Sonunda düşman çevrilmiş ve büyük kısmı imha edilmişti. Bu son meydan muharebesi ‘Başkomutanlık meydan savaşı’ olarak anılacaktı. Çünkü Gazi paşa ateş hattında her birliği birebir denetliyor, kapışmanın gidişine göre kararlar alıyordu. Amacı açıktı, önce bu savaşın şerefini pek anlaşamadığı Sakallı Nurettin paşaya kaptırmamak, ve olası küçük hatlardan dolayı son anda zafer kuşunu elinden kaçırmamak. Öyle anlar oluyordu ki Paşa, ordu komutanını devreden çıkararak doğrudan alaylara-tümenlere emir veriyordu. Bir keresinde Yakup Şevki paşa ikmal sıkıntısını ve karşısında ki düşmanın hala siperlerinde olduğu gerekçesiyle hareket etmekte tereddüt edince doğrudan 2. Ordu tümenlerine ileri harekata katılmalarını emir etmişti. Yunan ordusunun çemberden çıkmasına izin vermeyecekti. Bunun içinde 2. Ordu askerlerine gerek vardı. Şimdi komuta heyetinde başka bir görüş ayrılığı başlamıştı, Bursa yönünde m, yoksa İzmir istikametinde mi devam edilecekti. Çekilen düşmanın ana bloku İzmir’e doğru kaçıyordu, dağılmışlardı, panik içindeydiler, çekilirken olmadık vahşete imza atıyorlardı. İzmir de Batılı devletlerin temsilcileri vardı. Bursa bölgesinde ki düşman Eskişehir’den çekilen Yunan ordusu birliklerince epey takviye olmuş gibiydiler.  İzmir yürüyüşü zaten İsmet paşanın aldığı kararlarca başlatılmıştı. Gazi paşa bu karar destek vermişti.

Bu noktada bir saptama gerekli, İzmir Türk insanı için bir semboldü, düşünün ki Payitahtın başkenti İstanbul ta 1918 Kasım ayında fiilen işgal edilmiş ama halk nezdinde bir uyanışa sebep olmamıştı. Oysa Mayıs 1919 da Yunan ordusu İzmir’e çıktığında Türkiye de yer yerinden oynamıştı. Milli direniş o günlerde kemikleşmişti. Kısaca İzmir’in kurtarılması zaferin son aşaması olacaktı. Fiili durum bunu gerektiriyordu.

Özetlersek; İzmir üstüne yürümek doğru bir karardı!

Askeri açıdan; yenilmiş ve panik halinde cepheyi terk eden düşman kuvvetine toparlanma fırsatı verilemezdi.

Ahlaki açıdan; adamlar çekilirken olmadık zulümler yapıyordu, kendi insanını bu durumda kaderine terk etmek olmazdı.

Siyasi açıdan; Dünya, Büyük Taarruz hakkında fazla bir şey bilmiyordu, öyle ki İstanbul da ki İngiliz yüksek komiseri bile tatile çıkmıştı, Harekat o kadar iyi gizlenmişti ki Trikopis bile esir edildiğinde Atina’nın haberi olmamıştı. Ankara da ki Türk aydınları bile önceleri Trikopis’in değil Kemal paşanın esir düştüğünü sanıyorlardı. Taarruz ile ilgili cılız haberler gelmeye başladığında ‘İnşallah birkaç kasabayı kurtarmışıdır!’ beklentisi hakimdi oysa aynı anda Yunan ordusu kaçıyordu.

Kısaca İzmir’in düşmesi dünyada ve Ankara da muhteşem bir umut ışığı olacaktı. İzmir bölgesinde ki Yunan birlikleri temizlendiğinde, Kuzeyde ki düşman kıtalarının bir etkisi olamayacaktı çünkü artık sayısal üstünlük Türk ordusunda olacaktı.

Aynen de böyle olmuştu. 200 bin kişiyi aşkın düşman ordusu bir vuruşta üçe bölünmüş ve yalınayak piyade birlikleri 9 gün içinde İzmir kapılarına dayanmıştı.

Devam edeceğiz.

KİŞİSEL BİR NOT:

SEVGİLİ OKUYUCU, MALUM SALGIN NEDENİYLE HAYATIMIZIN PEK ÇOK AŞAMASINDA KAÇINILMAZ KISTLAMALARA GİDİYORUZ. BU EYLÜL AYI İÇİNDE ANTALYA DEVLET OPERA VE BALE MÜDÜRLÜĞÜMÜZ BÜYÜK BİR FEDAKARLIKLA DÖRT MUHTEŞEM KONSER TERTİP EDECEK. ASPENDOS ANTİK TİYATRODA.

BU ÇOCUKLAR DA HEPİMİZİM KATLANDIĞI SIKINTILARA KATLANIYOR AMA BİRAZ OLSUN MORAL VERMEK ADINA KENDİ SAĞLIKLARINI HİÇE SAYARAK GÖREVLERİNİ YAPMAYA ÇALIŞIYORLAR.

ONLARI YALNIZ BIRAKMAK ANTALYALILARA YAKIŞMAZ! ASPENDOS DA SON DERCEDE SIKI TEDBİRLER ALINMIŞ. OTURMA DÜZENİ, İÇERİ GİRİŞ, ÇIKIŞ İŞLEMLERİ İTİNA İLE DÜZENLENMİŞ.

5 EYLÜL DE HEP BERABER ASPENDOS DA BULUŞALIM… VE ÇOCUKLARIMIZI YALNIZ BIRAKMAYALIM.

İNANIN BİR avm DE Kİ RİSKLERDEN ÇOK DAHA AZINA  DÜNYAYA ‘BİRLİK VE BERABERLİK’ MESAJI VERELİM.