İnsan kanıyla banyo yapan siyasetçiler kimler?

The Countess (2009; yönetmen, senaryo yazarı, baş rol: Julie Delpy) Elizabeth Báthory (1560-1614) adlı Macar kontes ve suç ortaklarının tümü yoksul ailelerden gelen 650+ genç kadını binbir çeşit işkence uygulayarak katletmelerini konu alır...

Kontes 1575 yılında evlendiği kocasının 1604'te 49 yaşında ölmesiyle seri cinayetlerine hız verir...Kocası Kontesin cinayetlerinden haberdar olmuş ve bunlara göz yummuştur...

Kontes sonsuz gençlik ve güzellik elde edeceğini zannederek kurbanlarının kanında yıkanır...Kontes ve akıl hocaları, danışmanları bu kan banyosunun ona öldürttüğü genç kızların güzelliğini kazandıracağına, yaşlılığın kaçınılmaz izlerini geciktirebileceğine inanacak kadar sapıtmıştır...

Kontes korkunç suçları ortaya çıktığında yargılanacak ve suçlarının ağırlığına göre ne yazık ki çok hafif bir ceza alacaktır...

Kontes sadece Marquis de Sade adlı yazarın eserlerine esin kaynağı olmakla kalmaz; Netanyahu, Pol Pot, Franco, Pinochet (Şili), Troçki, Stalin, Hirohito & Tojo , Lenin, Trotsky, Hitler, 2. Leopold (Belçika), Mao, Ruhollah Khomeini, Mussolini, CIA, 1964-1985 Brezilya askeri diktatörlüğü,1930'lardan 1983'e kadar Arjantin diktatörlüğü, 1933-1959 Küba Batista diktatörlüğü, tüm sömürge sahibi Avrupa ülkelerinin işkencehanelerine de ilham kaynağı olacaktır...


İki Dünya Savaşı'nı da kışkırtan, teşvik eden, çıkaran ve 100 milyondan fazla insanın erken ölümüne yol açan Almanya'nın tezi: "Diğer Avrupa devletleri kadar sömürge toprağımız hiçbir zaman olmadı"ydı...

5 Kasım 2024 ABD başkanlık seçimleri

ABD siyaset dünyasını yönlendiren en etkili siyasilerin bunaklık,demans yaşında (mezar kaçkını) olması (Bernie Sanders 1941, Joe Biden 1942, Donald Trump 1946 doğumlu), yüksek enflasyon, yüksek işsizlik oranları, son üçbuçuk yılda ABD'nde yeterince istihdam yaratılamaması, devasa savaş-saldırı bütçelerinden (yıllık 916 milyar dolar) dolayı yoksullara aktarılabilecek bir paranın kalmaması, kürtaj hakkı tartışmaları, Ukrayna'ya akıtılan ABD vergi mükelleflerine ait  toplam 174 milyar dolarlık savaş bütçesi, devletin, gençlerin, öğrencilerin ve diğer bireylerin aşırı derecede borçlu olması, ABD devletinin toplam borcunun 34 trilyon ($ 34.000.000.000.000) dolara ulaşması, karşılıksız ve sınırsız dolar basılması, üçbuçuk yıl öncesine göre  halkın büyük çoğunluğunun yoksullaşması, yasadışı milyonlarca göçmenin ABD'nin sınırlarını kolaylıkla geçmesi, ABD sınırlarının kevgire dönmesi, Filistin'de İsrail'in katliamları, ABD polisinin, güvenlik güçlerinin aktivistlere, İsrail'i protesto edenlere düşman ordusuna saldırır gibi şiddet uygulaması 5 Kasım 2024 ABD başkanlık seçimlerinin sonuçlarına büyük ölçüde etki edecek...

1947'den bugüne ABD İsrail tarafından rehin alınmış bir rehine gibi davranıyor...7 Ekim 2023'ten bugüne yaklaşık 2000 İsrailli ve yaklaşık 40.000 Filistinli öldürüldü...

İsrailli (ABD başkanlarının akıl hocası Henry Kissinger gibi Alman Yahudisiydi ve Kissinger ile aynı yıl doğmuştu ) entelektüel ve siyasetçi Uri Avnery (1923-2018)

"Eğer İsrail On Emir'in kaldırılmasını öngören bir yasayı ABD Temsiciler Meclisi'ne onaylatmak isteseydi, ABD'ndeki 95 senatör aynı gün anlaşır ve bu yeni yasayı desteklerlerdi... ABD siyasetçileri en yüksek düzeyde, en yüksek oranda İsrail hükümetlerinin, devletinin çıkarlarına bağımlılık kazanmıştır" demişti...  

ABD geçtiğimiz günlerde İsrail'e 26, Tayvan'a 8, Ukrayna'ya 61 milyar dolarlık askeri yardım paketini onaylayarak Rus-Çin-Kuzey Kore ve İran ittifakına bir kere daha meydan okumuştu...


Amerika Birleşik Devletleri'ndeki Yahudi cemaati medya ve finans sektörlerini kontrol ederek, siyasileri bağışlarıyla besleyerek ABD devletini her zamanki ki gibi rehin almış durumdadır!


ABD'li araştırma şirketi Gallup yakın zamanda açıkladığı son anketinde Joe Biden'ın tüm ABD başkanları arasında ilk dönemi sırasında en düşük halk desteğine sahip başkan olduğunu açıkladı...Araştırmada Biden'a verilen desteğin yüzde 38,7 olduğu, eski başkanlar Donald Trump'ın yüzde 46,8 ve Barack Obama'nın ise yüzde 45,9 oranında geçmişte (ilk dönemlerinin sonunda) destek aldığı belirtildi.  


7 Ekim 2023 sonrasında ABD genelinde gençler Filistin halkının mağduriyetini görerek giderek daha fazla İsrail ordusu aleyhtarı düşüncelere sahip olmaya başladı...

ABD başkanı Joe Biden'ın İsrail'e verdiği kayıtsız şartsız ve sınırsız destek ABD seçmenlerinin büyük bölümünü 5 Kasım 2024 ABD başkanlık seçimlerinde Joe Biden aleyhine oy vermeye yöneltebilir!

2023’te toplam küresel savaş harcamaları, 2022'ye göre reel olarak yüzde 7’ye yakın oranda arttı...

Bir örnek vermek gerekirse İngiltere genel yıllık harcama bütçesindeki savaşa hazırlık payını 2030 yılına kadar % 2,5'a yükseltmeyi hedefliyor...  


ABD Senatörü Bernie Sanders, İsrail'in 2,3 milyon Filistinlinin yaşadığı Gazze'de sistematik şekilde sağlık sistemini yok etmeyi hedefleyerek aslında tüm Gazze'yi yok etmeye çalıştığını belirterek,

"Amerikan halkının çoğu Başbakan Netanyahu'nun savaş makinesinden iğreniyor ve ABD'nin buna destek olmasına karşı çıkıyor...İsrail hükümetinin Gazze'nin sivil nüfusunu yok ettiğini belirtmek antisemitik olmak değildir. Aşırılık yanlısı ve ırkçı İsrail hükümeti ahlaksız ve yasa dışı savaş politikalarıyla dikkatimizi dağıtmaya çalışarak ABD halkının zekasına hakaret ediyor" dedi...

Sanders, İsrail'in 6,5 ayda Gazze toplumunun, halkının yüzde 5'ini öldürdüğünü, bunun modern savaş tarihinde görülmemiş bir oran olduğunu belirterek, "Netanyahu bunun hesabını vermeli" dedi.

ABD’de Columbia Üniversitesi yönetimi ile öğrenciler arasında başlayan ve yüzlerce kişinin gözaltına alınmasına sebep olan Gazze protestoları, Emory, Princeton, Yale, MIT, Harvard, George Washington, Tufts, UT Austin, Güney Kaliforniya Üniversitesi (USC), UC Berkeley gibi ABD'nin ve dünyanın en prestijli üniversitelerine de yayıldı. Teksas eyaleti Austin'deki Teksas Üniversitesi'nde düzinelerce tutuklama gerçekleştirdi.  Californiya eyaletinde bulunan Los Angeles şehrinde de öğrenciler eylem düzenledi. Öğrenciler okullarının İsrail ile mali bağlarını kesmesini talep etti. Güney California Üniversitesi’nde kampüs polisi, Gazze eylemi için kurulan çadırları yıkmaya çalıştı.Gazze’ye destek eylemlerinde 18 Nisan’dan bugüne kadar yaklaşık bin eylemci gözaltına alındı...


İddiaya göre, İran’ın bütün altyapısını etkisiz hale getirecek bir elektromanyetik saldırı için nükleer başlıklı silahlarıyla havalanan bir İsrail jeti, Ürdün hava sahasında Rus jetleri tarafından düşürüldü.

İsrail’in 19 Nisan tarihli misillemesi öncesinde İran’a yönelik nükleer bir EMP (Electromagnetic Pulse) saldırısı hedefleyerek bir F-35 savaş uçağını havalandırdığı, ancak durumu fark eden Rusya'nın bunu dünya barışı için çok tehlikeli, çok riskli bir eylem olarak değerlendirerek önlediği iddia edildi...

Rus uçaklarının İsrail jetini Ürdün hava sahası üzerinde düşürdüğü de iddia edildi.İddiaya göre, İran’ın bütün altyapısını etkisiz hale getirecek bir elektromanyetik saldırı için nükleer başlıklı silahlarıyla havalanan bir İsrail jeti, Ürdün hava sahasında Rus jetleri tarafından düşürüldü.İddiayı sosyal medya hesabından duyuran uluslararası ilişkiler ve jeopolitik uzmanı Brezilyalı gazeteci Pepe Escobar'dı...Saldırı gerçekleşseydi saldırı sonrasında İran’ın nükleer enerji üreten, petrol ayrıştıran tüm kritik tesisleri, bilgisayar ağları devre dışı kalacaktı. Ülke karanlığa gömülürken, haberleşme duracak, savunma sistemleri hedef takibi yapamayacak, güdüm sistemleri çökecek, hava trafik kontrolü devre dışı kalacak, belki uçakları havada çarpışacak, kısacası modern hayat bir kargaşa ortamına gömülecekti!


İran'ın kolları uzun Lübnan'dan Suriye, Irak, Yemen ve Filistin'e kadar uzanıyor ; ancak dini Lider Ali Hamaney elinde 100.000'den fazla füze bulunan Hizbullah'a  İsrail ile "taş üstünde taş bırakmayacak" bir savaşa karışmama talimatı vermiş durumda...


İsrail medyası gizli görüşmeyi sızdırdı:

Netanyahu, Gallant ve Halevi hakkında uluslararası tutuklama kararı çıkabilir...İsrail medyası, Ulusal Güvenlik Konseyi'nin, Başbakan Netanyahu, Savunma Bakanı Yoav Gallant ve Genelkurmay Başkanı Herzi Halevi hakkında uluslararası tutuklama kararı çıkarılması olasılığını değerlendirdiğini yazdı.

İsrail'de yayın yapan Kanal 12'nin 19 Nisan'daki haberinde, Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) Gazze Şeridi'nde savaş suçları işlediği gerekçesiyle Netanyahu ve İsrailli üst düzey yetkililer hakkında uluslararası tutuklama emri çıkarma üzerinde çalıştığı duyurulmuştu.

80 yaşındaki Filistinli Amerikalı Ömer Esad’ın Ocak 2022’de Batı Şeria’daki bir arama sırasında elleri ve ağzı İsrail askerlerince bağlandıktan öldürülmesi gibi pek çok savaş ve insanlık suçu İsrail ordusunun olağan eylemleri arasında sayılabilir.


İsrail Ordusu, Esad’ın ölümünden üzüntü duyulduğunu ve Netzah Yehuda taburu komutanına disiplin cezası verildiğini ilan etmişti. İki askere de iki yıl üst düzey görevlerde yer almama cezası verildiğini, ancak savcılık soruşturması yapılmayacağı duyurulmuştu. Ayrıca, Esad’ın mevcut sağlık sorunları nedeniyle öldüğü iddia edilmişti.


1999’da kurulan Netzah Yehuda tugayı aşırı dinci fanatik Yahudilerin askerlik yaptığı ve sadece erkeklerden oluşan bir birlik...

İsrail Devleti'nin ilk Başbakanı ve İsrail'in kurucu babası David Ben Gurion'a "Yehuda Aslanı" deniyordu...


Mısır Dışişleri Bakanı Samih Şukri, Ürdünlü mevkidaşı Eymen es-Safedi, Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) İcra Komitesi Genel Sekreteri Hüseyin eş-Şeyh, Birleşik Arap Emirlikleri Devlet Başkanı Şeyh Halife bin Zayid Al Nahyan'ın Diplomasi Danışmanı Enver Gargaş ve Katar Hükümeti Dışişleri Danışmanı Muhammed bin Abdülaziz el-Huleyfi bir araya geldiler ve şu bildiriyi yayınladılar:

"1947'den bugüne çözülemeyen Filistin-İsrail sorununun çözümü için iki devlet şarttır: Tam bağımsız Filistin devleti kurulmalıdır...Başkenti Doğu Kudüs ve 4 Haziran 1967 sınırlarında bir Filistin devleti İsrail tarafından tanınmalıdır...

Uluslararası toplumdan, İsrail'e silah ihracatını durdurmak da dahil olmak üzere etkili yaptırımlar uygulanmasının talep edildiği kaydedilen açıklamada, Batılı ülkelerin de Gazze'de savaşın ve İsrail'in işlediği ihlaller ve suçların durdurulmasını isteyen barışçıl göstericilere yönelik uygulamalarının endişe verici olduğuna dikkat çekildi. 

Açıklamada, İsrail'in işgal altındaki Batı Şeria ve Doğu Kudüs'te yerleşimlerin genişletilmesi, topraklara el konulması, Filistinlilere yönelik askeri operasyonlar, yerleşimci saldırıları ve Müslüman ve Hıristiyanların ibadet özgürlüğünün engellenmesi gibi iki devletli çözümü baltalayan yasadışı faaliyetlerinin devam etmesine karşı da uyarıda bulunuldu.

Bakanlar, Gazze Şeridi'ndeki savaşın sona erdirilmesi, derhal ve tam bir ateşkes sağlanması, uluslararası insancıl hukuka uygun olarak sivillerin korunmasının temin edilmesi ve insani yardımın Gazze Şeridi'ne girişini engelleyen tüm kısıtlamaların kaldırılması gerektiğini vurguladılar...

Ayrıca, Gazze Şeridi'nin işgal altındaki Filistin topraklarının ayrılmaz bir parçası olduğunu vurgulayarak, ilgili uluslararası kararlar uyarınca iki devletli çözümün uygulanması ve 4 Haziran 1967 sınırlarında başkenti Doğu Kudüs olan Filistin devletinin tanınması için geri dönüşü olmayan adımlar atılmasının önemini vurguladılar.

Filistin halkını topraklarından sürmeye yönelik her türlü girişimi ve Filistin'in Refah kentine yönelik her türlü askeri operasyonu kategorik olarak reddettiklerini bildirdiler."

Rusya lideri Putin 5 Kasım 2024'te Donald Trump ABD başkanı seçilirse Ukrayna'ya bugüne kadar yapılan ve Rusya aleyhine kullanılan 174 milyar dolarlık ABD savaş yardımının kesileceğini umuyor...

Ukrayna ise savaşın vurduğu ülkeyi terk etmek isteyenleri etkileyen yeni bir düzenlemeyle askerlik çağında erkeklerin yurtdışına pasaport başvurusunda bulunmasını geçici olarak yasakladı.Artık 18 ila 60 yaşındaki erkeklere pasaportlar sadece Ukrayna'da verilecek.

Ukrayna Dışişleri Bakanı Kuleba, yurtdışında yaşayanları Rusya'nın 26 aydır süren istilasında askerlik yapmadıkları için eleştirdi. Zorunlu askerliğe tabi erkeklerin yurtdışında yaşamalarına rağmen hâlâ devlet hizmetlerinden yararlanmak istemelerinin tutarsız olduğunu söyledi.

Askerlik çağında tahminen 86 bin Ukraynalı erkek Avrupa Birliği'nde yaşıyor...  


Öte yandan Almanya’nın Ukrayna'ya yeni bir Patriot hava savunma sistemi sağlayacağı kesinleşti.

Türkiye enerji ihtiyacı için çözümler arıyor!  

Türkiye'nin ilk nükleer enerji reaktörü Mersin, Akkuyu’da inşa ediliyor.Rusya'nın üstlendiği santralden yaklaşık 4,8 GW elektrik üretilmesi planlanıyor.

Sinop’ta planlanan ikinci santral için de Rusya ile görüşmeler yapılıyor...


Türkiye'nin üçüncü nükleer enerji santralinin Kırklareli'nin İğneada ilçesine kurulması planlanıyor...Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, Türkiye'nin üçüncü nükleer santrali için Çin ile yürütülen müzakerelerde önemli mesafe alındığını, "önümüzdeki aylarda" anlaşmanın sonuçlandırılabileceğini açıkladı. 

Bunun haricinde Türkiye Güney Kore ile de nükleer santral konusunda temaslar yapıyor...


Türkiye doğal gaz tedariki konusunda birkaç ülkeye bağımlı kalmak istemiyor ve tedarikçi ülke sayısını arttırmaya çalışıyor...


Türkiye; Rusya, Azerbaycan ve İran'ın yanı sıra Cezayir, Katar, ABD ve Nijerya'dan da LNG ithal ediyor.

Türkiye'nin en büyük doğal gaz tedarikçisi ise Rusya. Geçen yıl tüketiminin yüzde 40'ından fazlası bu ülkeden alınan gazla karşılandı.

Financial Times (FT) gazetesinin haberine göre Türkiye, Rus enerjisine olan bağımlılığını azaltmak amacıyla ABD'li enerji devi ExxonMobil'den sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) satın almak için bir anlaşma üzerinde pazarlıklar yapıyor...

Enerji Bakanı Alparslan Bayraktar FT'ye verdiği demeçte, Türkiye'nin tek bir ortağa daha az bağımlı olmasını sağlayacak "yeni bir tedarik portföyü" oluşturmaya çalıştığını söyledi.

Bayraktar, Türkiye'nin yılda 2,5 milyon tona kadar LNG alımı için Exxon ile uzun vadeli bir anlaşma yapmaya çalıştığını ve bunun bugünkü maliyetinin şu anda yaklaşık 1,1 milyar dolar olacağını belirtti.

Öte yandan, Türkiye ABD’ne Türkiye'den ihraç edilen  demir çelik ürünlerine uygulanan % 25 oranındaki gümrük vergisini ABD'nin kaldırmasını istiyor... 

ÖNEMLİ EK BİLGİ  1

7 Kasım 2022:


Rus iş insanı Prigojin: ABD seçimlerine müdahale ettik!


Kremlin’e yakın Rus iş insanı Yevgeniy Prigojin, Rusya'nın ABD seçimlerine müdahale ettiğini öne sürdü ve etmeye devam edeceklerini söylemişti...


Rus özel askeri şirket Wagner'in kurucusu ve Kremlin’e yakın Rus iş insanı Yevgeniy Prigojin, Rusya tarafından ABD seçimlerine müdahale edildiğini söyledi.

Prigojin, gelecekte de bunu yapmaya devam edeceklerini sözlerine ekledi.

Prigojin, "(ABD seçimlerine) müdahale ettik, ediyoruz ve müdahale etmeye devam edeceğiz. Nasıl yapılacağını bildiğimiz gibi dikkatli, doğru, cerrahi bir şekilde ve kendi yöntemlerimizle..." dedi.

Prigojin, üstü kapalı konuşarak, "Nokta operasyonlarımız sırasında hem böbrekleri hem de karaciğeri aynı anda alacağız" dedi. Prigojin, bu şifreli yorumu detaylandırmadı.

Böylece ABD tarafından resmi olarak seçimlere müdahale etmekle suçlanan Prigojin, ilk kez bu olayı teyit etti.

ABD, AB VE İNGİLTERE YAPTIRIM UYGULADI


Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in "yemek şefi" olarak da bilinen Prigojin, ABD siyasetini etkilemeye çalışan Rusya merkezli "trol çiftliklerine" sponsor olmakla resmen suçlanıyor.

Temmuz ayında ABD Dışişleri Bakanlığı, Prigojin hakkında "ABD seçimlerine müdahale" ile bağlantılı bilgi için 10 milyon dolara kadar ödül teklif etti.

ABD, İngiltere ve Avrupa Birliği, Prigojin'e yaptırımlar uyguladı.

PRİGOJİN, WAGNER'İ KURDUĞUNU İTİRAF ETMİŞTİ


Yevgeniy Prigojin, 2014 yılında Ukrayna'da savaşmak için Rusya'nın "Blackwater"ı olarak bilinen "Wagner özel güvenlik şirketini kurduğunu ve şirket içindeki paralı askerlerin Latin Amerika ve Afrika'daki ülkelere konuşlandırıldığını" itiraf etti.

Prigojin, şirketi Concord'un sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, 2014 yılında Ukrayna'nın Donetsk ve Luhansk (Donbas) bölgelerine "nitelikli savaşçılar" göndermek için Wagner'i kurduğunu söyledi.

Prigojin, "O andan itibaren, 1 Mayıs 2014'te Wagner Tabur Taktik Grubu adını alan bir grup vatansever doğdu" dedi.  


ÖNEMLİ EK BİLGİ  2

İsrail & Amerikan ittifakının ulusal gururumuza indirdigi ağır darbeler: 


2 Ekim 1992’de Amerikan Saratoga Uçak Gemisi’nden Muavenet adlı muhribimize açılan ateş sonucu beş Türk askerinin hayatını kaybetmesi, onsekizinin de yaralanması...

4 Temmuz 2003’te 11 Türk askerinin başına Irak, Süleymaniye’de Amerikalıların çuval geçirilmesi...

31 Mayıs 2010’da Gazze’ye deniz yoluyla insani yardım malzemeleri götürmeye çalışan Mavi Marmara filosuna İsrail tarafından düzenlenen ve dokuz insan canını alan kanlı baskın...

İsrail, Batı Şeria’da ve 1967’de işgâl ettiği Doğu Kudüs’te Yahudi yerleşimlerini arttırıyor. En önemlisi de her türlü zorbalıkla Filistin Devleti’nin kurulmasını engelliyor…27 Aralık 2008’de İsrail’in Gazze’ye karşı düzenlediği “Dökme Kurşun Harekâtı”nda da bin üç yüz (rakamla 1300) kadar Filistinli can verdi. Recep Tayyip Erdoğan’ın da belirttiği gibi Gazze, İsrail tarafından açık hava cezaevine dönüştürüldü...

Recep Tayyip Erdoğan’ın, Filistin Devleti’nin kurulmasını her tür yolu deneyerek engelleyen İsrail’in Cumhurbaşkanı Şimon Peres’e İsviçre’nin Davos Kasabası’nda 29 Ocak 2009’daki, “İsrail’in öldürmeyi çok iyi bildiğini” söyleyerek gösterdiği “One Minute” tepkisi bugün bile hatırlanıyor...

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres’e Şunları Söylemişti:

“Sesin çok yüksek çıkıyor. Benden yaşlısın biliyorum ki sesinin benden çok yüksek çıkması bir suçluluk psikolojisinin gereğidir. Benim sesim bu kadar çok yüksek çıkmayacak. Bunu böyle bilesin. Öldürmeye gelince siz öldürmeyi çok iyi bilirsiniz. Plâjlardaki çocukları nasıl öldürdüğünüzü, nasıl vurduğunuzu çok iyi biliyorum…”

İsrail Eski Cumhurbaşkanı Chaim Herzog 1996 Tarihli Anı Kitabında Şunları Anlatıyor:

16 Temmuz 1992 akşamı eşim Aura’yla birlikte Cumhurbaşkanı Turgut Özal ile Başbakan Süleyman Demirel’in davetlisi olarak olan Çırağan Oteli’nde ağırlandık. 1901’de modern Siyonizm’in kurucusu Doktor Theodor Herzl (Filistin’de İsrail’i kurma iznini koparabilmek için) Padişah 2. Abdülhamit (2. Abdülhamit Filistin’de İsrail’in kurulmasına izin vermedi) tarafından kabûl edilmek için bugünkü otelin yerinde bulunan Çırağan Sarayı’nda (Saray, 20 Ocak 1910’da yanarak enkaza dönüştü) saatlerce bekletilmişti! 16 Temmuz 1992 gecesi boyunca Çırağan’da söylenen İsrail şarkılarını ve Horah (Yahudi halk dansı) seslerini mezarından duyan 2. Abdülhamit kesinlikle çok rahatsız olmuştur!

İsrail’in Fikir Babası: Herzl ve Kurucu Babası: Gurion

İsrail’in fikir babalarından Theodor Herzl (1860 – 1904), Ekim 1898’de İstanbul’da, Kasım 1898’deyse Filistin’de görüştüğü Alman İmparatoru 2. Wilhelm’den ve Mayıs 1901’de İstanbul’da görüştüğü Sultan 2. Abdülhamit’ten dünyanın dört bir yanından Yahudilerin Filistin’e göç ettirilmesi önerisine izin ve destek alamamıştı. Theodor Herzl döneminin en güçlü iki İmparatorunu buna ikna edememesine rağmen onun yolundan gidenler, onu takip edenler Herzl’in Sultan Abdülhamit’le görüşmesinden 47 yıl sonra yine bir Mayıs ayında İsrail devletini kurmayı başardılar. Bu takipçilerin en önemlisi ve en tuttuğunu koparanıysa, İsraillilerin “Bizim Atatürk’ümüz” dedikleri “David Ben Gurion”du (1886 – 1973).

“Kıyamet Günü” Olasılığı ve Senaryosu:

1996’da yayınlanan ve İsrail -İran savaşı yan konularından biri olan bir bilimkurgu romanı okuyan herkesin tüylerini ürpertti. Romanın adı: “Richter 10 – Deprem Richter 10”du (Resif Yayınları; Yazarlar: Arthur C. Clarke, Mike McQuay). “Richter 10 – Deprem Richter 10”un yazarlardan ilki olan Clarke (1917 – 2008), “2001: A Space Odyssey” (1968’de gösterime sunuldu) ve “2010”(1984’te gösterime sunuldu) adlı sinema filmlerine konu olan metinleri de yazmıştı.

“Richter 10 – Deprem Richter 10”da İran’dan gelen saldırıya karşılık olarak İsrail nükleer silâhlarını (“Masada Opsiyonu”) Müslüman hedeflerine yolluyor ve bunun sonucunda sadece ilk gün 60 milyondan fazla insan ölüyordu (Sayfa: 77, 104, 197, 212, 235). Nükleer patlamalar sadece Orta Doğu’yu ve tüm petrollerini radyasyona maruz bırakmakla kalmıyor, yeraltında da derin etkiler yaratıyordu: İlk olarak Arap plâkası etkileniyor, o ise Türk – Ege ve İran plâkalarını hareketlendiriyordu. Domino taşlarının düşüşü gibi gelişiyordu her şey. Hint – Avustralya ve Avrasya plâkaları da birbiri ardından kırılmaya başlıyordu.

Bir Dilek:

İsrail – Filistin; İsrail – İran arasındakiler dahil tüm ihtilâfların müzakereyle, oturup – konuşarak – uzlaşarak, barışla sonlandırılmasını, Filistinlilerin bağımsız devletlerine kavuşmasını, hem Orta Doğu’ya, hem ülkemize, hem dünyaya huzur ve istikrar gelmesini diliyorum...

İsrail eski Cumhurbaşkanı Şimon Peres Anlatıyor:

“ABD’nin dostluğu olmaksızın İsrail ayakta kalamaz. Nasıl ki ABD, İsrail’in güvenlik gereksinimlerini anlayışla karşılamaya çalışıyor, İsrailliler olarak bizim de ABD’nin güvenlik gereksinimlerini anlamamız lâzım.”

Avrupa Komisyonu’nun Ticaretten Sorumlu Üyesi ve Belçika’nın eski Dışişleri Bakanı Karel De Gucht Anlatıyor:

“Yahudi lobisinin ABD Kongresi üstündeki ağırlığını küçümseyemezsiniz. ABD politikası üstündeki ağırlıklarını da küçümseyemezsiniz. ABD’deki en örgütlü baskı grubu onlar. Ne İsrail’de yaşayan, ne de ABD’deki lobiye dahil olan ortalama Yahudi’nin kanaatini de küçümseyemezsiniz. Çoğu Yahudi arasında hep haklı olduklarına dair bir inanç var. Bunu başka türlü ifade edemiyorum. Ama onlarla akılcı tartışmalara girerek bu inançla mücadele edebilmek zor. Ilımlı bir Yahudiyle bile Ortadoğu’daki durum hakkında akılcı bir tartışma yürütmek kolay değil. Çok duygusal bir mesele.”

Amerikan Yayın Kuruluşu CNN Eski Muhabiri Rick Sanchez:

“CNN dahil televizyon endüstrisini Jon Stewart gibi Yahudiler ele geçirdi ve kontrol onların elinde… Stewart’ın kendisiyle aynı görüşte olmayanlara tahammülü yok!”

Hearst Haber Ajansı eski temsilcisi olan ve 57 yıl boyunca Beyaz Saray’da muhabirlik yapan Helen Thomas Anlatıyor:

“Yahudiler Filistin’i terk edip Polonya ve Almanya’daki evlerine geri dönsün. Filistin’den defolup gitsinler. Orası Filistin toprağı, Almanya ya da Polonya toprağı değil… Başkan Obama’ya Ortadoğu’da nükleer silâh sahibi ülke var mı?” diye sordum. Obama soruma cevap vermedi.”

Haham Dov Lior Anlatıyor:

Dindar Siyonizm Hareketi’nin Yahudi hukuku uzmanı Haham Dov Lior, Yahudi bir kadının hiçbir şekilde Yahudi olmayan bir erkekten hamile kalmaması gerektiğini söylüyor. Lior aynen şöyle diyor: “Eğer baba Yahudi değilse çocuk ne gibi karakter özelliklerine sahip olabilir: Tabii ki zalimlik, barbarlık! Bunlarsa İsrail halkını temsil eden özellikler değil.”

Suriye Devlet Başkanı Beşir Esad Anlatıyor:

“İran nükleer silâh sahibi olsa bile bunları İsrail’e karşı kullanmaz, kullanamaz. Çünkü kullanırsa çok sayıda Filistinlinin de ölümüne neden olur!”