Sağ Dikey Reklam Alanı Genişlik: 160px Yükseklik: 600px
Antalya Haberleri
Antalya
PARÇALI BULUTLU
26°
Akdeniz Gerçek Gündem “İçi boş genelgeyle ‘çevrecilik’ olmaz!”

“İçi boş genelgeyle ‘çevrecilik’ olmaz!”

Antalya Kent İzleme Platformu, bu yıl ‘Temiz Deniz, Temiz Dünya’ temalı Çevre Günü etkinliklerini sert bir dille eleştirdi: “Dünya Çevre Günleri, çevre felaketleri faillerinin içi boş genelgeleriyle sürdürülen samimiyetsiz etkinlikler olmaktan çıkarabilmek kent sakinlerinin daha fazla dayanışması ve kendi örgütlülükleri ile çevre haklarına sahip çıkmalarıyla mümkün olacaktır.”

6 Dakika
OKUNMA SÜRESİ
“İçi boş genelgeyle ‘çevrecilik’ olmaz!”

Antalya Kent İzleme Platformu, Cumhurbaşkanlığı genelgesi ile 5 Haziran’ı içine alan haftanın “Türkiye Çevre Haftası” olarak kutlandığını ve Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nca duyurulan temanın “Temiz Deniz, Temiz Dünya” olduğunu kaydederken, Çevre Günü’nün çevre felaketleri faillerinin içi boş genelgeleriyle sürdürülen samimiyetsiz etkinlikler olmaktan çıkarılması gerektiğini kaydetti.

SAYGI ÇELENGİ VE MERASİMİ İLE BAŞLAYACAK

Aralarında hukukçuların da olduğu platformdan yapılan açıklamada, “81 İl valiliğine ve Bakanlık İl Müdürlüklerine gönderilen genelgede, 5-9 Haziran Türkiye Çevre Haftası'nda, denizler ve doğal çevrenin korunması, denizler ve iklim değişikliği ilişkisinin işlenmesi, denizlerin kıyı alanları ve karalarla olan bağlantısının çevresel boyutuyla ele alınması ve kirlenmeden korunması gerektiği konularının vurgulanması istendi.

Etkinlikler deniz, göl ve akarsu kıyısı varsa bu alanlarda, yoksa millet bahçelerinde temaya uygun bir şekilde yapılacak. Çevre Haftası şehir idarecilerinin denize, yoksa uygun buldukları su yüzeylerine depremden etkilenen tüm vatandaşlar adına ve anısına saygı çelengi bırakma merasimi ile başlayacak” denildi. 

“SORUMLULUKLARININ ÜSTÜ ÖRTÜLEMEZ”

Açıklamada sorumlulara da vurgu yapıldı: “Bilindiği gibi on binlerce insanımız, yaşanan depremler nedeniyle planlama ilkelerine aykırı oluşturulan yerleşimlerde, zemin koşulları dikkate alınmadığı, imar affına da tabi tutulan denetimsiz, sağlıksız, kaçak ve güvensiz yapıların enkazları altında kalmıştı. Günlerce yardım eli uzatamayacak kadar kamusal kurumların içlerinin boşaltılması sonucunda can kayıplarının arttığı da bilinen bir gerçekliğimiz. Şimdi bu vahim tablonun kefareti olarak mı düşünülmüştür bilinmez ama su yüzeylerine bırakılacak çelenklerin ne çarpık kentleşmelere dayalı olarak ölümcül doğa olaylarının önüne geçmesi, ne de sorumluluklardan arınmayı, üstünü örtmeyi veya inkar etmeyi sağlaması mümkündür.” 

“KİRLETENLER CEZALANDIRILMALI, TEŞHİR EDİLMELİ”

“Genelgeye göre Türkiye Çevre Haftası nedeniyle idarecilerimiz deniz çöpü avı da başlatacaklar. Bir gün içinde ağırlıkça en çok deniz çöpü toplayan ve ilk 3'e giren balıkçı teknelerine çeşitli ödüller verilecek. Toplanan deniz çöplerinden uygun olanlar sergilenip, diğerleri bertaraf edilecek. Üç tarafı denizlerle çevrili ülkemizde balık çiftlikleriyle deniz eko-sistemini hunharca yok edilmesinin sorumluları olan bu yöneticiler, öyle görünüyor ki başını kuma gömen deve kuşlarından farksız. Hiç kuşku yok ki öncelikle kamusal çıkarlarımız için bu maskeler düşürülmeli ve bertaraf edilmelidirler. Zira denizi kirletenlerin engellenmesi ve teşhir edilmesi, onların çöplerini toplayanları ödüllendirmekten çok daha anlamlı ve gereklidir.”

“Hepimiz kente karşı işlenen suçları en iyi kendi yaşadığımız kentlerimizden biliriz. Antalya, eşsiz doğası, kültürel ve tarihsel değerleri ile denizle bütünleşmiş bir kenttir. Ama gözlerimizin önünde ‘değerlerini hızla yitiren’ bir kent haline getirilmiştir. Merkezi yöneticilerimiz de, yerel yöneticilerimiz de çıkar ve sermaye çevrelerinin beklentilerine uygun olarak denizimizi, sularımızı, toprağımızı, havamızı kirleten karar ve uygulamalarının sorumluluğunu taşıyorlar.  Sahilleri, tarım alanlarını, koruma alanlarını hızla yapılaşmaya açıyorlar. Kıyısı/toprağı temiz olmayan kentin denizi de temiz olamaz.” 

bambus-1

“Konyaaltı Sahili’nde daralmaya neden olduğu bilimsel olarak ortaya konulmasına karşın Boğaçayı düzenlemesine çözüm getirmekten imtina edilmesi kabul edilmez bir kent hakkı ihlalidir. Antalya’yı diğer sahil kentlerinden ayıran önemli bir özellik olan denizden dik yükselen Bey Dağlarının kent panoramasına kattığı 3.boyutun özellikle Konyaaltı’nda giderek dağlarla yarışmaya kalkışan yapılaşmalarıyla kirletilmekte oluşu, kent siluetinden başlayarak planlamada öngörülmeyen yüklerinin olumsuz sonuçları, her geçen gün daha fazla hissediliyor. Aynı durum Lara Kıyıları ve denizin üzerinde yükselen Falezler için de geçerli. Yoğun yapılaşma kent silüetini, altyapı, ulaşım taşıma kapasitesini yok edecek şekilde sürüyor.”

bambus1

ANTALYA TALAN EDİLİYOR

“Konyaaltı, Lara, Kemer, Phaselis, Çıralı, Kaş, Belek, Manavgat, Alanya, Gazipaşa, daha fazla para kazandıracağı düşünülen boydan boya sahil şeritlerimiz, herkesin eşit ve serbestçe kullanılması zorunluluğu getiren kıyı yasasına, koruma statüsüne bakılmaksızın merkezi ve yerel yöneticiler aracılığı ile açıkça gasp edilmiş durumdalar.  Sahillerimiz özel işletmecilerin resmen daha çok para kazanma hırslarına ve işgallerine terk edilmiş durumdalar… Talya Oteli, Bambus plajı, Karaalioğlu Parkı düzenlemeleriyle Falezlerin, Park ve Bahçelerimizin doğal  ve tarihi dokusu heba ediliyor. Kentin denize açılan simgesel değerleri olan doğal ve kamusal alanlarımız talan ediliyor.”

PARSEL PARSEL İŞGAL

“Parsel parsel işgal edilmeye devam edilen ve nihayet yapılaşmaya açılmak istenen Kırkgöz Su Kaynaklarının heba edilmesinin esas sorumluları merkezi ve yerel yöneticilerdir. Kullanım kapasiteleri olmasına karşın korunmadıkları gibi, yapılaşmaya açılan sulak alanlarımız, yeraltı su kaynaklarımızın yok edilmesinin failleri Merkezi ve Yerel Yöneticilerdir. Kırcami gibi tarımsal karaktere sahip, su arıkları, su kaynakları, peyzaj değerleri, anıtsal yapı ve ağaçları dikkate alınmadan, yoğun yapılaşmalı, yoğun nüfuslu, alt yapısız olarak kentin 1/7 lik 1500 hektarlık alanı imara açılmak istenirken, kent yöneticileri adeta rant akıntısından kendilerini alıkoyamıyorlar.” 

phaselis1

EN FAZLA TALAN ANTALYA’DA

“Türkiye genelinde en fazla tarım zehiri / pestisit kullanımı ile, neden olunan zehir, kirlilik ve sağlık sorunlarıyla gıda güvenliğimiz tehdit edilirken, aynı zamanda bu yolla derelerimiz, akarsularımız ve denizlerimizin de  zehirlenmesine / kirletilmesine önlem alınmıyor. Korunan alanlar Yönetmeliği, Orman Parkları Yönetmeliği, Madencilik Yönetmeliği, Kıyı Yasası yönetmeliğinde gerçekleştirilen değişikliklerle, kıyıları, ormanları, korunan alanları, sulak alanları dağ, taş, dere tepe bütün müşterek değerleri ve yaşam alanları; kamusal zenginlik kaynakları paraya tahvil/tahsis edilmek üzere en fazla talan ve tehdit  altında bırakılan bir kenttir Antalya..”

phaselis2

DAYANIŞMA VE ÖRGÜTLÜLÜK VURGUSU

“Barınma hakkımızdan, ulaşım hakkına, sağlıklı çevrede ve ortak alanlarımızda eşitlik ve serbestlik içinde yaşama hakkımızdan hukuk güvenliğine kadar, iş, beslenme, eğitim, sağlık alanlarında artarak devam eden hak ihlalleri ve keyfilikler çemberinde yaşamaya zorlanıyoruz. Bu durum, doğal, çevresel, insani, kültürel ve tarihsel değerlerimizin korunması hedeflerinden uzaklaşmamıza ve aynı zamanda bu sürecin ortaya çıkardığı iklim krizine çare üretebilecek önlemlerinin geliştirilememesine neden olması, hepimizi vahim bir geleceğin beklediğini ortaya koymaktadır. Dünya çevre günleri, çevre felaketleri faillerinin içi boş genelgeleriyle sürdürülen samimiyetsiz etkinlikler olmaktan çıkarabilmek kent sakinlerinin daha fazla dayanışması ve kendi örgütlülükleri ile çevre haklarına sahip çıkmalarıyla mümkün olacaktır.”

Nihat SARAÇ

                                                                             

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *
BAİB’de konuk kozmetikçiler

BAİB’de konuk kozmetikçiler