Hakan Günday’ın Kinyas ve Kayra romanı, yeni Türk edebiyatında şahane bir yer bulmuştur.Yazarın ilk kitabı olmasına ve Günday’ın romanı lise çağında yazmaya başlaması ile kitap içerisinde ki gelişim görülüyor. Sanki her sayfanın arasında 3 ay varmış gibi geliyor. 

Kinyas ve Kayra farklı karakter. Ama sanki birbirlerini tamamlıyorlar gibi. Bulutsuzluk Özlemi’nin bir şarkısından bahsediyorlar. Yaşamaya Mecbursun isimli şarkıdan

Kinyas şöyle diyor:

Kayra yazsaydı bu şarkıyı, şöyle söylerdi:

Ne olursa olsun, ölmeye mecbursun!

Ve ben ona yanıt verirdim:

Ölmeye hepimiz mecburuz! kolaysa yaşamaya mecbur ol!

Mücadeleci ve pes etmiş ruhun ayrımı belirgin bence.

Soğukta isyan yoktur.

İsyanın her zaman insanın ateşinden, vücudunda ki ısıdan doğan bir şey olduğunu düşünmüşümdür.

Birde isyanı nasıl yorumlayabilir insan diye düşünmüşümdür.

İlk kez bu kitapta isyanın ne olduğunu anladım.

Direnişin de kendi içerisinde bir felsefesi vardır.

Kinyas’ın “Ben ne yapıyorum, neden varım? Bu evrenin içinde bir yudum su gibi kaybolup gidiyorum” demesi kendi içerisinde bir şeyleri başaramadığı, ya da içinde ukte kalan durumların olduğunu mu anlatıyor bilemem ama Kayra’nın “Belki de senin gibi var olmaktan kaçmaya çalışanlar, aslında varoluşu en çok sorgulayanlardır” cümlesi bu durumun Kinyas’a özgü değil nefes alan tüm insanların sorunu olduğunu anlatıyor.

Topluma karşı nefrette işleniyor. Genellikle istediği yere gelememiş, istediklerini alamamış ve bu dünyadan alacaklı olan kişilerin topluma nefret duyduğunu sanarız. Ya da sanarım.

Aslında durum bundan biraz farklı.

Olması gereken olmadığı, yapılması gereken yapılmadığı, çözülmesi gereken çözülmediği için değil bence bu durum, doğmaması gereken doğduğu, doğması gerekenler de doğmadığı içindir bu öfke.

En azından ben kitapta öyle anladım.

Diyor ya, “Toplumun bana sunduğu tüm kölelik ve cehennemi kabul ediyorum. Ama en azından bana bir amaç versin, bir neden sunsun.” ‘Hiç değilse bir neden versin de pes etmeyelim, biraz daha mücadele edebiliriz’ diyor.

Pes etmemek için insanın bir neden peşinde ömrünü geçirdiğini belirtiyor Günday.

Ben de ekliyorum:

Soğukta isyan yoktur.

Yakabilen daha görülmedi.

Belki bir gün…