105 yıl önce Büyük Atatürk esarete teslim olmamak için arkadaşları ile bir mücadeleye girişti. 
Anadolu’nun tüm topraklarında bir ses yankılandı:
'YA İSİKLAL YA ÖLÜM' 
Yıllarca süren savaş, atılan onca mermi, verilen o kadar şehit, kaybedilen kaleler ve çekilen sefalet ile boğuşan Türk Milleti’nin karşısında, emperyalist destekli düzenli ordular, uçaklar, dönemin gelişmiş teknolojisi, ağır silahlar ve zenginlik vardı. Bu noktada da esareti kabul etmeyen bir avuç Türk, dünyaya meydan okudu…

Asla yarılamaz denilen, Türkler Anadolu’ya hapsoldu bizi yenemezler diyerek Türk medeniyetini hiçe sayanlara 105 yıl önce istiklal için ölümü göze aldıklarını dünyaya ezberleten Büyük Atatürk ve tüm silah arkadaşlarının verdiği mücadele; bu uğurda onca ordu ve farklı milletlerle çarpışan bir avuç Türk, Türkiye Cumhuriyeti’ni var etti.

Şimdi ise Türk Milleti’nin evlatları, emperyalistlerin 105 yıl önce başaramadıkları işgal ile karşı karşıya… Bu işgal gelişmemiş ve kalkınamamış, eğitim seviyesi düşük, medeniyetten yüzlerce yıl uzak milletlerin Türk toprağına girmesidir. Bir süre sonra, bu istilacılar, siyasi parti kurabilecekler, parlamentoda temsil edilebilecekler, özerklik istemeye kalkışabilecekler…

Türk genci bu durum karşısında direnmelidir. Direnmek görevidir. Direneceğine dair söz vermiştir.
Büyük Atatürk’ün eseri Nutuk’un son sayfasında geçen Gençliğe Hitabede; 'Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zapt edilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin dâhilinde iktidara sahip olanlar, gaflet ve dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri, şahsi menfaatlerini müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakruzaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir. Ey Türk istikbalinin evladı! İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen, Türk istiklal ve cumhuriyetini kurtarmaktır. Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur' mesajına karşı her Türk genci doğduğu andan itibaren söz vermiştir. Her Türk gencinin ya bu sözün tutması ya da söz uğruna ölmesi esastır.

Bu istilacılara ve onların işbirlikçilerine tavsiyem, maceraya kalkışmamaları, hadlerini aşmamalı ve vatanlarına geri dönme gayreti içerisinde olmalarıdır. Bu sınır aşılırsa TÜRKİYE’NİN TÜRKLERİN olduğu hafızalara kalıcı şekilde kazınacaktır