Bu olaylar yenilir yutulur gibi değil. Eğer aşağıda söyleyeceklerimiz ilgililerimizce dikkate alınmayıp, sığınmacı gözüyle bakılarak esirgediğimiz, para ,pul verip yedirip içirdiğimiz, işletmelerde işçi, okullarımızda öğrenci olarak bağrımıza bastığımız milyonların durumunu birer gariban gözüyle değerlendirerek başlarını boş bırakırsanız başımıza çiş yaptıkları zaman mi gözümüz açılacak kaygılıyız.

Mehmedim onların güvenliği için kan akıtıyor, can veriyor. Şehit aileleri, anne ve babalar, kardeş, bacılar ve hepimiz masum şehit evlatlarımız için milletçe yas tutarken, onlar hem kendi memleketleri için askerlik yapmasınlar, hem bizim ülkemizde her türlü güvenlik garantisi altında rahat yaşasınlar, bütün bunlar da yetmiyor, gelsinler bizim memleketimizde, dünya kenti Antalya sokaklarında bizim vatandaşlarımıza, bana sana "REST" çeksinler. Asla kabul edilemez. Bu ne rezalettir. Bunları yazmayalım mı, söylemeyelim mi, aşağıda söyleyeceklerim için bir tedbir alınmasın mi? Allah aşkına eliniz vicdanınıza koyun kardeşim....

OLAY: Ben araştırmacı bir insanım. Kentimizde çok yönlü olaylar çerçevesinde halkın nabzını tutan sorumlu bir vatandaşım. Özellikle cadde ve sokaklarda masum bir görüntü altında çöp toplayan Suriyelileri görürsünüz. İlk görüşe o insanlara "vah, vah, garibim" diyerek yardımcı olmak stersiniz değil mi?

"Evladım şu devleştirdiğiniz kocaman çöp çuvalını kenara çek, bak görüyorsun trafik tikendi" şeklinde haklı olarak müdahalede bulunuyorsunuz. Önce şöyle yüzünüze bakıp tepeden tırnağa sizin için bir s hareketi sergiliyor. Hiç istifini bozmadan yolun ortasında çuvalının üzerine çıkıp, ambalaj küçültmek için çöpü çiğnemeye devam ediyor.

Trafik oluyor arapsaçı, korna çalanlarını sayısı bini bir para. Adamların umurunda değil.

Çuvala çöp doldurmaya devam…. Sanırım yanlış bir algıdan dolayı kimse inip müdahalede

Bulunmuyor yahut bulunamıyor. Kanaatimce "Acaba müdahale edersem başima ne gelir" kaygısı hâkim toplumumuzda. Eh çok şükür adamların işi bitiyor, hafiften çekiyorlar arabalarını, devam ediyorlar bir başka zemin altı çöp deposuna. Günler boyu Antalya cadde ve sokakları böyle bir garabetin baskısı altında. Bu ve benzeri şekilde olmak üzere halkımızdan çok sayıda şikâyete tanık oluğumu ifade etmeliyim. Bugün bir vesileyle sanayi bölgesine işim düştü. Aynı şekilde yine Suriyeliler son derece grift trafik alanında yolun ortasına çöp topladığı dev battal çuvalı yerleştirmiş, dükkanların önündeki kartonları katı atıkları almaktadır. Resim aynı, manzara aynı. orada insanların itirazları asla dikkate alınmıyor, enteresan olan ise o ortamda hiç kimse duruma müdahale edemiyor.

Beni sorarsanız; kötü havada, hafiften başlayan yağmurun altında ciddi bir sinir krizinin etkisiyle iki elimi iki yanıma çarparak, çırpınarak "İMDAT" çığlığı atıyorum. Suriyeli olan kişiye" Çek şu malzemeni yolun ortasından geçemiyoruz, biraz kenara çekil geçelim" diyorum. Adam hırsla sinirli bir profille, bir iki dakika yüzüme bakıyor, bana saldırmadığı kalıyor ve işine devam ediyor. Yine aynı, yine aynı sesimiz kısık adeta pustuk.

Geçen gün 25 yaşlarında bir Suriyeli kadın, ardında küçük çocuk, bir tane de karnında bes belli. Oradaki halktan bazıları: “İşte bunlar böyle, kaymakamlığa yardım istemeye gidiyorlar" şeklinde mırıldanıyorlar. Aslında şu anda Antalya'da Suriyeli ve diğer yabancılar hakkında bir nüfus envanteri yapılarak kentimiz ve bölgemiz için bir nüfus envanteri yapılarak orta ve uzun vadede kentimizin ve bölgemizin durumu hakkında matematiksel bir mütalaa ile konu çok ciddi boyutlarda ele alınmalıdır. Zira şu anda 15-20 yaşlarındaki yabancılar sana bana bakışıyla, nefes alışıyla ve göz belertmesiyle rest çekebiliyorsa, bakın görün yarınlarınızda çocuklarınızın başina neler gelebileceğini. Fazla söze gerek yok. Sanırım mesaj alınmıştır.