Şiddet söylemi, devlet bürokrasinin en üst mercilerinden başlayarak yayıldı. Yıllar içinde de öyle bir hal aldı ki meclisten sokağa, evlerden işyerine her yerde şiddet hakim oldu…

Bakın resmi istatistiklere aile içi şiddet ne durumda?

Bakın her yıl öldürülen kadın sayısı ne kadar?

Toplumsal olaylarda yaşanan can kayıplarını analiz edin?

Kolluk kuvvetlerinde artan intihar sayısını araştırın…

Ve artan teröre bakın…

Hatırlayın 2000’lerde tek haneli rakamlara düşmüştü, şehit sayımız…

Hatta 2002’de 7’ye kadar inmişti…

Ama 4 yıl içinde 100’ü geçti şehit sayımız…

2008’de 171 oldu…

Ve malumunuz…

Barış dilinden uzaklaştıkça kaybediyoruz sürekli…

‘Yurtta barış, cihanda barış’ diyen Ulu Önder’in yolundan uzaklaşalı, huzurumuz kalmadı, açık…

Ocu-bucu, Türk-Kürt, Alevi-Sunni, Laz-Çerkez vs bilmem kaç türlü ayrıştık…

Gelinen noktada her gün şehit haberleri gelmeye devam ediyor…

Bombalar patlıyor, suikastlar yapılıyor sivil, asker onlarca kişi hayatını kaybediyor…

Memleketin içine düştüğü bu hali düzeltmek için yönetim anlayışını değiştirmek gerektiği açık…

Barış dilinin egemen olduğu, insanların ayrıştırılmadığı, hak ve özgürlüklerin eşit olduğu bir düzen tüm sorunları çözecek…

Ama sözde olmayacak, kucaklama…

Öyle sahte gözyaşları, ‘çözüm’ süreçleri olmayacak…

Koltuk uğruna feda edilemeyecek insanlarımız…

Barışımız…

Bu kadar mı zor, o koltukları bırakmak…

Bu kadar hırsa değer mi kaybettiklerimiz…

Şiddete ve teröre kurban giden tüm vatandaşlarımıza, şehitlerimize rahmet dilerken, akan kanın son bulmasını diliyorum…

Artık huzur ve barış gelsin…

Yeter…