Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan gezegenimizde yeni bir savaşlar, çok kanlı çatışmalar çağının, döneminin açıldığını ima ederek  partisinin grup toplantısında geçtiğimiz günlerde adeta kükredi... 

Erdoğan 'İsrail'in gözünü er ya da geç Anadolu topraklarına dikeceğini' söyledikten sonra şöyle dedi: 

'Sanmayın ki İsrail Gazze'de duracak. Bu azgın devlet, bu terör devleti, eğer durdurulmazsa vaadedilmiş topraklar hezeyanıyla gözünü er ya da geç Anadolu'ya dikecektir. İsrail, Gazze'de sadece Filistinlilere saldırmıyor. Bize de saldırıyor. Hamas, Gazze'de Anadolu'nun ileri hat savunmasını yapıyor.'

*****

Bu yazıda Başbakan Süleyman Demirel'e 12 Mart 1971 askeri darbesini darbeden birkaç ay önce Milli İstihbarat Teşkilatı'nın değil de İran Şahı'nın haber verdiği gibi tarihi anekdotlar da bulunuyor

*****

Sayın okuyucum bir kez daha Matruşka tarzı bir yazı ile karşınızdayım...

Lütfen ortaya karışık, pek çok olaydan ve kişiden söz edilen bu yazıdan dolayı beni bağışlayınız...

*****

Rus atasözü: 'Sen acıktıkça beklediğin yemeğin lezzeti artar, tadı güzelleşir,'

Umberto Eco: '21. yüzyıl insanının yanılgısı, faşizmin tekrar Nazi üniformasıyla geleceğini zannetmesidir,'

1812, 1915, 1940

338.000 Belçikalı, İngiliz, Fransız asker 1940'ta Dunkirk sahilinde Alman Stuka uçaklarının saldırısı altında İngiliz Kanalı-La Manche'ı geçmeye çalışırken açtı ve açlıktan ölmemek için buldukları atları öldürüp yediler...1812 Rusya seferinde Napoleon'un askerleri de Moskova'dan Fransa'ya dönerken açlıktan atlarını yediler ve yürüyerek döndüler...1915'te Osmanlı ordusunda çok az at vardı ve İstanbul'dan Çanakkale cephesine askerler 12 günde yürüyerek ulaşıyordu...

12 Mart 1971 darbesinin perde arkası:

Halk oyuyla gelmiş başbakan Süleyman Demirel'i  (Süleyman Demirel'in babası 8 yıl askerlik yapmıştı) silah zoruyla  görevden alan 12  Mart 1971 askeri darbesini tetikleyen birkaç önemli olay vardır...

Cüneyt Arcayürek'in 'Derin Devlet 1950-2007 ' adlı kitabında (sayfa 256-257-258-259) bu darbeyle ilgili çok çarpıcı bilgiler bulunmaktadır...

İran Şahı Mohammad Reza Pahlavi (1919-1980) 12 Mart 1971 darbesinden birkaç ay önce Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı İhsan Sabri Çağlayangil'i Tahran'a davet eder,  Başbakan Demirel'e ivedilikle iletilmek üzere, yaklaşmakta olan felaketi Demirel'in önleyici tedbirlerle ortadan kaldırması umuduyla, bir mesaj iletir ve İran Şahı Çağlayangil'e bu mesajında şunları söyler:

'Babam, Atatürk'ün yakın arkadaşıydı, dostuydu, babam bana Türkiye ile daima iyi geçinmeye gayret et, bunun için çalış, tavsiyesini vasiyet olarak bıraktı...Birkaç ay içinde Türkiye'de bir askeri darbe olacağı bilgisi bana ulaştı...Batı komşum Türkiye'deki istikrarın bozulması İran'ın aleyhine bir gelişme olur...Halkımın bir kısmı Azeri, bir kısmı Kürt, Kuzey komşum Sovyetler...Şu an Türkiye'ye güvenim tam ve bu nedenle Türkiye sınırında ordularım, askerlerim yok...Diğer ülkelerle olan sınırlarıma İran'ın güvenliğini sağlamak için ordularımı yığdım...Türkiye'de istikrarsız, huzursuz bir ortam oluşması beni ve İran'ı çok rahatsız eder, çok sarsar! '

Halk oyuyla gelmiş başbakan Süleyman Demirel'i görevden alan 12  Mart 1971 askeri darbesini tetikleyen birkaç önemli olay vardır... 

1-ABD Türkiye'de  haşhaş  ekimini tümüyle yasaklamayan Demirel hükümetini devirmek istemiştir...Darbeci generaller ABD'ne Türkiye'deki haşhaş ekimini Demirel'i devirdikten hemen sonra tümüyle  yasaklayacaklarına ilişkin güvence vermiştir...

2-Demirel hükümetinin Varşova askeri ittifakının kurucusu olan Sovyetler Birliği ile ticari ilişkilerini her fırsatta geliştirmesi ABD'ni yönetenleri çok kızdırmıştır...

3-ABD casus uçaklarının Türkiye'den kalkarak Sovyetler Birliği hava sahasında uçarak görüntü ve fotoğraf almasına Sovyetler Birliği'nin en gizli sırlarını öğrenmesine Demirel hükümeti yasak getirmiştir...

4-Demirel hükümeti iki millet bir devlet gibi hareket eden İsrail ABD ittifakının çıkarlarını zedeleyici tutumlar içindedir...Sovyetler Birliği İsrail aleyhine Mısır ve Suriye ordularını silahlandırırken Demirel hükümeti Sovyet silahlarının İsrail'in düşmanı ülkelere ulaşması için Türk hava sahasını açmıştır...Ekim 1973'te Mısır ve Suriye, tam 11 ülkenin (Sovyetler Birliği, Suudi Arabistan, Cezayir, Ürdün, Irak, Libya, Kuveyt, Tunus, Fas, Küba, Kuzey Kore) desteğiyle İsrail'e saldırdığında ABD hükümeti 12 Mart 1971 darbesini yapan generallerden İsrail'le savaşan ülkelere Sovyetler Birliği'nin silah cephane, mühimmat sevkiyatı yapmasına engel olabilmek için Türkiye'nin hava sahasını kapatmasını istemiş ve Türk generaller ABD'nin bu isteğini hemen, anında onaylamıştı...

5-Kara Kuvvetleri Komutanı Faruk Gürler Cevdet Sunay'dan sonraki Cumhurbaşkanı olmak için faaliyetler yürütmekteydi...

Mayıs 2024;  Ukrayna'da kan gövdeyi götürüyor

Ukrayna lideri Zelensky Ukrayna'nın yeterince silah, askeri malzeme, cephane, mühimmat bulamadığını ve bu nedenle Rus ordusunun Ukrayna'nın 1.500.000  nüfuslu ikinci en büyük kenti Kharkiv'i 
(Doğu cephesinde, Rusya sınırına sadece 30 mil uzaklıkta bulunuyor) istila etme hedefine çok yaklaştığını söylüyor...

Putin 510.000 askeriyle Ukrayna cephesinde epey mevzi kazanmış durumda...7.485 tank, 350 uçak, 325 helikopter, 12.487 top, 26 gemi, 1 denizaltı, 1.070 roketatar, 797 hava savunma sistemi bu orduya eşlik ediyor...

Ukrayna Rus ordusuna ilk kez 1940'larda Nazi Almanyasının geliştirdiği kamikaze insansız hava araçlarıyla darbe indirmeye çalışıyor...

Not: Ukrayna'nın da, Rusya'nın da yöneticileri yolsuzluklar, devlete ait paranın yağmalanması ve talan edilmesi konusunda epey ün sahibidir...'Devletin malı deniz yemeyen domuzdur' ilkesi bu iki ülkedeki siyasilerin başlıca ilkeleri arasında yer alıyor...

Öte yandan Çin-Rusya arasındaki ticaret 2019’da 111 milyar dolarken,  2023’te 240 milyar dolara ulaştı...

Çin lideri Xi Jinping, birkaç gün önce Pekin'de Rus lideri Vladimir Putin'i tüm Çin hükümet kabinesi ile birlikte şahsen karşıladı...

Almanya başbakanı Scholz'un birkaç hafta önce Çin'e yaptığı ziyareti hatırlayalım. Scholz, bir belediye başkan yardımcısı tarafından karşılanmıştı...

Rusya'nın Şubat 2022'de Ukrayna'ya karşı başlattığı saldırıdan sadece birkaç gün önce, Rusya ve Çin "sınırsız" bir dostluk ilişkisi kurduklarını tüm dünyaya ilan ettiler.

16 Mayıs 2024 Perşembe günü Rusya ve Çin lideri bir kez daha buluştular ve 2022'de imzaladıkları sınır tanımayan dostane ilişki anlaşmasının bir başka teyidine imza attılar....O zamandan bu yana Rusya, Batı yaptırımlarının uluslararası / küresel  ticaret sisteminin çoğuna erişimini kesmesi nedeniyle ekonomik olarak Çin'e giderek daha bağımlı hale geldi.Çin'in Rusya ile geçen yıl toplam 240 milyar dolar tutarındaki ticaret hacmi Rusya'nın yaptırımların en kötü etkilerini hafifletmesine çok yardımcı oldu.

Rusya yakın zamanda yıllık gelirlerinin % 3'ünü savaş bütçesi için harcarken bu oran şu anda % 8'e yakın...

Rusya'nın Ukrayna'ya saldırmasından sonra ABD ve Avrupa Birliği Rusya'ya ait yaklaşık 300 milyar dolarlık serveti, varlığı dondurdu ya da deyim yerindeyse bu paraya el koyarak Rusya'yı cezalandırdı...
Ukrayna'dan dönen Rus askerler arasında cinayet işleme oranı 9 kat arttı...Askeri personelin 'kronik ruh sağlığı' sorunlarındaki artış nedeniyle 2023'te toplam 113 aktif Rus askeri mahkum edilmişti...
Cepheden eve döndükten sonra cinayet işleyen Rus askerlerinin sayısı, savaş alanında görev yapmaya bağlı "kronik ruh sağlığı" sorunları nedeniyle son iki yılda hızla arttı....Moskova'nın yargı departmanından (adliye koridorlarından) alınan veriler, 2023'te 113 aktif askerin mahkum edildiğini gösterdi. Bu sayı 2022'deki sadece 13 mahkumiyete kıyasla yaklaşık yüzde 900'lük bir artışa işaret ediyor...

2022 yazında başlayan Rus mahkumların toplu olarak askere alınması süreci, özel askeri grup Wagner'in eski başkanı Yevgeni Prigojin (1961-2023) tarafından yönetilmişti...Fırtına-Z taburlarında, tümenlerinde görev yapan mahkumlara temiz sicil, tam af ve savaş alanında 6 ay görev yaptıktan sonra evlerine dönme izni teklif edilmişti...Prigojin, ağustosta kuşkulu bir uçak kazasında ölmeden önce yaklaşık 50 bin Rus mahkumun bu anlaşma kapsamında cepheye gönderildiğini söylemişti....

Ukrayna Silahlı Kuvvetleri Genelkurmay Başkanlığı'na göre Rusya şimdiden 465 bin askerini ve binlerce parça teçhizatını savaşta kaybetti.

Rusya İçişleri Bakanlığı’na göre ülkede, Özbekistan, Tacikistan ve Kırgızistan’dan gelen 10,5 milyon göçmen var.

Çin Tayvan'ı her an işgal edebilir

Öte yandan Çin lideri  1949'da Çin ana karasından ayrıldıktan sonra bağımsız bir ulus olduğu konusunda ısrar eden 23 milyon nüfuslu Tayvan'ı çok yakında istila edeceklerinin sinyallerini her fırsatta gönderiyor...

Wall Street Journal gazetesine konuşan bir Çinliyse, Tahran'ın ters mühendislikle Çin ürünlerinin / mamüllerinin taklidini yapıp sattığını iddia etti.

Afganistan'daki Taliban yetkilileriyse Çin'in Bir Kuşak ve Bir Yol Girişimi'ne (Yeni İpek Yolu Projesi) katılmaya  ilgi duyduklarını belirttiler...

Taliban Ticaret Bakanı, 'Dünya çapında yatırım yapan Çin, Afganistan'a da yatırım yapmalı. Lityum, bakır ve demir gibi ihtiyaç duydukları her şeye sahibiz' diye konuşmuştu

Çin'de şu anda yılda 40 milyon araçlık üretim kapasitesi bulunuyor. İç pazarda satılan araçların sayısı 22 milyon civarında...

İsrail köşe sıkışmış durumda 

BRICS (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika) milletler teşkilatı üyesi Güney Afrika, İsrail’i soykırımcı diye suçlayarak Uluslararası Adalet Divanı’na dava açtı.

Gazze’nin Mısır’la olan sınırına yakın ve 1.2 ila 2 milyon Filistinlinin sığındığı Refah’ta, “İsrail ordusu şehrin doğu bölgelerine yönelik hava ve kara bombardımanlarını artırdı...

Güney Afrika, Uluslararası Adalet Divanı'ndan (UAD) acilen İsrail'in Gazze'nin Refah kentindeki saldırılarını sonlandırması ve Gazze genelinde askeri faaliyetlerini durdurması için emir vermesini talep etti.

Güney Afrika, 40 bine yakın insanı öldüren ve Gazze'nin büyük bölümünü yıkan 7 aylık savaşta artık halka gıda, ilaç ve diğer yardımları ulaştırmak için bile ateşkes gerektiğini ifade etti. 

Davacı avukatlarından Vaughan Lowe, Refah'ın İsrail kuvvetlerinin Gazze'de kara harekatı düzenlemediği "son köşe" olduğunu ifade etti ve yıkıcı bir saldırının 'bölgede Filistin varlığının temelini yok edeceğini' söyledi. 

Lowe, 'Eğer divan şimdi harekete geçmezse Gazze'de bir Filistin toplumunu tekrar inşa etmenin olasılığı ortadan kaldırılacak, en azından mevcut olarak Gazze'deki korkunç olayları yaşayanların ömrü bunu görmeye yetmeyecek' diye konuştu.

Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, 'Türkiye olarak Güney Afrika'nın İsrail'e karşı Uluslararası Adalet Divanında açtığı davaya müdahil olmaya karar verdik,' ifadesini kullanmıştı.

Uluslararası Adalet Divanı (UAD) Statüsü'nün 63. maddesi, Güney Afrika'nın İsrail aleyhine açtığı soykırım davasına Türkiye'nin müdahil olmasına imkan veriyor. 

Devletler, UAD nezdinde açılmış bir davaya, 2 madde üzerinden müdahil olabiliyor. 

Bunların birincisi Divan Statüsü'nün 62. maddesi uyarınca 'Bir devlet, davadaki karardan etkilenebilecek hukuki nitelikte bir çıkarı olduğunu düşünürse Mahkemeden müdahil olmasına izin verilmesini talep edebilir,' hükmüne dayanıyor. 

Nikaragua, Güney Afrika'nın açtığı davaya Divan Statüsü'nün 62. maddesi kapsamında müdahil olacağını bildirmişti.

İkinci olarak Divan Statüsü'nün 63. maddesi uyarınca yapılacak müdahillik talebinde de uyuşmazlık konusu somut olaydan ziyade, uyuşmazlık konusu olan sözleşmenin nasıl yorumlanması gerektiğine ilişkin genel beyanda bulunma imkanı getiriliyor. 

Buna göre Türkiye, müdahillik başvurusunun kabul edilmesi durumunda, Güney Afrika'nın davasına dayanak teşkil eden 1948 tarihli Birleşmiş Milletler (BM) Soykırımın Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi'nin nasıl yorumlanması gerektiğine ilişkin hususlarda beyanlarda bulunabilecek. 

Türkiye bu adımı attığında İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) üyeleri arasında Güney Afrika'nın Gazze'de soykırım yapmakla suçladığı İsrail'e karşı UAD'de açtığı davaya müdahil olan ilk ülke olacak.

UAD Statüsü'nün 63. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca, Divan'ın vereceği kararda Soykırım Sözleşmesi'ne ilişkin yaptığı yorumun, davanın tarafı olan ülkelerin yanı sıra davaya müdahil olan ülkeler açısından da bağlayıcı olacağı bildiriliyor. 

Söz konusu bağlayıcılık, sadece Soykırım Sözleşmesi'nin nasıl yorumlanacağına ilişkin olması bakımından ileride Türkiye'yi ilgilendiren güncel ya da tarihi olaylar açısından herhangi bir dava açılmasına dayanak teşkil etmemesi yönüyle dikkati çekiyor. 

UAD, Kolombiya'nın Divan Statüsü'nün 63. maddesi uyarınca müdahillik talebinde bulunduğunu açıklamıştı. İrlanda, Belçika, Ürdün ve Libya gibi ülkelerin de İsrail'e karşı açılan davaya müdahillik imkanlarını değerlendirdikleri basına yansımıştı.

63. madde neleri kapsıyor?

Divan, Ukrayna-Rusya arasındaki soykırım davasında, 63. madde kapsamında 'müdahillik' başvurusu yapan 33 devletten ABD hariç 32'sinin başvurusunu kabul etmişti. Divan, Gambiya-Myanmar arasındaki benzer davada da 63. madde kapsamında "müdahillik" talep eden 7 devletin talebi üzerindeki incelemesini sürdürüyor.

Bolivya ise İsrail ile diplomatik ilişkilerini kesen ilk ülke oldu.

Kolombiya Cumhurbaşkanı Petro 'Soykırım çağına geri dönemeyiz' dedi ve İsrail ile diplomatik ilişkileri keseceğini açıkladı...

Kolombiya Cumhurbaşkanı Gustavo Petro, Gazze'de Filistin halkına yönelik devam eden saldırıları nedeniyle  İsrail ile diplomatik ilişkileri keseceğini duyurdu. Başkent Bogota'da düzenlenen '1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü' kutlamalarına katılan Petro, tarihi Bolivar Meydanı'nda halka seslendi. Cumhurbaşkanı Petro, İsrail devleti ile diplomatik ilişkilerin kesileceğini belirterek, 'bu karar karşımızda Soykırımcı bir lider ve hükümet olmasından ötürüdür,' ifadesini kullandı. 

İsrail'in Gazze'de soykırım yaptığını vurgulayan Petro, "Bugün meydanlara inen tüm insanlık bizimle aynı fikirdedir: Soykırım çağına geri dönemeyiz. İnsanlığın gözleri önünde bütün bir halkın yok edilmesine seyirci kalamayız, Filistin ölürse insanlık da ölür" dedi.

Geçen şubat ayında Kolombiya İsrail'den silah alımlarını durdurmuştu. Petro,  Netanyahu'yu "Soykırım yapmış siyasi lider" olarak nitelendirdi.

Şili ve Honduras'ın İsrail'deki büyükelçilerini geri çağırdığı hatırlatılırken, Ürdün ve Bahreyn gibi Arap ülkelerinin de benzer adımlar attığı öğrenildi...

Avrupa'daysa İspanya ve İrlanda gibi ülkeler, Filistin devletinin tanınması için çabalıyor.

Uluslararası Adalet Divanı, soykırım için silah sağlayanların da sorumlu tutulabileceğini hatırlattı...

İsrail'in Gazze'deki saldırılarına siyasi, mali ve askeri destek sağlayarak 'soykırım işlemesini kolaylaştırdığı' gerekçesiyle Nikaragua'nın Almanya aleyhine Uluslararası Adalet Divanı’nda (UAD) açtığı davada, ihtiyati tedbirlere ilişkin karar açıklandı.

Nikaragua'nın Almanya aleyhine ihtiyati tedbir kararlarına hükmedilmesi talebiyle ilgili UAD, 15'e karşı 1 oyla "tedbir kararı vermeyi gerektirecek derece bir aciliyet olmadığına" hükmetti.

Divan Başkanı Lübnanlı Yargıç Nawaf Salam tarafından okunan kararda, Cenevre Sözleşmelerinin 1. Maddesi uyarınca, tüm devletlerin ve tarafların sözleşmeye her koşulda saygı gösterme ve saygı gösterilmesini sağlama yükümlülüğü altında olduğu hatırlatıldı.

Kararda, UAD'nin "soykırımın ve diğer savaş suçlarının işlendiği bir bölgeye silah sevkiyatı yapan devletleri, işlenen suçlardan sorumlu tutulabilme ihtimali olduğu   hatırlatıldı...

'Filistin Devlet Başkanlığı Sözcüsü Nebil Ebu Rudeyne, İsrail'in Refah'ta soykırım başlatacağı uyarısında bulundu.

Ebu Rudeyne, İsrail'in politikalarından ABD yönetiminin sorumlu olduğunu da söyledi...

Rudeyne, 'İsrail'e mali ve askeri destek sağlayan ve uluslararası meşruiyet kararlarının uygulanmasını engellemek ve saldırganlığı durdurmak için uluslararası topluma karşı duran ABD yönetimi, Netanyahu ve hükümetini, Tulkerim vilayeti ve kamplarında olduğu gibi, ister Gazze Şeridi'nde ister Batı Şeria'da olsun, Filistin halkına yönelik katliamlarını sürdürmeye teşvik eden taraftır' şeklinde konuştu.

Ebu Rudeyne, Refah'ın işgalinin 1,5 ila 2  milyon Filistin vatandaşının ‘soykırıma benzer bir katliama’ maruz kalacağı anlamına geldiğini ifade etti.

Ebu Rudeyne, Filistin meselesine adil bir çözüm bulunmadan ve başkenti Kudüs olan, Müslümanların ve Hıristiyanların kutsal mekânlarıyla birlikte bağımsız bir Filistin devleti kurulmadan tüm bölgenin barış ve güvenliğe kavuşamayacağını vurguladı

Amerikalı aşırı sağcı siyasi yorumcu Nicholas Joseph Fuentes (1998 doğumlu) şöyle dedi:

'İsrail'in Gazze'nin altyapısını yok etmesi Filistinlilerin bir daha geri dönememesini sağlıyor. Bu, İsrail'in Gazze Şeridi üzerindeki kontrolünü süresiz olarak sürdürmeyi amaçlaması nedeniyle tasarlanmıştır...'

İran Dış İlişkiler Stratejik Konseyi Başkanı Kemal Harrazi, 'İsrail'in nükleer silahlara sahip olduğunu belirtmek gerekir. Biz hala nükleer silahlardan arındırılmış bir bölgeyi savunuyoruz ve bu fikri desteklemeye devam ediyoruz. Ancak bölgede nükleer silaha sahip olan İsrail silahsızlandırılmadıkça, bölgede huzur ve güven sağlanmayacaktır' şeklinde konuştu...

Filistin Esirler Cemiyeti, Pazar günü yayınladığı bir istatistikte İsrail'in şu anda Gazze Şeridi'nden tutuklananlara ek olarak 9 bin 500 Filistinliyi gözaltında tuttuğunu söyledi. 

The Times Gazetesi İsrail tarafının bir iddiasını manşetlerine taşıdı. Buna göre İsrail ordusu Gazze’de Hamas’a ait bir belge buldu. Operasyon sırasında bulunan bu belge 'Türkiye’de bir üs kurulması' başlığı taşıyordu. The Times belgeyi gördüklerini ve doğruladıklarını yazdı.Gazetenin haberinde ilgili belgenin nerede bulunduğu da anlatıldı. Habere göre Hamas’ın Türkiye’de gizli bir üs kuracağına dair planın yer aldığı doküman, Hamas’ın bölgedeki en üst düzey yetkilisi Yahya Sinvar’ın ekibinin başındaki Hamza Ebu Shanab’ın evinden çıktı.

The Times’a göre o belgenin anlamı şu: 'Hamas Türkiye’de bir üs kurmayı ve NATO üyeleri dahil komşu ülkelerdeki İsrail hedeflerine saldırıları koordine etmeyi planlıyordu.'

Habere göre Hamas’ın planında Türkiye’de üs kurmak için gönderilecek finansman ve personele ilişkin ayrıntılar da yer aldı. The Times, planın Aksa Tufanı Harekatı'ndan önce mi yürürlüğe girdiği konusunun merak uyandırdığını, ancak bunun belirsizliğini koruduğunu da yazdı. Türkiye’nin Filistin’e desteğini en başından beri yüksek sesle dile getirdiğini yazan gazete, “Türk hükümeti Hamas’a verdiği desteği yüksek sesle dile getiriyor, Hamas’ı ‘kurtuluş, direniş grubu’ olarak nitelendiriyor' diye belirtti.

Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’ya yönelik eleştirilerini de anımsatan gazete, “Erdoğan pazar günü İsrail Başbakanı Netanyahu’nun ‘soykırım yöntemleriyle Hitler’i kıskandıracak seviyeye ulaştığını’ söyledi” diye yazdı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Türkiye’deki hastahanelerde binden fazla Hamas üyesinin tedavi gördüğü”ne ilişkin açıklamalarına da değindi. Erdoğan Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis ile bir araya gelmiş ve Yunan liderin Hamas’ı “terör örgütü” olarak nitelemesinden duyduğu üzüntüyü dile getirmişti. Erdoğan bu konuşmada Hamas üyelerinin Türkiye’de tedavi gördüğünü açıklamıştı.

'Katar’dan sonraki adres Türkiye' iddiası

İstanbul nisan ayında yoğun bir diplomatik trafiğin merkezi olmuştu. Hamas siyasi lideri İsmail Haniye ve Mısır Dışişleri Bakanı Samih Şukri aynı gün Türkiye’deydi, Cumhurbaşkanı Erdoğan’la görüştüler. Bu trafik dünya basınında 'Hamas’a yuva aranıyor' diye yorumlandı.

İsrail’in önde gelen gazetelerinden Hareetz de Haniye’nin İstanbul temaslarını yazmıştı. Wall Street Journal’ın (WSJ) bir haberine atıfla Haniye’nin Türkiye’ye gelmesinin barınacak yeni bir ülke arayışı olduğu iddia edilmişti.

WSJ de Hamas’ın siyasi liderliğinin yürütülen müzakerelerde ilerleme kaydedilememesinden duyduğu endişe nedeniyle Katar’dan ayrılmayı düşündüğünü gündeme getirmişti. Haberde ismini vermek istemeyen Arap kaynaklara dayanılarak Hamas liderlerinin görüşmelerin aylarca sürebileceğine inandıkları ve bunun da grubun görüşmelerde arabulucu olan Katar’la yakın bağlarını tehlikeye attığı belirtilmişti.

Haaretz yazarı da bunun üzerine yapılan İstanbul temaslarını değerlendirdiği yazısında yeni adresin Türkiye olabileceği imasında bulunmuştu. Sonrasında da Hamas liderlerinin Türkiye temasları sırasında bu iddiaları reddettiği ifade edilmişti.

İsrail Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir, Gazze'de İsrail yerleşimleri kurulması çağrısında bulunan bir mitinge ev sahipliği yaptı ve şöyle dedi: "Çözüm Tevrat'ın bize söylediği şeydir :Özgürleştirmek, yerleşmek ve kovmaktır."

Almanya'da yargı, İsrail'e yapılan silah sevkiyatını soruşturuyor...

Berlin İdare Mahkemesi, Alman hükümetinden, İsrail'e silah sevkiyatının uluslararası hukuk ihlal edilmeden hangi kriterlere göre gerçekleştirildiğini açıklamasını talep etti. Junge Welt gazetesinin haberinde, bir grup avukatın şubattaki başvurusu üzerine, mahkemenin, Alman hükümetinden İsrail'e silah sevkiyatını hangi kriterlere göre gerçekleştirdiğini açıklamasını istediği belirtildi.  

Türkiye'nin 2023'te İsrail'e 5,4 milyar dolarlık ihracat yaparken ithalat rakamının yalnızca 1,64 milyar dolar olmasına işaret edilerek Türkiye'nin bu ticarette kârlı olduğu belirtildi.

Netanyahu uzun zaman önce "İran tehdidini" varoluş nedeni olarak tanımlamıştı.Netanyahu, İran'ı Nazi Almanyası'na benzetti ve sık sık kendisini yeni Winston Churchill olarak tanımladı...  

İsrail, Rusya'da yaşayan Yahudileri İsrail'e taşıyabilmek karşılığında ABD'nin en gizli sırlarını Sovyetlere nasıl sattı?

Johnathan Pollard, 1954 doğumlu bir Teksaslıydı.1979'da ABD Donanması'na katıldı ve daha sonra Donanma istihbarat analisti oldu.Pollard Yahudiydi ve İsrail'e güçlü bir bağlılık duyuyordu, bu da onu İsrail adına ABD'de ABD aleyhine casusluk yapmaya yöneltti.

Ayrıca bazı istihbarat çalışanı arkadaşlarının açıkça 'Yahudi karşıtı, düşmanı' olduğunu hissetti ve bu nedenle bu durumla ilgili kişisel olarak bir şeyler yapmak istedi.İsrail, gizli ABD istihbarat bilgilerini kendilerine iletmesi için Pollard'a para ödedi.İsrail daha sonra bu bilgiyi Yahudi göçmenler karşılığında Sovyetlere verdi.

Orta Doğu'daki eski bir CIA istasyon şefi, İsrail'in Pollard'ın kendilerine verdiği materyali Sovyetler Birliği'nden 'kurtarmak istedikleri Yahudilerle takas yapabilmek  için" kullandığını söyledi.Bu insanlar arasında Yahudi nükleer bilim adamları, füze bilimcileri ve sıradan Sovyet Yahudileri vardı.

Gazeteci Seymour M. Hersh, bir dizi ABD'li yetkiliyle Pollard hakkında konuştu ve 'Hain-The Traitor' adlı kitabında Pollard'ın İsrail'e verdiği ABD istihbaratının yeniden paketlenerek Sovyetler Birliği'ne "İsrail'e göç etmek isteyen Sovyetler Birliği Yahudilerine izin verilmesi karşılığında verildiğini açıkladı...

CIA direktörü William Casey şunları söyledi: 'İsrailliler Pollard'ı SSCB'ye karşı saldırı planımızı elde etmek için kullandılar; bunların hepsini. Koordinatlar, ateşleme yerleri, sıralamalar. Hepsini Sovyetler Birliği'ne ilettiler...'

'Pollard'ın kokain bağımlısı olduğu belirtildi ve çok gizli belgeleri 31.000 dolara sattığı ve 340.000 dolar daha istediği bildirildi.İsrail ayrıca yeni nişanlısı için ona bir elmas nişan yüzüğü verdi.İsrail,  Pakistan'ın nükleer teknolojisi, kimyasal ve biyolojik silah programları, Sovyet uçakları ve hava savunma sistemleri hakkında bilgi edinmenin yanı sıra Arap ordularının konuşlandırılması ve hazırlık durumu hakkında istihbarat elde etmekle ilgileniyordu.Ayrıca Pollard'dan İsrail ABD'ye bilgi sağlayan İsrailli siyasi figürlerin listesini talep etti...Pollard ömür boyu hapis cezasına çarptırıldı ve 20 Kasım 2015'te şartlı tahliyeyle serbest bırakılmadan önce 30 yıl hapis yattı.Ceza duruşmasında dönemin Savunma Bakanı Caspar Weinberger şunları söyledi:

'Ulusal güvenliğe, olayın kapsamı, ABD açısından kritik önemi göz önüne alındığında, sanığın neden olduğu zarardan daha büyük bir zararı tasavvur etmek benim için zordur. İsrail'e sattığı bilgilerin yüksek hassasiyeti var.Bu bilgiler Amerika Birleşik Devletleri tarafından kasıtlı olarak kendi kullanımı için saklandı, çünkü herhangi birine veya herhangi bir ülkeye ifşa edilmesi ulusal güvenliğimize en büyük zararı verecekti.'

2020 yılında şartlı tahliye kısıtlamaları kaldırıldığında Pollard İsrail'e taşındı.İsrail'de bir kahraman gibi karşılandı.Oraya, Yahudi-Siyonist ve önemli bir siyasi bağışçı olan Amerikalı milyarder Sheldon Adelson tarafından sağlanan özel bir jetle götürüldü.Netanyahu, Pollard'ı havaalanında bizzat karşıladı, selamladı, kendisine casusluk yaptığı ve İsrail için yaptığı fedakarlıklardan dolayı teşekkür eden bir konuşma yaptı.

Netanyahu'nun Pollard'ı hapisten çıkarmaya çalıştığını da belirtmekte fayda var.1998 yılında, o zamanlar İsrail Başbakanı olarak görev yapan Netanyahu, Bill Clinton'a bir mektup yazarak Pollard için resmi olarak af talebinde bulundu.Pollard'ın davasını sürekli olarak halka açık forumlarda gündeme getirdi, Pollard'ın yeterince hapis yattığına inandığını ifade etti ve serbest bırakılması çağrısında bulundu.

Konuyu, barış görüşmeleri ve ABD ile İsrail arasındaki diğer üst düzey tartışmalar da dahil olmak üzere diplomatik müzakereler sırasında gündeme getirdi.Netanyahu 2002 yılında kişisel desteğini ve dayanışmasını göstermek için Pollard'ı hapishanede ziyaret etti.Ayrıca İsrail'e vardığında birçok haham ve İsrailli politikacı ona şükranlarını dile getirdi.İsrail hükümeti Pollard'ın İsrail toplumuna katılımını ve entegrasyonunu kolaylaştırdı ve onun İsrail'deki yeni yaşamına destek sağladı.Kısaca söylemek gerekirse,  İsrail, Amerika Birleşik Devletleri'ne karşı casusluk yapan bir adamı memnuniyetle karşılayan, destekleyen ve "kahraman" olarak adlandıran bir ülkedir!

Ülkeler teker teker altın rezervlerini ABD'den çekmeye başladı. Mısır, Güney Afrika, Nijerya, Gana, Kamerun, Senegal, Cezayir ve Suudi Arabistan ulusal altın rezervlerini ABD'den çekmeye başladı...

CNN International, ABD'de kasım ayı seçimlerine dair yeni anketini yayınladı. Buna göre eski Amerikan Başkanı Donald Trump, Joe Biden'ın 6 puan önünde. Biden'in İsrail politikasını onaylamayanların oranı da gittikçe artıyor.  

Buna göre çoğunluk eski Başkan Donald Trump'ın başkanlığı döneminde Joe Biden'dan daha iyi olduğunu söyledi. Yüzde 49 Trump'a oy vereceğim derken, yüzde 43 Biden'ı destekleyeceğini kaydetti. Ankette sorulardan biri de Trump'ı mı Biden'ı mı başarılı görüyorsunuz? oldu. ABD'liler yüzde 55 oranında ‘Trump başarılı’ dedi, başarısız diyenlerin oranı ise yüzde 44 oldu. Mevcut Başkan ise ABD'lilerin takdirini Trump kadar da alamadı... Yüzde 61 Biden'ın başarısız olduğunu söylerken yalnız yüzde 39 başarılı dedi. 

Biden açısından en kötüsü de demokratlardan kesin bir destek alamayışı gibi görünüyor. CNN anketine göre Başkan Biden kendi partililerinin yalnızca yüzde 73'ünün oyunu alırken, Trump ise Cumhuriyetçilerin yüzde 91 oranında desteklediği bir aday. 

Ankette ABD'lilere Biden'ın politikasında neyi onaylamadıkları da soruldu. Biden'ın en zorlandığı konu Gazze oldu. Bu konudaki tutumunu halkın yüzde 71'i onaylamazken, 35 yaş altındaysa bu oran yüzde 81'e yükseldi. 

ABD Başkanı Joe Biden yönetimi 2025 yılında Donanmaya 63 milyar dolar harcayacak...

Taylor Swift, Robert De Niro ve Mark Hamill gibi ünlülerin desteğine sahip Joe Biden, Asyalı müttefikleri Japonya ve Hindistan'ın göçmenlere yönelik "yabancı düşmanı" politikalarının ekonomilerinin duraklamasına neden olduğunu iddia etti...

2024 yeniden seçim kampanyası için Washington'da düzenlenen bir bağış toplama etkinliğinde konuşan Biden,'Ekonomimizin büyümesinin nedenlerinden biri de sizin ve diğerlerinin sayesinde. Neden mi? Çünkü göçmenlere kucak açıyoruz' dedi.

Biden, 'Çin neden ekonomik olarak bu kadar kötü bir şekilde duraklıyor, Japonya neden sorun yaşıyor, neden Rusya ve Hindistan sıkıntı çekiyor? Çünkü yabancı düşmanlığı yapıyorlar. Göçmenleri istemiyorlar. Bizi güçlü kılan göçmenlerdir' dedi

ABD başkan adayı Trump, İran ve İsrail'in savaşa girmesi durumunda Tel Aviv yönetimini destekleyeceyeceğini ilan etti...

Gelecek yazım: Süleyman Demirel Kürtler, Yahudiler, Ermeniler ve Rumlar için neler demişti?