Olay, insanın toplumsal, sosyal bir varlık olması ile
sorun olarak ortaya çıkıyor ve sonuçlarını da birlikte yaşıyoruz.
--Şu bilgileri ilkokul tarih kitaplarında okumayanımız
yoktur. "İlk insanlar, sürüler halinde mağaraları da, taş ve ağaç
kovuklarında yaşarlardı. Bugün rezidanslarda yaşayanların ataları hariç(?!..)
--Sürü olmak, insanın doğasında olan bir şey.
--Toplum olmak ise, sosyolojik bir süreç. Emek, zaman
harcamak gerekiyor ve bilgiye gereksinim duyuluyor.
--İlk insan bile açlık, güvenlik, neslinin devamı gibi
kaygılar ile başka insanlara, kendine benzeyen yaratıklara gereksinim doyuyor;
zaman ile sürüler halinde yaşamaya başlıyor.
--O zamanlar, on binlerce yıl önce hotkötür modern ya da
tesettür giysileri moda olmadığından, kıllar da donmadığından, hayvan
derilerden bir şeyler giyerek, durumu idare ediyorlardı.
--Ne zaman sosyalleştik, sosyal olarak evrimleştik, aile,
eş, karı-koca-çocuk gibi kavramlar oluştu yaşamımızda, her şeyin kuralları
oluşmaya başladı. Buna da, gelenek, görenek, anane, etik/ahlak demeye başladık
ve bu kurallara uymaya çalıştık.
--İş modern topluma gelince bir şeyler değişemeye
başlamıştı ama Kapitalist toplum düzeni ile her şey çığırından çıktı.
--Hele bir de, bilgi ve teknoloji 4-0 olup, bunun
nimetlerinden yaralanacak, ekonomik ve sosyal yaşam özgürlüğüne sahip kişi
sayısı artınca; sermaye, sistemini sürdürmek için her yola başvurdu ve yeni
yeni iletişim yöntemleri icat edip, yeni yeni pek de alışkın olmadığımız yaşam
biçimleri ortaya çıkarttı.
--Günün hangi saatinde olur ise olsun fark etmez, TV'lere
bir bakın. Memlekette neler var diye TV'de bir zapping yapayım desem, her kanalda,
bir sürü, KİMİN ELİ KİMİN CEBİNDE olduğu belli olmayan insan(kadın/erkek)
ilişkileri.
--Ben de beş vaktini geçirmeyen bir Ailenin çocuğuyum, İslami
değerlere ve yaşam biçimine daha çok önem ve değer veren arkadaş ve ilişkilerim
de var ve onlar alınmasın ama eğer iktidarların İMAM HATİP açarak yetiştirmek
istedikleri DİNDAR NESİL bu ise, kalsın. Daha öte geçmesinler, kulağımızın
arkası da temiz/vukuatsız kalsın bari.
--Çağımız modern insanın en büyük sorunu yalnızlıktır.
Sosyalleşen ve ekonomik özgürlüğü olan insanların elbette ki bir sınır ile
sınırlandırılması zor ve olası değildir. Bu, kişilerin kendi özel yaşam
tercihleridir.
--Ama hem toplumsal olup, toplum içinde yaşamak istiyor
isek, her şeyi de yok sayamayız.
--Kuralları ben koyarım, sosyal ve toplumsal bir yapı
içinde de olsa kuralları ben koyarım demek, çok iddialı bir durumdur. Bunu yadsımıyorum,
ama her şeyin de bir bedeli vardır(ahlak, kişisel sorumluluk v.b gibi).
Toplumsal olarak bu bedeli ödemek isteyen isteyen(toplumsal dışlanma gibi),
elbette ki dilediğini yapabilir.
--Ben dilediğim gibi yaşar, dilediğimi yapar ve kuralları
ben koyarım, kurallarıma uymayanları da, günlük "yaşam ve sanal
ortamımdan" atarım, yok sayarım demek elbette ki kolaydır ama hani
Giyotine götürülen ve ahalinin isteği üzerine Galileo’nun dediği gibi.
"Dünya dönmüyor desem de, dünya dönüyor!.."
--Unuttuğumuz şey, sahip olduğumuz statü, ekonomik güç,
edindiğimiz eğitimin, sadece bize özgü olmasını düşünmemiz. Oysa olanakları
olsaydı benzer onlarca kişi de benzer şartlara sahip olmak isteyecek ve bekli
de biz, bu yerlerde olmayacaktık.
--Elbette ki toplumsal kurallara teslimiyeti savunuyorum.
Ama özgürlük diye de, bedelini ödemeyeceğim şeyleri de herkese kabul etsinler
diye de diretemeyeceğimizi bilelim mi?
--NE DERSİNİZ?