Sağ Dikey Reklam Alanı Genişlik: 160px Yükseklik: 600px
Antalya Haberleri
Antalya
PARÇALI BULUTLU
26°
Akdeniz Gerçek Gündem “AKP’ye ve destekleyenlere hakkımı helal etmiyorum”

“AKP’ye ve destekleyenlere hakkımı helal etmiyorum”

Türkiye’de son yıllarda artan genç intiharları bir can daha aldı. Kübra Ergin isimli genç kadın Marmaray istasyonunda trenin önüne atlayarak hayatına son verdi.

6 Dakika
OKUNMA SÜRESİ
“AKP’ye ve destekleyenlere hakkımı helal etmiyorum”

Dün İstanbul’da 20 yaşında bir genç kadın Yenikapı Marmaray istasyonunda trenin önüne atlayarak intihar etti. Ağır yaralanan Kübra Ergin isimli genç kadın, olay yerinde hayatını kaybetti. Kübra’nın cansız bedeni otopsi işlemleri için Adli Tıp morguna kaldırılırken, genç kadının intiharından önce sosyal medyadan bir not paylaştığı ortaya çıktı.

Kübra’dan geriye, onu intihara iten sebepleri kaleme aldığı, bir defter sayfasından yırtılmış mektubu kaldı. Kübra mektubunda mevcut hükümetin politikaları ve ülkenin ekonomik durumunun yarattığı umutsuzluğa vurgu yaparken, Türkiye’de kadın olmanın zorluklarına da yer verdi.  Kübra’nın bıraktığı o mektup, okuyanı durup düşünmeye sevk edecek satırlar barındırıyor: “Yoruldum. 20 yaşındayım. Bütün gençliğimi çaldılar, artık yoruldum. Demokrasi nedir bilmiyorum, Atatürk’ü çok özlüyorum, Kılıçdaroğlu’nun bu ülkeyi tekrar yaşanabilir bir konuma getireceğine inanıyordum. Ama önüne her türlü engeli koyuyorlar. Bir kadın olarak hiçbir zaman özgür hissetmedim. Ailem beni her türlü desteklese de ben özgür hissetmedim. 2 yıldır psikolojik destek görüyorum. Çocukken de bozuktu. Bu ülkenin insanı yüzünden çocukluğumu yaşayamadım, gençliğimi yaşayamadım. Bir ders kitabı alıyorum 200 lira. Bir … alıyım diyorum 1000 lira. Markete gideyim diyorum, cebimden en az 300 lira gidiyor. Psikoloğa gidiyorum 1000 lira. Psikiyatriste gidiyorum 1000 lira ilaç parası. Biraz kendime bakayım diyorum spor parası. Biraz giysi alayım diyorum para. Babam sabah dörtlerden akşam sekizlere kadar çalışıyor bizim için. Yazık değil mi ona? Annem çalışıyor ama aldığı parayı biriktirse ölene kadar bir ev alamaz. Etek giyiyorum. Erkek kadın demeden herkes bana bakıyor. Ben Atatürk genciyim. Özgürlüğümü bir tek ölüm alır. AKP’ye ve destekleyenlere hakkımı helal etmiyorum. 20 yaşındayım, elimde hiçbir şey yok. Ne bir birikim ne kültürel anlamda. Ailemden özür diliyorum. Sizi çok seviyorum. Lütfen beni iyi hatırlayın. Benim ideallerimi unutmayın. Sevgilim lütfen kendine iyi bak seni seviyorum. Melisa tek arkadaşım sensin seni seviyorum. Beni unutmayın ben çok acı çektim.”

Kübra Ergin’in intiharının ardından çeşitli sivil toplum örgütleri Yenikapı Marmaray istasyonunda ve ülkenin dört bir yanında protestolar düzenledi.

ekmekvegul.net’den Eylem NAZLIER’e konuşan Yeditepe Üniversitesi Sosyoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Demet Lüküslü Kübra Ergin’in intiharına ilişkin; “Tabii bireysel vakalardan bahsediyoruz. Çok daha karmaşık bir şekilde incelenmesi gerekiyor, sosyolojik anlamda da bize bir şeyler söylüyor bu genç intiharları” dedi.

Kriz ya da toplumsal bunalım dönemlerinde intihar oranlarının artabileceğini veya tersine azalabileceğini söyleyen Lüküslü, “Burada bireysel vakalardan bahsediyoruz. Tek bir sebepten bahsetmiyoruz ama içinde yaşadığımız toplum ve o toplumdaki ortam tabii ki pek çok konuyu olduğu gibi intiharı da etkiliyor ya da işte risk faktörlerini daha arttırabiliyor, insanlar da umutsuzluğu daha çok arttırabiliyor gibi. Böyle baktığımızda çoklu kriz ortamında genç olmanın zorlukları var. Hem küresel ölçekte hem de Türkiye ölçeğinde” ifadelerini kullandı.

Yaşadıkları zorluklar karşısında gençlerin başvurabilecekleri, destek alabilecekleri mekanizmaların da yetersiz olduğunu ifade eden Lüküslü, “Yalnız olma hissiyatı çok yüksek. Yani pek çok sorunla baş etmek zorunda olan gençler ve bu büyük sorunların karşısında da yalnız hisseden, güçsüz hisseden gençlerden bahsettiğimizi söylemek herhalde yanlış olmayacaktır” değerlendirmesini yaptı.

Son yıllarda artış gösteren genç intiharlarına dikkat çeken Prof. Dr. Lüküslü; “Bunlara ihtiyacımız var. Gençleri sadece ailelerine bıraktığımızda hem ailelerinin içinde ne kadar özgür olabildikleri hem de ailelerin yapabileceklerinin sınırlı olması gibi bir durum oluşuyor. Çünkü aileler arasında da ciddi sosyoekonomik farklılıklar var. Bu açıdan gençleri daha güçlü kılabilecek, daha eşitlik sağlayıcı gençlik politikaları üzerine düşünmeye ihtiyacımız var. Bu bütün intiharlar da aslında bir yandan da o eşitlik talebini de farklı eşitsizliklerle mücadele etmek zorunda kalan gençler örneğini de sanki gözümüzün önüne seriyorlar gibi gözüküyor” ifadelerini kullandı.

“Gençlerin özgürce var olabilecekleri mekânlar arttırılabilir”

Prof. Dr. Demet Lüküslü değerlendirmesinde aidiyetin önemine dikkat çekerek; “Bir yere ait hissetmek, seviliyor hissetmek, güvende hissetmek… Bütün bunlar aslında genç kuşakla konuştuğunuzda sahip olmadıklarını söyledikleri şeyler. O yüzden gençlerin özgürce var olabilecekleri mekânlar arttırılabilir. Farklı etkinliklere ücretsiz ve eşit şekilde katılımlarının önündeki engelleri kaldırmak, kendilerini geliştirmenin sadece ekonomik gücü olanların değil, herkesin katılabileceği bir hale sokmak gibi yapılacak şeyler var” önerisinde bulundu.

“Düşünmemiz, önlem almamız gerekiyor”

İntihar eden her gencin ardından bunların konuşulduğunu ancak sorunun tespit edilip çözüm üretilmediğini belirten Lüküslü, sözlerini şöyle noktaladı:

“Gençlik dediğimizde hep mitler üzerinden konuşuyoruz ama gençlerin sorunları nedir, bunları gençlerle beraber nasıl çözebiliriz konuşmuyoruz maalesef. Bu mektuplar üzerine düşünmemiz ve önlem almamız, dersler açmamız gerektiğini düşünüyorum.”

SÜLEYMAN GEZİCİ

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *
Batı Akdeniz ihracatı 1 milyar doları aştı

Batı Akdeniz ihracatı 1 milyar doları aştı