“Milliyetçi Hareket Partisi Türkçü’dür.”
Şimdi
bunun altını dolduracağım. Neyse ki sosyal medyada bir cümleye takılan Ülkücü
kardeşlerim yazıyı okumaya üşenecekleri için fark etmeyecekler.
Türk
olmak bir ayrıcalıktır. Kendimden biliyorum. Ama aslolan bir arada
yaşayabilmektir. Buna ‘sağ’da örnek var mı bilmiyorum ama; ‘sol’dan örnek
verecek olursak Nazım Hikmet gelir önümüze.
“Bir
ağaç gibi tek ve hür, bir orman gibi kardeşçesine...”
Milliyetçi Hareket Partisi eskiden ülkücülerin
siyaset yaptığı yegane yerdi. Bahçeli’nin ilk işi ocakları dağıtmak olunca
çevremdeki ülkücüler “Ben Ülkücüyüm, MHP’li değilim” der olmuşlardı. Hamdolsun
birçok partide varlar. Bu da beni mutlu eder. Eder de; bu arkadaşlar herkes
kendilerine oy versin ister, ama işin başına sadece ülkücüler gelsin ister.
Herkesin bildiği, ama dillendirmek istemediği gerçek budur. “Kürtler MHP’ye oy
versin, ama makam istemesin.”
Kişisel
düşüncemi bi kez daha yazıyorum. Tüm yerel yönetimleri ülkücülere emanet edeceksiniz,
göreceksiniz, tarihe, kültüre, özüne sahip çıkmayı, bu çizgide dünyaya örnek
hizmeti.
Nereye
gelecekti konu? Ya da buraya nerden geldik?
Kemal
Kılıçdaroğlu’ndan.
Kılıçdaroğlu
daha önce başka yerlerde yaptığı konuşmanın bir tekrarını da Antalyalı
muhtarlara yaptı. “Suriyelilerden şikayet ederler, Afganlardan şikayet ederler.
Onların bir kabahati yok. Onları buraya getirenlerin kabahati var. Biz ırkçılık
yapmayız. Allah'ın yarattığı her insan bizim başımızın üzerindedir. Ama o
insanları çok acımasız koşullarda, insani olmayan koşullarda emeklerinin
sömürülmesine asla izin vermeyiz.”
Sol
taraftan bakıpta bu cümlelere karşı çıkmak mümkün mü?
Tabii
ki hayır.
Ama…….
Hemen
ardından gelen cümle bu yaklaşımı ‘Z Kuşağı’ tabiri ile ‘gömer’.
“Gittiğiniz
her yerde ifade edin; iktidar olduğumuzda en geç 2 yıl içinde bütün Suriyeli
kardeşlerimizi kendi ülkelerine göndereceğiz. Davulla zurnayla göndereceğiz!”
İstanbul'da
Suriyelilerle konuşmuş kendisi.
“İktidarımızda
öyle düşmanca bir dış politika yok. Önce gideceğiz karşılıklı büyükelçilikler
açacağız. Avrupa Birliği'nden sağlayacağımız fonlarla buradan gidecek olan
Suriyelilerin evi yok, okulu yok, hastanesi yok, kreşi yok. Bunları yapacağız.
Bizim
sanayicilere, iş dünyasına, ‘Gidin kardeşim Suriye'de bu bölgelerde fabrika
kurun.' Eskiden fabrikalar vardı zaten. ‘Kurun, sizden vergi almayacağız.
İstihdamı da böyle çözeceğiz.”
Evet,
coğrafya kader olmamalıdır. Bu açıklama yüreğime su serpti. Aksi halde CHP
ırkçı mı oldu? Diyecektim. Ama sona bıraktığım cümleye kaç kişi inanır
bilemiyorum. Yakın tarih örnekleri ile dolu çünkü...
“Bunlar
kendi ülkelerine gittiği zaman bunların can ve mal güvenliği olması lazım, yeni
bir saldırıya muhatap olmamaları lazım. Bunun da altyapısını oluşturacağız,
sözleşmesini imzalayacağız.”