Hava alanından İstanbul'a yolcu uğurladım. Arabamın kontağını bile kapatmadım ve yolcunun valizini verip hemen çıkış kapısına doğru makul hızla devam ettim.

Amacım 15 dakika ücretsiz süreden yararlanarak fuzuli yere para ödememekti. Ancak çıkış bandındaki araçların gayri nizami şekilde park etmiş arabalar nedeniyle, ayrıca aynı kısa mesafeye rağmen polis hizmette olmaması sonucu bazı arabalar da yolu tıkaması nedeniyle bir iki dakika gecikmeyle çıkış yerine vardığımda kumandalı bariyerler açılmadı, kapıdaki görevliye durumu izah etmeme rağmen "Ben o konuya karışma yetkim yok, falan noktadaki yere gidip derdinizi anlatırsınız" dedi. Arabam çıkıştaki bariyerin olduğu yerde bekletildi.

Dışarıya çıkmaya izin verilmediğinden aynı bant üzerinde trafik tıkandı. Koşa koşa meydanda görevli arıyorum, sorumlu büro arıyorum. Sonunda görevliyi bulup durumu anlattığımda : Buranın tüzüğü bu park parası ödemeden çıkamazsınız" dedi. Çaresiz kalınca hak etmedikleri park parsını ödeyerek çıkışıma izin verildi.

Şimdi soruyorum: Bu konuda yetkili kimse bir empati kurup bana cevap versin. Ben Bir yabacı ülkenin hava limanındaki uygulanan rezaletten bahsetmiyorum. Dünya kenti, turizmin başkenti, korumakla yükümlü olduğumuz bir hava alanındaki akıl almaz, insafla bağdaşmayan bir olaydan bahsediyorum.

Mutlaka malum hava limanı yönetimi vardır. Bir yönetim kurulu, bir idari mekanizması i bir statüsü, bir çalışma ve çalıştırma yönergesi vardır sanırım. Tahmin ettiğim yönetim akım şeması çerçevesinde bu ve benzeri aksaklık ve eksiklikler tespit edilerek, gerektiğinde vatandaşla dirsek teması sağlanarak, bir koordinasyon ağı dahilinde bu ve benzeri sorunların en aza indirilmesi, vatandaş memnuniyetinin sağlanması insani, örf ve adetlerimiz içinde karşılıklı anlayış ve hoş görüyle ve de anayasal hak ve hukukun gerektirdiği formatta çözümler getirilerek bu tür işkencelerin tekrarlanmaması için mahalde kalıcı bir otokontrol mekanizmasının tesisi gerekli ve zaruridir. Acildir, ivedidir.