Burdur’un Yeşilova İlçesi’nde bir cennet köşesi Salda Gölü.. Turkuaz tutkusu olan herkesin mutlaka yolunu düşürmesi gereken bir yer, Salda. Gölün suları cam göbeğinden başlayıp, en derin yerlerde çivit mavisine çalıyor. Bir de böyle gizemli bir yanı var. Çanağı bir volkanik bir patlama ile oluştuğu için mavisi de derin, kendisi de: 184 metre derinliği ile Türkiye’nin en derin göllerinden.
Salda’nın gizemi, derin sularında bitmiyor; Salda Mars özellikleri taşıyor. Salda’nın beyaz kayaya benzer kıyıları var.. Ve dahası… Salda Gölü turizmde önemli bir merkezlerden.. Sit alanı oluşundan dolayı çok bir gelişme göstermiyor, bu göl.. Buna rağmen yıl içinde birçok misafiri ağırlıyor. Kendine özgü imkanlarıyla. Geçtiğimiz hafta üzücü bir olay Yeşilova Belediye Başkanı Sayın Mümtaz ŞENEL ve eşine silahlı saldırı haberi beni derinden üzdü. Ülkemizde Coranavirüs dalgasında ölenler hergün hayatımızın gerçeği haline gelmişken; aklımız daha nerelerde ki; bu tür olaylar halen devam ediyor. Bir belediye başkanının böylesi bir hedefle insanlık dışı bir olayla karşılaşmasını kınıyorum. Kendisini de bir televizyon programımda konuk etme fırsatı bulduğum Mümtaz ŞENEL’in beyefendi, çalışkan, eğitimci kimliğini her zaman taktir etmişimdir. Mayasında insanlık için çalışmak var Mümtaz ŞENEL’in. Hatta belediye başkanı olmadan evvel ilçeye kazandırmak istediği ve kazandırdığı Meslek Yüksek Okulu’nun oluşması safhasındaki öyküsünü hayranlıkla dinlemiştim. İlçenin eğitim seviyesi, yüksek bir yapıda gelişmesini hedef ediyordu. Yaşanan bu insanlık dışı saldırı iyi insanların toplum tarafından neden bu şekilde bir durumla karşı karşıya kaldığı konusunda üzücü tabloları ortaya koyuyor. Ülkemizin gelişmesi için ellerinden gelen fedakarlığı gösteren kişilere ben şapka çıkarırım. Ve onlara teşekkür ediyorum. Yeşilova Belediye Başkanı Mümtaz ŞENEL’e ve eşine de geçmiş olsun diyor; hayırlı haberlerini almayı temenni ediyorum.
Hoş geldin; Ya Şehri Ramazan..
On bir ayın Sultanı Ramazan geldi. ‘Nerede o eski Ramazanlar?’ dediğinizi duyar gibiyim. Evet; nerede o eski Ramazanlar. Evde kaldığımız günlere de mübarek bir ayın da bu döneme denk gelmesi daha çok kendimize zaman ayırmak demek. Ramazan ayının huzuru ve kendine özgü ferahlığı evlerimize daha da bir serinlik verecek bu sene. Çünkü buna ihtiyacımız var. Manevi huzur ile evlerimizde daha rahat oturup, bu ayın güzelliğini yaşamak hepimize bir vesile. Ramazan ayı denince susamlı sıcacık pideler, fırında kuyruklar, sabırsız iftar bekleyişi gelir akla. Ve tabii top patlaması …Topun atılacağı an ve ezan sesi ile manevi huzur. İşte bunların her biri Ramazan’ın birer taşları. Sahur zamanı ve son bardak su ile oruca başlamak. Hepsi insanın başta sağlığına ve manevi huzuruna dokunan konular. Ramazan ayınız bereket ve huzur getirsin efendim.
23 Nisan günü Çocuklar gibi Şendik..
Dünyada hangi ülkenin çocukları şanslı ki; kendilerine armağan, bir günleri olsun. Yok. Mustafa Kemal Atatürk sosyal kimliği ile çocukları da düşünmüş; onlara bir gün armağan etmiş. Ne mutlu.. Bu yıl Coranavirüs nedeniyle sokaklarda kutlayamadık belki bu özel günü.. Fakat yaşanan coşku evlerdeki o bayram; yer ve mekanın önemli olmadığını bir kez daha gözler ününe serdi. Akşam saat 21:00’de balkonlarda İstiklal Marşı okunması, çocukları bırakın anne babalardaki o bayram sevinci Türk halkının içindeki manevi özün hiç kaybolmadığının işareti. Minicik ellerinde bayrakları, evlerin süslenmesi hepsi insanı duygulandırıyor. 23 Nisan bence bu yıl daha da değerinde kutlandı. Evdeydik ama sevgimiz ve gönlümüz hepimizin birdi. Ne mutlu Türküm diyene. Teşekkürler Mustafa Kemal ATATÜRK.
Sevdiklerinizle sabırlı ve sağlıklı bir hafta diliyorum. Saygılarımla.