Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim-Sen), 2018-2019 eğitim-öğretim yılının bitmesinin ardından ülke genelinde eş zamanlı değerlendirme toplantısı da düzenledi. Eğitim-Sen Antalya Şubesi’nde gerçekleşen toplantıya Şube Başkanı Kadir Öztürk, Şube Sekreteri Mustafa Vakit, Mali Sekreter Durdu Avcı, Hukuk Sekreteri Çiğdem Altındaş Peker katıldı.
YAPISAL SORUNLAR VAR
Türkiye’de eğitim
sistemi, uzun süredir ciddi yapısal sorunlarla karşı karşıya bırakıldığını
iddia eden Öztürk, “Eğitimin temel sorunlarına yönelik çözümsüzlük politikaları
2018-2019 eğitim öğretim yılı boyunca yapılan düzenlemeler, sistem
değişiklikleri ve fiili uygulamalarla sürdürüldü. Vizyon Belgesi kapsamında
eğitim sisteminin bütün kademelerinin daha piyasacı ve inanç merkezli olarak yeniden
yapılandırılması, öğretmenlik meslek kanunu üzerinden öğretmenlik mesleğinin
rekabet ve performans ekseninde iyice itibarsızlaştırılması, okul
yöneticiliğinin işletmeci bir anlayışla profesyonelleştirilmesi, son olarak
ortaöğretim sisteminde yapılan değişiklikler 2018-2019 eğitim öğretim yılında
öne çıkan tartışma başlıklarını oldu” dedi.
SİYASİ TORPİL VE KAYIRMACILIK
15 Temmuz 2016
sonrasında tek bir kadrolu öğretmen ataması yapılmadığını hatırlatan Öztürk,
şöyle konuştu: “Nisan 2019 itibariyle MEB bünyesinde görev yapan sözleşmeli
öğretmen sayısı 83 bin 366, ücretli öğretmen sayısı ise 92 bindir. MEB,
öğretmen atamalarına mülakat kriteri getirerek öğretmen atamalarında siyasi
torpil ve kayırmacılığı ön plana çıkarmış, KPSS’de birinci olan ya da dereceye
giren çok sayıda öğretmen adayı mülakat komisyonları tarafından haksız
şekillerde elendi.”
İMAM HATİP SAYISI ARTTI
“Geçtiğimiz eğitim
öğretim yılı başında ortaöğretime geçişte yerel yerleştirmede en çok tercih
edilen okul türü olan Anadolu liselerindeki öğrenci sayısı, imam hatip
liselerini tercih etmek zorunda bırakılan öğrencilerin üç katı olmasına rağmen,
imam hatip lisesi sayısı ısrarla arttırılmaktadır” diyen Öztürk, 2018 LGS’de
297 olan Anadolu İmam Hatip Lisesi sayısının 2019 LGS’de 339’a çıkarıldığını
kaydetti.
MUHAFAZAKAR İDEOLOJİ BASKISI
Eğitim sisteminin,
toplumsal cinsiyet eşitliğinden uzak ve giderek dinsel içerikler kazanan
muhafazakar egemen ideolojinin yoğun baskısı ve denetimi altında olduğunu iddia
eden Öztürk, “Toplumsal yaşamın her alanında görülen cinsiyetçilik ve
cinsiyetçi uygulamaların en yoğun görüldüğü alanların başında eğitim geliyor.
Eğitim programlarında ve ders kitaplarında ülkedeki etnik, dilsel, kültürel ve
inanç çeşitlilik neredeyse hiç yansıtılmıyor. Türkiye’nin laik, bilimsel eğitim
konusunda olduğu gibi, anadilinde eğitim konusundaki olumsuz sicili aynen devam
ediyor” şeklinde konuştu.
EĞİTİM TEHDİT ALTINDA
Okullarda yaşanan
şiddetin giderek artması, Türkiye’de eğitimin çok ciddi bir tehdit ile karşı
karşıya olduğunu gösterdiğini belirten Öztürk, “MEB’in okul içinde özel
güvenlik birimleri veya okul çevresine polis yığarak sorunu kolluk kuvvetleri
ile çözme arayışının hiçbir işe yaramadığı bir kez daha görülürken, eğitimde
şiddet sorununun çözülmesi için yapısal, kurumsal ve kültürel anlamda köklü
dönüşümlere ihtiyaç olduğu görülmüştür” diyerek, okullarda ve okul önlerinde
yaşanan şiddet olaylarının tırmanışa geçmesi sonucunda yüzlerce şiddet olayı
meydana geldiğini, bu olaylarda çok sayıda öğrenci ve öğretmenin hayatını
kaybettiğini
YAP-BOZ TAHTASI OLDU
“MEB, yıllardır
yaptığı değişikliklerle eğitim sistemini yap-boz tahtasına çevirdi” diyen
Öztürk, sözlerini şöyle noktaladı: “Son olarak açıklanan yeni müfredat
üzerinden öğrenci ve velilerin kafasını karıştırmak dışında eğitimde somut ve
çözüme dayalı politikalar geliştiremedi. Okul öncesi eğitimden başlayarak
eğitim yatırımlarına, ders kitaplarının hazırlanmasından eğitim yöneticilerinin
belirlenmesine özen gösterilmeli.” Dilara
AÇİKYİLDİZ