Şükran İçöz “ Biz Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçisi kadınlara ayrımcılık, mobbing, emek sömürüsü, güvencesiz, esnek ve örgütsüz çalışma koşulları dayatılıyor. Ucuz iş gücü olarak görülüyoruz. Ancak örgütlü mücadelemle bu emek sömürüsünü bertaraf edeceğiz. Biz biliyoruz ki; 25 Kasım insanlık tarihinde kadınlara yönelen, vahşi bir şiddetin, bir insanlık ayıbının, bir utancın yıldönümü olduğu gibi, aynı zamanda kadınların patriarkaya, faşizme ve sömürüye karşı duruşunun da yıldönümüdür. 25 Kasım, toplumsal cinsiyet eşitsizliğine, ayrımcılığa, aile içi şiddete, savaşa, militarizme ve kadın haklarını yok sayan sitemlere karşı kadın dayanışmasını yükselteceğimiz gündür” dedi.
“SAVAŞMAYA DEVAM EDECEĞİZ”
Başkan Şükran İçöz, “Bugünden tam 62 yıl önce Trujillo faşist rejimine karşı, insan hakları ve demokrasi için mücadele eden Mirabal Kardeşlerin başkaldırdıkları ve bu uğurda ölümü göze aldıkları direnişin adıdır 25 Kasım. Maria, Minerva ve Patria kardeşler, kadın özgürlük mücadelinde ölümsüzleşen Kelebekler’dir. Faşt Trujillo, Kelebekler’den o kadar çok korkuyordu ki, bir konuşmında “Ülkenin en büyük iki sorunu; kilise ve Mirabal Kardeşlerdir” demişti. Korkmakta haklıydı; çünkü Mirabal Kardeşlerin öldürülmeleri Dominik Cumhuriyeti’nde büyük bir tepki uyandırdı. Direniş güçlendi ve bir yılın sonunda diktatörlük tarihin çöp sepetinde yerini aldı. “Belki de bize en yakın şey ölüm; fakat bu beni korkutmuyor, haklı olan her şey için savaşmaya devam edeceğiz.” Diyen Maria Tera Mirabal’ın bu sözleri biz kadınlara bugün de güç veriyor, yolumuzu aydınlatıyor” ifadelerini kullandı
“DİRENİŞ YAŞAM BULUYOR”
Başkan İçöz, “Bugün tüm dünya kadınlarının yüreğinde “Bunca acıyla dolu ülkemiz için yapılacak her şeyi yapmak bir mutluluk kaynağı; kollarını kavuşturup oturmak ise çok üzücü” diyen Minerva Argentina Mirabal’ın direnişi yaşam buluyor. Ataerkiye, faşit rejimlere ve kapitalist sömürüye karşı dünyanın dört bir yanında her dilden, her renkten kadınlar olarak bu direnişi dalga dalga büyütüyoruz. Biz toplumsal yaşamın öznesi olmaktan çıkarıp eve hapsetmeye çalışan erkek egemen sisteme ve karanlık rejimlere karşı uluslararası dayanışmayla mücadele yürütüyoruz. Savaşlara, tekçiliğe, sömürüye, homofobiye, cinsiyetçiliğe, ekolojik yıkıma karşı direniyoruz. Bugün özgürlük diye haykıran İranlı kadınların mücadelesi, bunların hepsine karşı ortaya çıkan ve bütün dünyaya ilham olan bir direnişe dönüştü. Jina Mahsa Amini’nin ölümü “bizi zorla kendi cennetine götüremessin” şiarının sembolü oldu” diye konuştu.
Haber Merkezi