Ağca-Humeyni-Papa ve şimdikiler
Mehmet Ali Ağca üstüne
- özellikle Papa'yı vurmasından sonra- kitaplar yazıldı. Bu suikast mafya-CIA
ya da KGB ile ilişkilendirildi. Onun Papa'yı vurmadan önce Bulgaristan ve
Mallorca'da bulunduğu ayrıntılarıyla anlatıldı. Ne ki Türkiye'de de yazılan
kitaplarda onun Avrupa günlerinden önce saklandığı yer üstünde durulmadı. Ağca,
Avrupa'ya geçirilmeden önce aylarca
nerede korunmuştu?
Humeyni 1 Şubat 1979’da
Tahran’a inmişti. Aynı gün Mehmet Ali Ağca, ülkücü arkadaşlarıyla birlikte Abdi
İpekçi’yi öldürmüştü.
Humeynici Tevhid
yöneticilerine göre İpekçi'nin öldürülmesi hiç de kötü değildi;
Türkiye'deki "Düzenin orta direği öldürüldü" diye yazıyorlardı.
Aynı yıl yakalanan Ağca,
askeri hapishaneye atılmıştı. Ülkücü arkadaşlarının, subayların düzenlemesiyle
hapishaneden kaçırılmıştı
Ağca, önce Ankara'ya, daha
sonra Konya'ya, oradan Iğdır'a ve daha sonra da İran'a götürülmüştü.
Ağca'yı yurtiçinde İran'a
dek götürenler, daha sonra askeri mahkemede yargılanmış; hapse atılmışlardı.
Ağca'nın sımsıkı yönetilen
İran'da, Humeyni'nin inkılap
muhafızları (Sipah) denetiminde nasıl olup da saklanabildiğini araştırmayanlar,
o sıralar "devrim lideri" diye gördükleri Humeyni'yi Türkiye'de
alkışlarla karşılıyorlardı.
Ağca da İran'a sığınmasına İmam Ali Ekber
Mehdipur'un yardım ettiğini belirtiyordu:
Ağca'nın sözünü ettiği Muhsin Rezai,
Sipah'ın (İnkılap Muhafızları) komutanıydı. Dünyanın birçok yerindeki
terör eylemlerini yönetmiş; başta Türkiye'den ve birçok ülkeden militanların İran'da
askeri eğitimden geçirilmesini düzenlemişti.
Ağca, Tahran günlerinin ardından
önce Bulgaristan’a, sonra Avusturya’ya, Mallorca'ya geçmiş; 13 Mayıs 1981'de,
Vatikan'da Papa John Paul II’yi tabancayla vurarak ağır yaralamış; hapse
atılmıştı.
Papa ile Ağca bir ara dudaklarının
da okunmaması için birbirlerine doğru iyice eğilmişler; Papa, Ağca’nın
kulağına fısıldamış, Ağca da Papa’nın kulağına fısıldamıştı.
Papa: Beni
öldürmen için seni kim gönderdi? Aramızdaki konuşmayı sonsuza dek gizleyeceğime
onurumla söz veriyorum.
Ağca, 8 Şubat 2013'te Roma'daki basın toplantısında, Papa
ile konuşmalarını bir kez daha doğrulamıştı. Toplantıdakiler şaşkınlıklarını
üstlerinden atamadan, İran'a girmesine yardım eden kişiyi anarak Tahran'da
geçen günlerini ayrıntılarıyla anlattı.
Eski Ülkücü, sonra İslamcı Yılmaz
Yalçıner’in İran'a gitmek üzere 13 Ekim 1980’de kaçırdığı uçakta, İran'a
geçmenin tehlikeli olacağını belirten pilota "Humeyni beni tanır"
demesinin medyada ve mahkemede sorgulanmadığı gibi.
Oysa yaklaşık 13 yıldır
(1965-1978) Irak'ta yaşayan Humeyni'nin, 1976 sonunda İstanbul'da görevlendirdiği
Mehdipur, özellikle 1978-1980 arasında Humeynici İslam cihatçılarının
yayınlarında, dergilerde (özellikle Erbakan'ın desteklediği Tevhid ve İslami
Hareket dergilerinde), Cumhuriyet, Milliyet vb. günlük gazetelerde uzun açıklamalarıyla
yer alıyordu.
Mehdipur İstanbul'da Humeynici örgütler
oluştururken, Diyanet Başkanıyla da uzun uzun görüştü. Mehdipur'un Eminönü'ndeki
camide İslam devrimi çağrıları hoparlörle dışarıya veriliyordu. Mehdipur, İran’da
yeni Anayasanın Kuran’a dayandırılacağını, öteki ülkelerde de yönetime el
konulması için çalışacaklarını söylüyordu. Onun bu tür
açıklamaları, çalışmaları gazetelerde birçok kez yayınlanmıştı. (Zifiri Karanlıkta
1. ciltten özet, Çambaşı Yaylası, 21 Ağustos 2016)>>
Temmuz 2016 başında, Zifiri Karanlıkta (2 cilt) matbaadan çıkmıştı.
Türkiye'nin gazetecileri (bir bölümüne kitap elden ulaştırılmıştı), ikisi (Mine G. Kırıkkanat, Ümit Zileli) dışında
kitabı görmezden geldiler.
Humeyni'nin vasiyetiyle başa geçen Hameney 30 yıldır tam yetkiyle,
astığı astık, kestiği kestik, İran'ı yönetiyor; Türkiye'nin Müslümanlarını
İnkılapçı liderlerini desteklemeye çağırıyordu. Çağrı yerini öylesine buldu ki,
Ayetullahlar tiranlığı tabuya dönüştürüldü.
Aydınlık gazetesinde "İyi ki doğdun devrimci Molla"
başlığıyla Hameney uzun uzun övülüyordu.
Aklını-bilincini diri tutanlar için "anti-emperyalist"
maskeli Hizbullahiler Atatürk'le bir tutulamaz ve dahası "Atatürk'ün ve
Türklerin Cumhuriyeti söz konusuysa, gerisi asla teferruat değildir!"
e.b (ek bilgi): Ağca'nın kaçırılış
serüveni; İran ve Türkiye'de Cumhuriyet karşıtı terör örgütlenmesini
başlatanların, İran'a kaçarak İran medyasından Türkiye'ye saldırı programları
yönetenlerin, Tahran'da İran mollalarıyla birlikte Atatürk'e "şeytan"
diyerek boynuzlu maketini yakanların, casuslukların, suikastların belgeleri ve
kaynaklar için Zifiri Karanlıkta (2 cilt) kitabına başvurulabilir.