‘Dövizdeki son artışların seçim sonrası ile hiçbir alakası yoktur’ diyen Orhan Kuruüzüm, “Merkez Bankasının yakacak (dağıtılacak) dövizinin artık kalmaması, paranın fiyatı olan politika faizinin yerlerde sürünmesi, cari açığın yüzyılın rekorunu kırması, bankacılık sisteminin tamamen akıldışı ve bilimdışı düzenlemelerle felç edilmesi, artık üstü örtük olmayan sermaye kontrolü örneklerinin uygulamaya konması, dövizin bankacılık sistemine girme hızının düşmesi, İflas riskimizin ve borçlarımızı ödeyememe durumumuzun yüksek seyretmesi ve geleceğe ait güven ve öngörü yeterliliğimizin hala yerlerde sürünmesi gibi gerekçeler geçerli olduğu sürece seçimler olsa ne, olmasa ne diye sorarlar aklı başında olan insanlar. Fazla uzağa gitmeden mesela geçen sene gözleri ışıltılı, bir uyuyun 6 ay sonra uyanın diyen bir uzman bakan, dolar 14.82 TL iken hiç merak etmeyin dipteyiz daha düşmeyiz demişti. Çok haklıymış yükselip ikiye katladı” dedi.
“DEPREMİN MALİYETİ 2 TRİLYON TL”
2023 bütçesinin 6 ay önce planlandığını aktaran Kuruüzüm, “4.4 trilyon TL gider ve 3.8 trilyon TL gelir hesaplandı. Her şeyi çok iyi bilen ve çok iyi hesapçı ekonomistin bütçesi 6 ayda 1.2 trilyonluk ek bütçeye muhtaç kaldı. Ek bütçenin gelir kısmı yeni vergi salmadan oluşuyor. Bu ek bütçeye gerekçe deprem gösterildi. Kendilerinin hesaplarına göre depremin maliyeti 2 trilyon TL’imiş. Anlaşılan 2023 yılı içinde depremin maliyeti karşılanacak! 2024 yılından itibaren depremle ilgili bir harcama yapmaya gerek kalmayacak! Anlaşılan 2024 yılında da gözümüzü kapatıp bir uyuyacağız uyanınca geçmiş olsun! Bu filmi görenlere kabak tadı veriyor ama görmeyenlere lazım tabii! Ek bütçeye kaynak olsun diye artırılan vergilerden yaklaşık 200 milyar TL ek gelir bekleniyor. Demek ki yeni gelecek vergiler, şimdiye kadarkilerin 5 katı fazlası olmak zorunda! Bu arada ilk bütçe de öngörülen 700 milyar TL’lik açığın 500 milyar TL’sini de şimdiden yaptılar. Kalan 6 ayda 200 milyar TL açık verme hakları var” dedi.
“NEREYE GİDİYORUZ”
Kuruüzüm, “Cumhuriyeti kuranlar ve devam ettirenler 80 yılda öyle bir hale getirmiş ki 20 yıldır sat sat bitiremediler. Satıp kurtulmak varken üretmenin dayanılmaz ağırlığına ve zorluğuna katlanmak, başka bir karakter ve kapasite ister. Ekonomik çöküş, bazen ani duruş olarak bazen de kanserojen bir çürüme olarak gerçekleşebilir. Ani duruşlu çökmeler, nispi olarak daha hızlı ve daha düşük maliyetli çıkılabilir krizlerdir. Kanserojen çürümelere dayalı çöküşler ise yıllara sari ve nesillere yayılan yüksek maliyetli çıkışlara ait krizlerdir. Biz hangisine doğru gidiyoruzun cevabını herkes kendi meşrebine, tıynetine ve cibilliyetine göre verir. Ama iyi bir yere doğru gitmediğimiz kesindir ve böyle olmasını birinci çoğunluk oy verenler istedi. Yani kimse zorla bu gidişatı bize dayatmadı” ifadelerini kullandı.
2 YILDAN ÖNCE ERKEN SEÇİM OLMAZ
Ekonomik sorunlar sebebiyle ‘Erken seçim olur mu?’ sorusunu yanıtlayan Kuruüzüm, “Bu memlekette seçimlerin üzerinden 2 yıl geçmeden bir erken seçim olmaz. Çünkü milletvekili esnafı bu duruma izin vermez. Esnaf diyorum çünkü esnaflık bir meslek grubudur ve alınlarının teriyle, emeklerinin hakkıyla ve bir ömür harcayarak emekliliği hak ederler. Aldıkları emekli maaşı da bu hak edişle tam tezat oluşturacak düzeydedir. Milletvekilliği, Özal’dan bu yana hiç hak edilmemiş bir esnaflık haline getirilmiştir. Milletvekili esnafı, fahiş ötesi maaş alır ve 2 yılda ifa ettiği milletvekili mesleği ile de emeklilik alır. Emeklilik maaşı da 10 gerçek emeklinin maaşından fazladır. Kendisi öldükten sonra da uygun mirasçıları fahiş ötesi maaş almaya devam eder. Bir dönemden fazla milletvekilliği mesleğini icra edenler hem maaş alır hem de emekli maaşı alır. Mantıklı ve ahlaki bir gerekçesi olmayan, tepeden tırnağa hak edilmemiş paralardır bunlar. Dolayısıyla memleket batsa-bitse 2 yıldan önce bir erken seçim olmaz” dedi.
“AKP BEKA SORUNU YARATTI”
Kuruüzüm, “Genel bir değerlendirme yapmam gerekirse; son dönemde yapılanlar ekonomiyi düze çıkarmaktan çok durdurmaya yönelik ve buna amaçlanmış faaliyetlerdir. Durdurmaktan kastım, talebi durdurmaktır. Ahali, artan fahiş vergiler ve zamlar dolayısıyla gelecek yeni enflasyon hızlanmasından korunmak amacıyla kısa vadede ihtiyaçları olmayan mallar da dahil olmak üzere ilave bir talep yaratacaklardır. Ancak kaçınılmaz olarak yüzde 95’e yayılan ve artan fakirleşme dolayısıyla temel mal ve hizmetlerden bile yararlanmaları gittikçe zorlaşacaktır. Çünkü ekonomi orta ve uzun vadede tam olarak fizik ve matematik kurallarına uygun işler ve hurafe politikaları ret eder. Dolayısıyla icra edilen politikalarla hedeflenen amaçlar arasında uyumsuzluk vardır. Bir an önce bu uyumsuzlukların giderilmemesi, bir beka sorunu yaratmaktadır” diye konuştu.
Arda KIR
