1) Gazipaşa'da çarpık kentleşme, İlçenin beka meselesi haline gelmiştir. Dağı bayırı, ovası kırsalı, güzelim tarım alanları ve kıyıları, muz ve fıstık tarlaları betonla Doldurulmuş. Kontrolsüz göç ve nüfus patlaması, insan yaşamını dar boğaza itmiştir.
Olsa olsa Gazipaşa'ya bu kadar kötülük yapılabilir. Sanılır ki Gazipaşa sahipsiz şehir... Ey 1960’lı ve 70’li yılların masum Gazipaşa'sı, ortasından körfeze akan, terelerin, yaban nanelerinin bin bir çeşit endemik tür bitkilerinin yeşerdiği, kurbağa seslerinin yankılandığı böğürtlenli dere, nerede kaldın, gelmiş geçmiş zaman içinde seni yönetenler, hangi akılla seni bu hale getirdiler şaşarım. Yazıktır yazık. Hangi akıl, vicdan ve merhamet ölçeğinde seni bu hale getirdiler. İlan ediyoruz:
Gazipaşalılar bu nedenle bir süreliğine de olsa yas ilan etmeliler. Gönül bayraklarını yarıya indirmeliler. En azından bundan sonraki süreçte günümüz kentleşmesindeki tsunamisinin önüne geçilmesi için tüm Gazipaşalılar ayağa kalkmalıdırlar. Seçim yakın dikkat ediniz.
2) Yakında "susuz yaz filmi bu sinemada, Toplumun para hırsı bir bulaşıcı hastalık gibi pandemi oluşturdu. Eskilerdeki muz bahçelerinin pabucu dama atıldı. Trilyonlar harcanarak örtülü muz tarımı (muz seracılığı) hortlatıldı. Bölgeden alınan bilgilere göre 300-350 metre derinliklerden derin kuyu açıldığı öğrenildi. Zemin suyu çok derinler kaçmıştır. Konya ovası gibi, çok yakında Gazipaşa arazilerinde orbuklar meydana gelirse şaşılmasın. Yetmedi, bu gidişle (litresinde 38-40 gram tuz bulunan deniz suyu) kuyularınızdan deniz suyu gelip tarımsal faaliyetleriniz sıfırlanırsa yine şaşmayın. Antalya Kemer bölge arazilerinde emsal eylemler sergilenmiş ve portakal bahçeleri kurumuştur, hatırlatırım. Bilim, teknik, akıl ve iyi niyet "MÜRŞİDİNİZ "olmalı.
3) Gazipaşa'nın köylerinde tonlarca kimyasal kullanılıyor. Garip "ŞEYLER" oluyor bu ülkede. 1950 yıllarının sonunda ABD’nin ‘Kanseri’ soktuğu bu ülkede; kentleri yöneten orumlularımızın çok atik, pratik, samimi, iş bilir, liyakat sahibi, yönetmede kısa, orta ve uzun vadeli zaman perspektifinin diyagramının oluşturulmasında, başarılı, matematiksel yorumlarını yapabilen, kentlerde insan kaynaklarını iyi değerlendiren yaşamda toplu envanterin ne anlama geldiğini anlayan, gerektiğinde danışman ikame eden kişiler olmalı yönetenlerimiz. (Bütün bunlar bizce birer temenniden ibarettir. Keşke olsa)
Kırsalda kullanılan tonlarca kimyasal gübre, ensektisit, pestisit, herbisit ve benzeri toksik, (kanserojen tarım ilaçları) maddeler mevsim yağmurlarıyla yer üstü ve yer altı sularına karışarak Toros dağlarından denize doğru akan ana su kaynağına ulaşabiliyor. Yani söz konusu kimyasalların, körfezimize boşalan HACI MUSA çayına kadar ulaşmadığını hiç kimse iddia edemez. 1990 li yıllarda körfez sularında yapılan toksik madde araştırmasında maalesef kıyı sularımızda da toksik madde kalıntısına rastlandığını söyleyebilirim.
ÖZETLE: Tarım ilçe Müdürlüğümüz kırsal ve merkez odaklı olarak geniş çaplı bir araştırma için teyakkuza geçmesi tavsiye olunur. Sayın Kaymakamımız için de bir duyuru sayılır.
4) Köylerimizi domuz sardı: Köy halkının ekmek teknesi olan tarım, domuzlar yüzünden dibe vurdu. Domuz popülasyonu suni olarak (manuel yöntemlerle) dengelenmelidir. Bilimsel bir dengeleme Hareketi, çevreciliğe aykırılık teşkil etmez. Kaymakamlığımız onayı ve Jandarmamızla köylülerimizin müşterek dayanışması ve iş birliği ile kurulacak koordinasyon sonucu tesis olunacak bir sürek avı eylemine ihtiyaç var. Ayrıca bertaraf edilecek domuzların derisi dericilikte; eti de hayvan yemi yapımında, (kedi köpek maması imalatında) ekonomimize ciddi anlamda destek sağlayacaktır.