Geçtiğimiz haftalarda Kent Konseyi Kadın Meclisi'nden iki arkadaşımın hastalandığını öğrendim. İkisini de ziyaret ettim, ilk müsait zamanımda...

 
Biri, göğüs kanseri olmuştu. Oysa aylardır göğsündeki kitle nedeniyle hastaneye gidiyor ama bir türlü teşhis edilemediği için pek de önemsemiyordu. Hastalığını araştırırken de ne Kent Konseyi'nden, ne
 
Atatürkçü Düşünce Derneği'nden, ne de partisinin etkinliklerinden geri kalıyordu. Üstelik Kent Konseyi'nin birkaç çalışma grubunda  etkindi...
 
Tıpkı bir atom karınca gibiydi...
 
Ama nazara gelmiş, göğüs kanseri olmuş. Ameliyat oldu, kemoterapiye başladı. İnanıyorum ki bu güçlü kadın, onu da yenecek...
 
Sonra diğer Kent Konseyi yol arkadaşım. O da kulağındaki kristalleşme nedeniyle aylardır evde.
 
Günlerce gözünü bile açmadan, haftalarca ayağa bile kalkamadan yatmış. Şimdi daha iyi, kahraman, mücadeleci arkadaşım. Ama ne zaman iyileşeceği konusu belirsiz...
 
Fakat inanıyorum ki O da nasıl kanserin pençesine düşen eşini aylarca tedavi ettirip, iyileştirdiyse kendisi de iyileşecek...
 
Yenilmeyecek, bu hastalığa...
 
Sonra dün öğrendim ki Konyaaltı Belediye Başkanımız Muhittin Böcek'in sevgili eşi de göğüs kanseri olmuş...
 
Çok üzüldüm, o tatlı, güler yüzlü, güçlü kadın için...
 
Sonra Muhittin Başkan'ın eşine destek olmak için birlikte kuaföre gidip saçlarını kısalttığını okuyunca, ''Tabii ya bu aşk neleri yenmez ki!'' dedim...
 
Evet, onlar değil miydi ki Havva Hanım'ın nişanları sonrasında geçirdiği feci trafik kazası sonrasında bile bir an olsun ayrılmayan...
 
O zorlu tedavi sürecini birlikte, el ele atlatan...
 
Şimdi kanseri mi yenemeyecekler...
 
Üstelik şimdi bir destekleri de oğulları...
 
Hep beraber bu illeti de yenersiniz, biliyorum...
 
Evet, tanıdığım 3 güçlü kadının da yakalandıkları hastalıkları yeneceğine inanıyorum...
 
Biliyorum ki onlar bunun da üstesinden gelecek...
 
Geçmiş olsun, tekrar...
 
Çabuk iyileşin ve dönün aramıza...
 
Yapacak daha çoook işimiz var...