Eğitime verilen önem azaldıkça sorunların katlandığı bir ülke olduk. Çiçeği burnunda Cumhuriyet’in yokluk içinde kurduğu eğitim sisteminin yarattığı itibarı çabuk tükettik…
Sağı yaptı, solu yaptı ama ne yapıldıysa birlikte yapıldı ki
bugünlere geldik. Artık önümüze bakalım, doğru yol alalım. Ama ne mümkün. Her
gün yeni bir tartışma. Şimdi de gündem korona döneminde eğitim-öğretimin
sorunlarını aşmakken bir anda geldik, ‘öğretmen maaşlarına’ çevrildi…
Yıllardır biliyoruz
ki öğretmen maaşları geçmişe göre eriyor. Çocukluğumuzda başlayan bu süreç
öğretmenlerin ek iş yaparak geçimini sağlamaya çalıştığı sinema filmleriyle
gündem olmuştu…
Sanatla verilen mesaj anlaşılamadı ki giderek kan kaybetti
hem meslek hem itibar hem de maaşlar…
Eğitime ayrılan bütçelerden kısarak gelişeceğini,
kalkınacağını zanneden güzel ülkem eğitimden kırparak büyüyemedi tabii…
Aynı zihniyeti
Antalya’da yerel yönetimlerde de gördüm…
Belediyeler, özel idareler eğitime payı oldukça kısarlar.
Tamam asli görev, bakanlığın ama belediyeler kısmamalı…
Kiralık binalarda,
derme çatma yapılarda eğitim olmamalı…
Gerekirse hayırsever katkılarıyla yerel yönetimler de elini
taşın altına sokmalı…
Tabii yaptıklarını küçümsemiyorum. Takdir ediyorum ama
artarak devamını diliyorum…
Özellikle okul öncesi eğitim desteğinde…
Gelelim özel okul
işletmecisi Bakanımıza…
Bakanımız da yüzünü
devlet okullarına çevirmeli. Köy okullarına yönelmeli. Eğitimin, herkesin
parasız ulaşacağı bilimsel ve çağdaş anlayışla yükselmesini tesis etmeli…
Maaşlar üzerinden polemiğe girmek herkese, hepimize
saygısızlık…
Özel okullarda ve devlet okullarında verilen maaşları ve
yaşam koşullarını biliyorum…
Sözleşmeli öğretmenlerimizi biliyoruz…
Yapmayın, üzmeyin canım öğretmenlerimizi…
Ve bizi…
Eğitimin temel taşı öğretmenlerimizin maaşlarının açlık
sınırından yukarı çekilmesi şart…
Ama okullarımızın
fiziki eksikliklerinin giderilmesi, temizlik personeli desteği gibi zaruri
pekçok eksiği var…
Eğitim şart Bakanım…