Türkiye Cumhuriyeti ilk dünya savaşının sonrasında kuruldu ve İkinci Dünya Savaşı'nda tarafsızlık politikası izledi...23 Şubat 1945'te ABD, İngiltere ve Sovyetleri memnun etmek için Türkiye Almanya ve Japonya'ya savaş ilan etti...Bu bir formaliteydi...Askerimizin kanı 1939-1945 döneminde dökülmedi...

1945'te Sovyetler Birliği'nin toprak ve askeri üs talepleri üzerine Türkiye ABD ve İngiltere'yle müttefik ülke olma politikası izlemeye başladı...Kore Savaşı'na katılarak da Türkiye NATO üyesi olabildi...NATO'ya rakip olarak doğan ve Sovyetler Birliği'nin lideri, önderi olduğu Varşova paktı 1955-1991 arasında yaşayabildi...



21. yüzyılda Rusya ve İsrail gibi yakın çevremizde olan ülkeler komşu ülkelerin sınırlarını tamamen değiştirmek için çok çeşitli, çok karmaşık, çok komplike, çok riskli, çok tehlikeli siyasi hamleler, girişimler, eylemler, entrikalar,oyunlar, hileler düzenliyor...İsrailli bir siyasinin, bakanın "Filistinlilere karşı nükleer silah (atom bombası) kullanalım!" önerisinde bulunduğundan haberiniz var mı?




25 Aralık 1991'de Sovyetler Birliği tarih sayfaları arasına katıldı...Bugünkü Rusya'yı yöneten Vladimir Putin "25 Aralık 1991 hayatımın en berbat en fena günüydü" diyor...



Rusya Ukrayna'nın NATO üyesi olmaması için savaşıyor...İsrail Filistinlilerin (5,4 milyon kişi) Gazze ve Batı Şeria'yı terk ederek Türkiye gibi ülkelere gitmesini umuyor...


20. yüzyılda Türkiye Cumhuriyeti'nden toprak talepleri olan ülkeler hangileri? 

1934'te İtalya'nın, 1935 ve 1945'te Bulgaristan'ın, 1945'te Gürcistan ve Sovyetler Birliği'nin, 1967'de Yunanistan'ın  Türkiye'den toprak talepleri oldu...  

Mustafa Kemal Atatürk Cumhurbaşkanlığı döneminde Türkiye'den toprak taleplerine, tehditlerine korkusuzca ve hiç çekinmeden cevap verdi... "Buyursunlar, Türkiye'den toprak talebinde bulunan ülkeler ordularını topraklarımıza göndersinler, ordularıyla istilaya gelsinler, kendilerini burada bekliyoruz" dedi...

Stalin, Venizelos ve Mussolini kendisini ülkelerine davet ettiğinde Atatürk Başbakanı İnönü'nün Stalin, Venizelos ve Mussolini'yi (Sovyetler Birliği, Yunanistan ve İtalya) ziyaret etmesini sağlamıştır...


1907

Malta'dan Kıbrıs'a giden İngiliz siyasetçi Winston Churchill'i büyük bir Rum kalabalığı karşıladı...Rumlar Kıbrıs'ın İngiltere tarafından Yunanistan'a verilmesini istediler...

1914

İngiliz siyasetçi Churchill İngiltere, Fransa, Rusya, Sırbistan ile birlikte savaşa girmesi karşılığında Yunanistan'a ödül olarak İstanbul'un vaad edilmesini İngiliz savaş hükümetinde gündeme getirdi; önerdi...Rus hükümetiyse İstanbul'un Yunanlıların değil Rusların hakkı olduğunu İngilizlere bildirdi...


1918

1613-1917 arasında Rusya'yı yöneten Romanov hanedanının elebaşlarının (Rusya Kraliyet ailesinin) 17 Temmuz 1918'de Yekaterinburg'da Lenin'in emriyle öldürülmesinde o dönemde müttefik olan iki ülke, yani  Türkiye (o zamanki adıyla Osmanlı ) ve Almanya baş rolleri paylaştı...

Osmanlı'nın müttefiki Alman devleti Nisan 1917'de Rus Komünist partisi önderleri Lenin ve yoldaşlarını Romanov hanedanını yok etmesi için bir trene doldurarak, İsviçre-Almanya-İsveç-Finlandiya tren yolculuğuyla Saint Petersburg'a taşımıştı...

Komünist önderler Saint Petersburg'a ulaşır ulaşmaz Çarlık / İmparatorluk rejimini halk ayaklanmasıyla yıktılar...Rus Ordusunu da Almanya, Avusturya Macaristan ve Osmanlı ordularıyla savaştan vazgeçirdiler...Zaten Rus halkı savaştan, ölümlerden, açlıktan, aşırı yoksulluktan bıkıp usanmıştı...

İngiltere, Fransa, ABD, İtalya, Belçika, Yunanistan, Sırbistan, Romanya, Portekiz gibi Rusya'nın müttefikleri  Çanakkale ve İstanbul boğazları anılan ülkelere savaş nedeniyle kapalı olduğundan Rusya'da Krallık rejiminin 1789 Fransız devrimine benzer bir şekilde ortadan kaldırılmasını bu nedenle engelleyemedi...

Üstelik Alman, Rus ve İngiliz Kraliyet aileleri çok yakın akrabaydı...Bu kraliyet aileleri Rus İmparatorluğunun yardımına koşamadılar...

Lenin ve yoldaşları  yaptıkları olağanüstü propagandayla Rus İmparatoruyla evli olan Alexandra adlı kadının bir Alman ajanı olduğuna, bu kadının  ve imparatorun kızlarının insanüstü ve doğaüstü güçleri olduğunu iddia eden Rasputin adındaki şarlatan adamın seks köleleri olduğuna Rus halkını inandırmıştı...

Birinci Dünya Savaşı'nda 3.500.000 Rus askeri öldürüldü...Rus İmparatorluğu askere aldığı herkese kışlık giysi, askeri çizme, tüfek, tabanca, süngü, mermi veremedi...Ülke sanayileşememiş tam bir tarım ve hayvancılık ülkesiydi...Açlık, İspanyol gribi ve diğer salgın hastalıklar çok yaygındı...

Çar/ İmparator tüm yetkileri elinde toplamıştı ve yetkilerini millet meclisi adı verilen göstermelik parlamentoyla paylaşmıyordu...

Rus başbakanı 1911'de Yahudi bir suikastçi tarafından öldürülmüştü...Rus İmparatoru 2. Alexander da 1881'de bir suikastin kurbanı olmuştu...Sovyetler Birliği'nin kurucu babası Lenin'e ondan fazla suikast girişimi oldu...30 Ağustos 1918'de zehirli iki mermi saplanan Lenin ağır yaralandı ve bu olaydan sonra Lenin'in sağlığı hızla bozuldu; Lenin öldüğü yıl olan 1924'e kadar ağır hastaydı...Sovyetler Birliği'ni 1964-1982 arasında yöneten Leonid Brejnev'de 1970'lerden itibaren çok ağır hasta olarak ülkesini yönetmeye çalışmıştı...



1918'de Alman imparatoru (Kaiser/ İmparator anlamına geliyor) 2. Wilhelm Hollanda'ya kaçtı...1914'te Militarist Parti Almanya'da çok etkiliydi...İmparatorun büyük oğlu Veliaht Prens dahil pek çok Alman Almanya'nın diğer Avrupa ülkeleri (İngiltere, Fransa, Belçika, İspanya, Portekiz, Hollanda) kadar sömürgeleri olmadığından aşağılık kompleksine kapılarak 2 dünya savaşı çıkarmıştı...İmparatorun oğlu Wilhelm von Hohenzollern (1882-1951) Nazilerin kuklası olmaktan da çekinmemişti...Onun annesi İngiliz Kraliçe Victoria'nın kızıydı...



1919-1923

Rusya iç savaşında (1917-1923) yaklaşık 12 milyon insan öldü ya da öldürüldü...Salgın hastalıklar, ilaç bulunamaması, açlık, eksi 35 dereceyi bulan soğuklardan korunmak için gerekli giysilere ve yakacak, ısınacak maddelere sahip olmayarak donarak ölenler de bu rakama dahildir...Milyonlarca anti Komünist Rusya'yı terk ederek başka ülkelere kaçmıştır...İlk göç dalgasıyla yüzbinlerce Rus Türkiye'ye geldi ve ancak bunlar sonradan Türkiye'de kalmayarak başka ülkelere gittiler...



Mustafa Kemal Atatürk, Lenin, Çiçerin ve Stalin gibi Sovyetler Birliği liderleriyle 1920'nin ilk günlerinden başlayarak iyi geçinmek için çok çaba harcadı...1920'lerde M. Celaleddin Orhan gibi Türk asker ve subaylarınca Sovyetler Birliği'nden Karadeniz yoluyla getirilen silah ve cephane Yunan ordusunun Anadoludan kovulmasında çok yararlı olmuştu...Sovyetler Birliğinin 1920'lerde Türkiye Cumhuriyeti'ne cömert desteği Anadolunun işgalden kurtarılmasını hızlandıracaktı...1920'lerde Hindistan halkının aralarında altın toplayarak Ankara hükümetine yollaması da Anadoludaki işgalin sona erdirilmesinde rol oynamıştı...13 Nisan 1919'da Amritsar'da 1000'den fazla Hint vatandaşının İngilizlerce katledilmesi Hindistan halkını Anadolu ve Trakya'daki dört işgal ordusunun (İngiltere, Fransa, İtalya, Yunanistan) kovulması için altın toplayarak bunu Ankara hükümetine yollamaya yönlendirmişti...Hindistan'ın kurucu babası Mahatma Gandhi "Atatürk ve önderlik ettiği Türkler İngilizlerin bile yenilebileceğini ve kıçlarına tekme atılarak kovulabileceğini bize kanıtladı" demiştir!


1932-1933

1932-1933'te Sovyetler Birliği diktatörü Stalin Kafkasya, Kazakistan, Ukrayna çiftçisinin 3,54 milyon tahılına Rus ordusunun silah zoruyla el koydu ve bu ürünleri yabancı ülkelere sattı...Sonuçta Ukrayna dahil Sovyetler Birliği eyaletlerinde 10 milyondan fazla insan açlıktan öldü ; hatta açlıktan ölen insanları yiyen insanlar (yamyamlık olayları) görüldü...Bu olaya Holodomor adı verildi...




1934

1934'te Benito Mussolini Asya ve Afrika’nın büyük bölümünü işgal ederek Roma İmparatorluğu’nu yeniden kurma planını ilan etmişti...

Benito Mussolini Asya ve Afrika’da Büyük İskender, Cengiz Han, Topal Timur, Fatih Sultan Mehmet, Yavuz Sultan Selim, Kanuni Sultan Süleyman ve Napoleon’vari fetihler yapacaklarını, bunlara hazırlandıklarını ve artık İtalyan ordularının işgallere hazır olduğunu ilan etti…Mussolini’nin adamları tarafından organize edilen İtalyan öğrenciler Roma’daki Türkiye Büyükelçiliği önünde “Antalya İtalya’ya aittir, Antalya’yı istiyoruz,” diye bağırarak gösteriler yapıyordu…


1922-1943 yılları arasında İtalya’yı yöneten Benito Mussolini bulduğu hemen her fırsatta Antalya ve Akdeniz bölgesine İtalyan askerlerini çıkarma tehdidini tekrarlamıştı…Benito Mussolini Libya’ya, Habeşiştan’a (Etiyopya’ya), Balkan ülkelerine saldırmış ve İspanya İç Savaşı’na askerlerini yollamıştı…Kendisinin “İmparator” olacağı Büyük Roma İmparatorluğu’nu yeniden canlandırmak için yanıp tutuşan Benito Mussolini İtalyan ordusu Yunanistan işgali sırasında yenilince Almanya’yı, Hitler’i yardımına çağırmıştı…

Mustafa Kemal Atatürk Çankaya Köşkü’ne gelen ve İtalya’nın/ Benito Mussolini’nin Antalya ile Türkiye’nin Akdeniz bölgesi üzerindeki isteklerini tekrarlayan Mussolini’nin temsilcine cevap olarak birkaç dakika müsaade isteyerek odadan çıkmış ve üzerindeki giysileri Mareşal Üniformasıyla değiştirerek geri dönmüştü…Benito Mussolini’nin temsilcisi bunu görünce konuyu hemen kapatmıştı…

Mustafa Kemal Atatürk, Mussolini’nin temsilcisine başka bir görüşmede şunları söyledi:“Antalya İtalya’daki Büyükelçiliğimizin cebinde değil ki…Antalya buradadır…Ne diye gelip almıyorsunuz? Ekselans Mussolini’ye teklifim askerlerini Antalya’da karaya çıkarsın, savaşalım.Savaşı kim kazanırsa Antalya O’nun olsun!”



1936

Mustafa Kemal Atatürk, yabancı devletlerle iyi ilişkiler kurmasının karşılığını da her zaman aldı... Hatay'ı Fransa işgalinden kurtararak ve Türkiye'yi Montrö-Montreux (1936) antlaşmasıyla İstanbul ile Çanakkale Boğazlarında tekrar egemenlik hakkına kavuşturarak...Şubat 1945'te Rusya Yalta'da İngiliz siyasetçi Churchill Stalin'in Montreux anlaşmasıyla ilgili düşüncelerini aynen paylaşarak şöyle dedi:

"Savaşta ve barışta Karadenizde kıyıları olan Rusya Türkiye'den izin almadan her türlü gemisini Çanakkale ve İstanbul boğazlarından geçirebilmelidir...Montreux anlaşmasının Marmara'yı Türk gölü haline getiren, Türkiye lehine olan ve Türklerin boğazlardan geçmesini istemedikleri gemileri engelleme hakkı dahil tüm maddeleri iptal edilmelidir..."




23 Ağustos 1939

Alman Dışişleri Bakanı Hitler'in emrine uyarak Moskova'da Nazi  & Sovyet Saldırmazlık Anlaşmasına imza attı....Anlaşmayla Polonya paylaşıldı...Naziler ve Sovyetler Birliği Polonya'yı paylaşınca komşu ülke oldular...Polonya eski Rusya toprağıydı...22 Haziran 1941'e kadar Almanya Sovyetler Birliği'ne saldırmadı...


12 Mayıs 1939'da Türkiye ve İngiltere Akdenizde bir savaş durumunda birbirlerine yardım etmek niyetleri bulunduğunu diğer devletlere ilan etti...İki ülke yakın gelecekte bir işbirliği anlaşması imzalamaya niyetli olduklarını ilan etmiş oldu...23 Haziran 1939'da Türkiye Fransa işbirliği anlaşması imzalandı...19 Ekim 1939'da Türkiye İngiltere ve Fransa'yla bir anlaşma imzaladı...Bu anlaşmaya göre savaş durumunda bu üç ülke yardımlaşacaklardı...Ancak Mayıs-Haziran 1940'ta Alman ordusu 1870-1871 savaşında olduğu gibi Fransız ordusunu ezdi geçti...1914-1918 savaşında da Alman ordusu Paris'e çok yaklaşmıştı...

25 Eylül 1939'da Stalin Moskova'ya giden Türk Dışişleri Bakanı'na (Şükrü Saraçoğlu) Çanakkale ve İstanbul boğazlarında Sovyet askeri üsleri bulunması talebini iletti...

1 Eylül 1939'da Alman ordusu, 17 Eylül 1939'da Sovyet ordusu Polonya'ya girmişti...


1941

18 Haziran 1941'de Almanya Türkiye saldırmazlık anlaşması imza edildi...4 gün sonra da Almanya Sovyetler Birliği'ne saldırdı...1941'de Stalin 1942 yılında Nazi Almanyasına 5 milyon ton tahıl satma planını onaylamıştı...Almanya Rusya'ya (Sovyetler Birliği'ne) 22 Haziran 1941 Pazar günü saldırınca bu anlaşma iptal oldu...Stalin Alman saldırısını 1941'de değil birkaç yıl sonrasında bekliyordu...




1941-1945 

Bu dönemde Roosevelt Japonya'yı işgal etmenin maliyetini hesaplattı...Japonyayı ve Almanya'yı işgal edebilmek için milyonlarca Amerikalı askerin öleceği tahmin edildi...Japonya'yı teslim alabilmek için atom bombalarının geliştirilmesine bu dönemde 2 milyar dolar harcandı...Franklin Delano Roosevelt Sovyetler Birliği'ne o günün parasıyla (1941-1945) 10 milyar bugünün parasıyla trilyonlarca dolarlık her tür silah, krom, aliminyum, hammadde, cephane, kamyon,uçak, uçaksavar, tank, tüfek, makineli tüfek, mermi, gıda, giyecek yollamasaydı Almanlar çok fazla Amerikalıyı öldürmüş olacaktı ve üç kıtada Alman İmparatorluğu hüküm sürecekti...ABD halkı ve sanayi 34.500.000 milyon Kızıl ordu askerini tepeden tırnağa donattı, giydirdi...




1942 

Haziran 1942'de ABD donanması Midway'de çok sayıda Japon uçak gemisini yok ederek Japonya'ya çok büyük darbe indirdiğinden ve Kasım 1942'de Alman ordusu Afrika'da fena halde yenildiğinden savaşı Alman, Japon, İtalyan ittifakının kazanması artık mümkün değildi...


1943 


30 Ocak 1943'te ABD ve İngiltere liderleri Roosevelt ve Churchill Casablanca'da Almanya, Japonya, İtalya ve müttefiklerinin kayıtsız şartsız teslim olmasını kararlaştırdı...Bu görüşmeden sonra Churchill Adana'ya gelerek Türkiye Cumhurbaşkanı İsmet İnönü'yle görüştü...İnönü Churchill'e Almanya ve İtalya'ya karşı savaş açılabilmesi için Türk ordusunun ihtiyaç listesini sundu...Churchill bu ihtiyaç listesini "çok astronomik ve karşılanması mümkün değil" olarak tanımladı...
Adana buluşmasından birkaç gün sonra VolgoGrad / StalinGrad'da Alman ordusu tarihi bir yenilgi aldığı kesinleşti...Bu bölgede Alman ordusu Ruslara teslim oldu...


Temmuz Ağustos 1943'te Kursk'ta Alman ordusu Sovyetler Birliği ordusu karşısında tarihi yenilgilerinden birini daha aldı...

Aralık 1943'te İngiltere ve ABD liderleri Churchill ve Roosevelt'in Kahire'de İsmet İnönü'den Hitler'e, Nazilere, Almanya'ya sempati duyduğu iddia edilen Genelkurmay Başkanı Fevzi Çakmak'ı emekli etmesini istediği de yaygın bir iddiadır...Tank, top imali, üretimi için gereken hammaddeleri Almanya'nın Türkiye'den satın alması bir başka sıkıntı kaynağıydı...İnönü Aralık 1943'te de ABD ve İngiltere liderlerine "Almanya'ya savaş açmamızı istiyorsanız Türk ordusunun acil ihtiyaçlarını bir an önce tedarik edin" diyecekti...


1944

Stalin: 1936 Montreux anlaşması Sovyetler Birliği'nin çıkarlarının çiğnenmesidir...Türkiye Çanakkale ve İstanbul boğazlarını kapattığı takdirde Sovyetler Birliği'nin ithalat ve ihracatını, hatta savunmasını bile engelleyebilecektir... Sovyetler Birliği'nin Türkiye'ye bağımlı kalması mümkün değildir. İspanya'ya Gibraltar'ı-Cebelitarık Boğazı'nı ya da Mısır'a Süveyş Kanalı'nı kapatma hakkı verilseydi İngiltere ne yapardı ya da herhangi bir Güney Amerika ülkesinin Panama Kanalı'nı kapatma hakkı olsaydı ABD Hükümeti ne derdi?


19 Mart 1944'te İngiltere Başbakanı Churchill ABD Başkanı Franklin Delano Roosevelt'e Türkiye'yi şikayet etti...

"Türkiye ile Almanya arasındaki anlaşmalar elimizi kolumuzu bağlıyor...Türkiye'nin Almanya'ya krom tedarikini önleyemiyoruz...Türkler çok inatçı...İsmet İnönü'den Almanya'ya bundan sonra krom tedarik etmemesini istesek talebimizin tam tersi bir etki yaratabilir Türkiye'de...Öte yandan bu talebimizi bizim zayıflığımızın bir işareti olarak görebilir, Türkler..."


1945:

Yunanistan ziyaretinde Başpiskopos Damaskinos Churchill'e "İstanbul Yunanlıların olmalı" diyecekti...Churchill cevap olarak "O rüyayı kafanızdan atın" dedi... 24 Temmuz 1945'te Churchill Stalin'in İstanbul ve Çanakkale boğazlarında Rus askeri üssü kurma talebini reddetti...



Türkiye Cumhuriyeti Moskova büyükelçisi Selim Sarper'in  (1899-1968) "Stalin Kars'ı, Ardahan'ı ve Boğazlarda askeri üs istiyor" başlıklı telgrafı Cumhurbaşkanı İnönü üzerinde şok etkisi uyandırdı...Selim Sarper ile ABD'nin Moskova büyükelçisinin yakın arkadaş olduğu iddia edilmiştir... Stalin Kars-Ardahan bölgesinden 26 bin kilometrekare toprak ve hem de Boğazlar üzerinde yetki talebinde bulunmuştu... 


Stalin Türkiye, Yunanistan, Yugoslavya'yı işgal etmeyi düşünüyordu, Stalin'i sadece ABD'nin atom bombalarına sahip olması ürkütüyordu...Stalin 1914 Rusya haritasındaki toprakları geri istiyordu...Hangi ülkelerden mi? Finlandiya, Polonya, Çekoslovakya, Romanya, Türkiye, Latvia, Estonya, Litvanya Sovyetler Birliği ordusunun tehdidi altındaydı...Osmanlının ve Türkiye'nin Ruslardan elde ettiği ve Rusların 1878 Berlin Antlaşmasıyla kaybettiği yerleri Stalin Türkiye'den geri istiyordu...1878'de Almanya ve İngiltere Osmanlı lehine Rusya'yı tehdit etmiş, böylece Osmanlı savaşta kaybettiği toprakları diplomasi masalarında geri almayı başarmıştı...

27 milyon Sovyetler Birliği vatandaşı 10 milyon Almanı, Naziyi ve diktatör Hitler'i öldürebilmek için 1941-1945 döneminde hayatını kaybetmişti...19 Mart 1945'te Stalin 1925'te Türkiye ile Sovyetler Birliği arasında imzalanan dostluk anlaşmasını yenilemedi...Sovyetler Birliği'nin uydu devleti Gürcistan'dan bazı profesörlerin sesleri yükseldi;  Kars ve Ardahan Gürcistan'a verilmeli talebi seslendirildi...Bu dönemde Bulgaristan'ın 1935'teki Türkiye'den toprak talebi tekrarlandı...


Stalin Gücü asıllıydı ve Rusçayı çok ağır bir Gürcü aksanıyla konuşurdu...


Sovyet Ordusu 1945'te Berlin'e girmeden önce Bulgaristan, Romanya, Macaristan, Çekoslovakya, Doğu Almanya, Polonya gibi ülkeleri de işgal etmişti...


Stalin Yugoslavya ve Yunanistan'ı da işgal etmeyi arzulamıştır...


Öte yandan, 1938-1945 arasında Alman işgal orduları girdikleri her yabancı ülkede Hitler sempatizanları ve Nazi işbirlikçileri bulmuşlardır...


Stalin'in Türkiye'den taleplerine Türkiye'nin çok sayıda cevabı oldu...Ülke çapında Komünist avı düzenlendi...Sabahattin Ali bu dönemde öldürülürken, Rus salatasının adı değiştirilerek Rus salatasına Amerikan salatası denmeye başlandı...Bu dönemde  Türkiye'de Sevr Anlaşması'nı imzalamış Rıza Tevfik'in şiirleri bile yasaklanmamışken, Komünist bilinen tüm aydınlar zindanlara atıldı ve kitapları yasaklandı...

23 Mayıs 1971'de İstanbul'da sokağa çıkma yasağı ilan edilerek 30.000 askerle ev ev İsrailli diplomat Ephraim Elrom'u kaçıran teröristlerin arandığı gün pek çok İstanbullu evlerindeki Komünist etiketine sahip yazarların kitaplarını yakarak ya da başka yollarla imha ettiler...Çünkü bu kitapları evlerini aramaya gelen asker, polis ve jandarmalar bulsaydı kesinlikle nezarete ya da cezaevine atılacaklardı...

12 Eylül 1980 darbesinden sonra TRT televizyonu adı Komüniste çıkmış tüm yazarların kitaplarını uzun yıllar boyunca suç unsuru olarak gösterdi ve göstermeye devam etti...

Köy Enstitüleri bile 1954'te "Komünist yetiştiriyor" gibi asılsız bir gerekçeyle kapatıldı...


1946

Stalin'in Sovyetler Birliği Türkiye'den 1945'te ne istediyse taleplerini aynen 7 Ağustos 1946'da  ve 24 Eylül 1946'da tekrar etti...9 Ekim 1946'da ABD ve İngiltere Türkiye'ye Sovyet saldırısı olursa Türkiye'den taraf olarak buna müdahale edeceklerini ilan etti...

1947

ABD Başkanı Harry Truman ABD Millet Meclisi'ne Sovyet ordusunun Türkiye ve Yunanistan'a girmesini engellemeye kararlı olduğunu bildirdi...ABD Türkiye arasındaki ittifakın temellerini atan bir anlaşma aynı yıl imzalandı...Stalin'in Türkiye'yi işgal tehditleri Türkiye-ABD ittifakını inşa etmiş oldu...Türkiye 1948'de ABD ile bir anlaşma daha yaparak bu ülkeye daha fazla yaklaştı...

1950

Celal Bayar  İsmet İnönü'ye "NATO'ya neden katılmadık?" sorusunu yönelttiğinde aldığı cevap "Aldılar da, girmedik mi, iki gözüm?" oldu... 



1950-1953 


Türkiye ile Kore arasında yaklaşık 7.785 kilometrelik bir mesafe var...Demokrat Parti hükümeti 1950-1953 arasında NATO'ya katılabilmek için Komünist ordularla savaşması için Türk askerlerini Kore'ye yolladı...Burada,  885 şehit ve kayıp, 2150 yaralı verdik...

1953

Stalin'in ölümünden sonra Sovyetler Birliği 1939 -1945-1946 döneminde Türkiye'den talep ettiği her şeyden vazgeçtiğini bildirdi...

1967


21 Nisan 1967'de ABD'nin desteği ve onayıyla  Yunanistan'ın kontrolünü ele geçiren askeri darbeciler Keşan ve Dedeağaç'ta Türkiye Cumhuriyeti'nin Başbakanı Demirel'le iki kez bir araya gelmişti...Görüşmeyi ABD ayarladı ve organize etti...Güya ABD arabulucuydu...


Constantine Kollias 21 Nisan 1967'de Yunan askeri cuntası tarafından Yunan başbakanı olarak atandı...13 Aralık 1967'de başbakanlık görevine son verildi...Georgios Papadopoulos 13 Aralık 1967 ile 8 Ekim 1973 arasında Yunan başbakanıydı, Papadopoulos 1973'te Yunan Cumhurbaşkanı olarak da görev yaptı...

Yunanistan'da çeşitli dönemlerde Albay , Askeri Cunta lideri, Diktatör, Başbakan ve Cumhurbaşkanı olarak şapkaları olan Georgios Papadopoulos (1919-1999) ve Yunistan'ın 1967'deki bir başka Başbakanı olan Constantine Kollias (1901-1998) 1967'de Demirel'e Kıbrıs'ın Yunanistan'a katılması talebini iletti...Demirel bu teklifi hemen ve şiddetle reddetti...


Aynı dönemde Yunanistan'ın kontrolündeki EOKA terör örgütü lideri Georgios Grivas (1897-1974) Kıbrıs'ın Yunanistan'a katılabilmesi için adadaki Türkleri öldürtüyordu...Kıbrıs Rumları Kıbrıs adasının nüfusunun yüzde 80'ini oluşturuyordu...Kıbrıs Rumları 1931'de Kıbrıs Türklerini öldürmeye başlamıştı...1967'de de çok sayıda Kıbrıs Türkü Rumlarca öldürüldü...


Demirel Yunanlı liderlerle konuşmalarını Türk Silahlı Kuvvetleri'nin komutanlarına ve İsmet İnönü'ye aktardığında onlardan şunları öğrendi:

Türkiye Kıbrıs'a çıkarma yapacaksa 50.000 asker ve en az 50 tank karaya çıkarmalıydı...Bunu da o tarihte 2 çıkarma gemisine sahip olduğumuzdan şileplerle, ticaret gemileriyle yapmak zorundaydık...

Demirel sonraki aylarda 12.000 Yunan askeri Kıbrıs'tan Yunanistan'a geri çekilmezse Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Kıbrıs'a askeri müdahalede bulunacağına

Yunanlıları ikna etti...Böylece Yunanistan Kıbrıs'tan 12.000 askerini geri çekti...


2014-2023: 


Rusya'nın Kırım'ı topraklarına katması ve Ukrayna'ya saldırısı Türkiye'yi de tehdit ediyor


2014'te Rusya Ukrayna toprağı Kırım'ı işgal etti...ABD, NATO ve Avrupa Birliği bu olay karşısında Rusya'ya karşı hiçbir şey yapamadı...2022'den bugüne Ukrayna'nın geri kalanını da ele geçirmeye çalışan Rusya'yı ABD,İngiltere, NATO ve  Avrupa Birliği Ukrayna topraklarında büyük bir yenilgiye uğratmaya çalışıyor...1853-1856 döneminde İngiltere, Fransa ve Osmanlı üçlüsü Kırım'da Rus ordusunu yenilgiye uğratmıştı...

2024'ün eşiğindeyiz...Pentagon, NATO ve Avrupa Birliği Rus ordusunu yüz milyarlarca dolar harcayarak bile Ukrayna'dan çıkarmayı başaramadılar...


Çok yaygın iddialara göre, Ukrayna'nın kara para aklamakla, rüşvetle, yolsuzlukla, yurt dışından Ukrayna'ya gönderilen yardım paralarını zimmetlerine geçirmekle, Ukrayna halkına ait paraları İsviçre'deki kişisel banka hesaplarına transfer etmekle, kısaca büyük çaplı organize hırsızlıkla, yağmayla, talanla suçlanan politikacılarına ABD, İngiltere ve Avrupa Birliği yöneticileri kendi halklarının tepkisinden korktuklarından, ürktüklerinden birkaç yüz milyar dolar daha yollayamayacak duruma düştüler...


Rusya Ukrayna'dan bu kez de toprak koparırsa başka başka fetihlere, işgallere kalkışacak korkusu, endişesi çok yaygın ABD, NATO, Avrupa Birliği ve İngiltere'de...


Bazıları da Rusya'yı Ukrayna işgalinden vazgeçirmek, ateşkes ve Barış anlaşması için fikirler üretiyor...Bu siyasetçiler şöyle diyor: 


"Rusya'ya güvence verelim; Ukrayna NATO üyesi asla olmayacak; Ukrayna tarafsız ülke olacak; Ukrayna ordusu ağır silahlardan arındırılacak; hatta Ukrayna'dan birazcık daha toprağı Rusya'ya verelim!"


Rusya lideri bunu kabul eder mi? Bence etmez! Çünkü Putin tarih kitaplarında, ataları olarak kabul ettiği ve Rusya'yı Güneye, Batıya ve Doğuya doğru genişleten şanlı, kanlı fatihlerle birlikte anılmak istiyor! 


Stalin, Putin gibi Rus liderler kahramanlık hikayelerine (1), çok meraklıdır...Putin, Rusya'yı sürekli olarak genişleten, savaştan savaşa, cepheden cepheye koşan, on milyonlarca vatandaşının hayatını savaşlarda kaybetmesini umursamayan bu liderlerin epik destanları, masalları çerçevesinde bir Rus milliyetçiliği geliştirmeye çalışsa da Rusya'da yaşayan gençlerin artık bu palavralara karnı tok...Rusya gençleri ülkeyi yönetenlerin emperyalist hayalleri, rüyaları için canlarını vermeyi asla istemiyor...Buldukları ilk fırsatta askerden kaçmaya çalışıyorlar...


Stalin ayak parmakları perdeli olduğundan Çarın ordusuna alınmamıştı yani askerlik yapmamıştı...Larisa Shepitko The Ascent adlı filminde Sovyet Komünist Partisi önderlerinin, propagandacılarının hoşuna gitmeyen bir İkinci Dünya Savaşı öyküsü anlatmıştı...Alman savaş teknolojileri Sovyet teknolojisinden üstündü...Amerikan yardımıyla Sovyet ordusu Nazileri ancak yenebilmişti...Sovyetler Birliği Stalin'in öldüğü yılda bile tam olarak sanayileşememiş bir ülkeydi...

(1) Ivan (1533–84), Peter (1672-1725), Alexander Nevsky (1220–1263)


"Hasta Adam" tanımlaması nasıl ortaya çıktı?

Muhteşem Petro 1725'te ölmek üzereyken Ruslara iki hedef gösterdi iddiası çok yaygındır...Yaygın iddiaya göre, Petro bu vasiyetinde "İstanbul ve Hindistan Rusya'nın olmalıdır," diyordu...(Peter Hopkirk ; The Great Game: The Struggle for Empire in Central Asia)

Putin'de her fırsatta Petro'ya hayranlığını ilan ediyor...

1844 yazında Çar 1. Nicholas İngiltere Kraliçesi Victoria'yı ziyarete gitti...Victoria 25 yaşındaydı...Çar 1. Nicholas bu ziyaretinde Osmanlı İmparatorluğu için "Avrupa'nın Hasta Adamı"dır dedi...

Rusya'nın Hindistan'da gözü olmadığını İngilizlere söyledi...Osmanlı İmparatorluğu'nun çok yaşamayacağı bu iki büyük imparatorluğun yöneticilerinin başlıca konusu oldu...

İngiltere ve Rusya Sultan Abdülmecid'in tahtta mümkün olduğu kadar uzun süre kalması konusunda 1844 yaz aylarında uzlaştılar...(Peter Hopkirk ; The Great Game: The Struggle for Empire in Central Asia)

Rusya Çarı (İmparatoru) 1. Nicholas (1796-1855) İngiltere'nin Rusya elçisi Seymour'a (21 September 1797 – 2 February 1880) 9 Ocak 1853’de o ünlü deyimi bir defa daha kullanarak, Osmanlı Devleti’nin “hasta adam” olduğunu ve mirasının paylaşılması için tedbir almanın yararlı olacağını söyledi.

Seymour'da Çar'la yaptığı bu sohbeti Londra'ya rapor edince Çar'ın bu hasta adam benzetmesi bir kez daha her tarafa yayılmıştı.

Çar, 9 Ocak 1853’te İngiliz elçisi Sir George Hamilton Seymour’a şunları söyledi:

“İngiltere için beslediğim duyguları bilirsiniz. Bence İngiltere hükümeti ile hükümetimin anlaşması esastır. Böyle bir anlaşmayı gerektiren şartlar, hiçbir vakit bugünkü kadar önemli değildi. Biz anlaştıktan sonra, Batı Avrupa devletleri umurumda bile değil. Bence hiçbir değeri yok.Osmanlıya gelince, bu bambaşka bir problemdir. Bu devlet buhranlı bir durumdadır.Başımıza pek çok işler çıkarabilir.”

İngiliz elçisi, Çar’dan Osmanlı hakkındaki düşüncelerini detaylandırmasını talep edince Çar şöyle devam etti:

“Kollarımız arasında hasta bir adam var. Çok hasta. Size açıkça söylemeliyim ki, gereken bütün tedbirleri almadan önce, onu günün birinde kaybetmemiz büyük felaket olacaktır. Osmanlı ansızın ölebilir. Ölüleri diriltemeyiz. Osmanlı ölünce bir daha dirilmemek üzere ölecektir. İşte bunun içindir ki size soruyorum: Böyle bir olay ile kargaşalık, anarşi ve hatta bir Avrupa savaşı karşısında kalmaktansa, önceden tedbir almak daha akıllıca bir hareket olmaz mı?”

İngiliz elçisi Sir Hamilton Seymour’un Çar’a verdiği cevap ise şöyleydi:

“Niçin daima Osmanlının öleceğini hesaba katarak bu felaketten önce veya sonra tedbirler almayı düşünmeli? Niçin hastayı tedavi etmeyi düşünmemeli?” “Majesteleri lütfen beni mazur görsünler. Şunu söylemek zorundayım ki, kuvvetli ve alicenap adama, zayıf ve hasta adamı korumak düşer.”

Seymour aynı zamanda, hasta adamın iyi olmak için, onu ameliyat edecek bir operatöre değil, onu tedavi edecek bir doktora ihtiyacı olduğunu söylemiştir.

14 Ocak 1853’te İngiliz elçi Seymour’u yanına davet eden Çar konuyu tekrar açarak,

" Şimdi sizinle bir dost ve bir centilmen gibi konuşmak istiyorum" diyerek, İngiltere’nin İstanbul’a yerleşme gibi bir niyeti varsa, buna müsaade etmeyeceğini, kendisinin İstanbul’da gözü olmadığını, fakat önleyici tedbir alınmazsa, İstanbul'u geçici olarak işgal etmesinin zorunlu olacağını bildirdi.

Çar, Şubat ayındaki konuşmasında da Osmanlı hakkındaki teklifini açıkladı: Eflak & Boğdan , Bulgaristan ve Sırbistan Rusya’nın himayesi altına verilecek, İngiltere de Mısır ile Girit’i alacaktı.

Çar bu konuda şöyle diyordu: “Osmanlı Devleti’nin yıkılışından sonra mirası bölüşüldüğü zaman, İngiltere Mısır’ı işgal ederse, tarafımdan hiçbir itiraz yapılmayacaktır. Kandiye (Girit) hakkında da aynı şeyi söyleyebilirim. Bu da size daha çok yakışır ve niçin orası İngiliz ülkesi olmasın.”

Çarın teklifine göre, İstanbul bağımsız şehir olacaktı. İngiltere, Çarın teklifini reddetti.

Eğer Çar İngiltere’yi ikna edebilmiş olsaydı, hasta adamın ölümünü ilan edecekti.

Çar, bütün girişimlerine rağmen İngiltere’yi kendi tarafına çekemeyince, Osmanlı Devleti aleyhinde tek başına harekete geçmeye karar verdi.Amiral Pavel Stepanovich Nakhimov (1802-1855) komutasındaki Rus filosunun 30 Kasım 1853 günü Batum’daki Türk kuvvetlerine yiyecek ve cephane götüren 12 parçalık Türk filosunu Sinop limanında yakıp, tarihe Sinop baskını diye geçen olayı gerçekleştirmesi ve 4000 kişiyi öldürmesiyle Çar planlarını hayata geçirmeye başladı.