“… Bir başkadır Toros’ların yağmuru
Anam evde hazırlamış hamuru
Çok özledim havasını suyunu
Hadi gel köyümüze geri dönelim
Fadime’nin düğününde halay çekelim…”


Ferdi Tayfur’un bu şarkısında eklemleri oynamayan var mıdır acaba?

Tam da dünya nüfusunun arttığı, gelecekte insanların topraksız kalacağı, hatta nüfusun azaltılması gibi söylemler tartışılıyordu batı entelijensiyası tarafından. Zaten onların gündemi hep normallerden farklıydı. 1990 başlarında, bugünkü yaz ortasında yaşanan sel felaketlerini haber vermişlerdi, çok kızmıştık biz normaller.


Küresel ısınma, susuzluk, topraksızlık filan derken, sanki “Dünya Nüfusu azalsın” diyenlerin kozmik eylemi gibi Korona Virüs çıktı karşımıza. Önce umursamadık, en yakınında virüsü görmediği için bugün bile umursamayanlar var.


Ama diğer yanda abartanlar da var. Örneğin daha düne kadar kıyıda kenarda bekleyen evler ya “bir süre”liğine kiralandı ya da satın alındı. Bunlar metropolden bize gelenler. Yani Antalya’ya. Antalya ne mi yaptı? Yaylaya kaçtı… Yekpare eski “köy” yeni “mahalle”lerde evler arsalar tavan yaptı. 2 yıl önce kentin göbeğinde daire alınan para bugün köydeki “yazlık” eve yetmez oldu.


Bizim Arif Cihangir’de Varsak’tak evini satıp Bayatbademler Korucak Mahallesi’nden bi arsacık aldı. Ne zamandır konuşuyorduk. Önceki gün gittik, diktiği ağaçları sulamaya. Özüm de geldi bizimle, hem toprakla halmehal olup, hem bağlamasını tıngırdatıp enerji topladı. Ben de birkaç güzel günindi fotoğrafı çektim sırf sizin için. Bu arada Arif’inki “Koronadan kaçış” değil, yaşam biçimi. Kendisi de benim gibi evde durmayı sevmeyenlerden.

Emlakçı değilim, Korucak’ta tanıdığım yok. Ama merkeze sadece 40 km uzakta, hem de tam bir “yayla” havasındaki köyü biraz görmenizi istedim. Benim görüşüm mü, Korkuteli merkezde villan olacağına burada bir prefabrik olsun yeter.