünüyor. Trump, NBC'deki Meet the Press programında, "52 yıldır ilk kez bu konuda barışı sağlamak için iki tarafla da oturup konuşacağım" dedi. Profesör Ziegler'e göre Trump'ın genel tezi, "Bu konuda ne desem ya da yapsam, Cumhuriyetçi Parti'nin başkan adayı seçileceğim" şeklinde. Ziegler, "Trump'ın kürtaj mesajı, Cumhuriyetçi Parti'deki başkan adaylığı seçimine yönelik değil, Başkanlık Seçimleri'ne yönelik bir mesaj" diyor. Yine Ziegler'e göre, bundan sonra sorulması gereken soru, Trump'ın Beyaz Saray'a dönmesi halinde, artık kürtaj konusunda kamuoyundan destek istemesine ihtiyaç duymadığında ne yapacağı.
Ziegler, "Çünkü elbette o zaman Trump bir kez daha seçilemez...Ve bu onu, kürtaj konusunda daha aşırı bir konuma sürükleyebilir."Not:
Tencere dibin kara seninki benden kara atasözü genellikle sen benden de betersin anlamında kullanılır. Kalıplaşmış bu atasözü atalarımızın zamanında deneyimlediği olaylardan esinlenerek ortaya çıkmıştır. Tencere Dibin Kara Seninki Benden Kara Atasözünün TDK Anlamı Nedir? Bu atasözünün TDK anlamı kısaca kötülük, kusur yönünden sen, benden daha betersin. Bende yanlış ne kadar huy ve davranış var ise daha kötüsü sende var. Karşınızdakinde kusur aramaya çalışmayın. Yoksa o da sizin kusurlarınızı söylemekten kaçınmaz anlamında kullanılan bir atasözüdür.