"Son dönemde sosyal medya, yazılı ve görsel medya kanalı ile gözümüzün içine sokulan bohem hayatları, bayat heyecanları, ilkel dürtüler, sonradan görme hayasızlar, harcadığı paranın kaynağı meçhul kişiler toplumsal ahlak ve huzuru tehdit etmektedir." MHP lideri Devlet Bahçeli'nin, partisinin Grup toplantısında ifade ettiği görüşler bunlar. Yanlış mı? Haksız mı Bahçeli bu görüşleri dile getirmekle? Bahçeli, pek çoğumuzun düşündüğü, gözlediği gerçekleri gözler önüne serdi grup toplantısında. Utanılacak yeni bir saadet zinciri ile karşı karşıyayız. Halk ekmek kuyruğunda, gözleri doymayanlar para kuyruğunda. Fon paralarının nereye gittiği araştırılıyor.
80'li yıllardan itibaren izlenen köşe dönmeciliği, kolay yoldan milyoner olmayı özendiren politikaların getirdiği son nokta bu sosyal medya fenomenleri ve foncular. 80'lerin Banker Kastelli'sinden bu yana gelinen son nokta. Kara para aklama iddiaları üzerine yargının harekete geçtiği bu fenomenler sosyal medyada büyük izleyici kitlesine sahip. Geçim sıkıntısıyla, hayat pahalılığı ile boğuşan insanlar fenomenlerle ilgili gelişmeleri TV'larda merakla izliyor. Milyon dolarlarını kaptıran foncular da halkın ilgi odağında.
Emek sarf edilmeden, alın teri dökülmeden, helal haram ayrımı yapılmadan elde edilen servet düzeyindeki paraların pervasızca saçılması , gösteriş için harcanması, saçlara dolardan bukleler yapılması, toplumumuzun geniş bir kesiminde rahatsızlığa yol açmakta. İçimizden bu tip kayıt dışı umre yolcularına imrenenler veya özenenler de çıkabilir. Ancak rahatsızlık duyan insanlarımız, değerlerimize ters düşen bu tür yaşantılarla mücadele edilmesi gerektiğine inanmakta. Keza daha fazla faiz elde etmek için tertip edilmiş fon oyunlarını, milyon dolarlarını bu fonlara bağlayan tanınmış simalar, bunlara çanak tutan bankacılar toplumumuzda haklı bir tepkiye neden olmakta.
Toplumumuzda bu gibi tipler küçük bir azınlıktan ibaret. Ancak yaşantıları ses getirmekte, ilgi çekmekte. Bu nedenle de medyanın ilgi odağı olmakta. Oysa içimizde fark edilemeyen, alanlarında başarılara imza atmış nice insanımız var. Alın teri dökerek, emek sarf ederek, gece gündüz çalışarak başarılara imza atan fark etmediğimiz nice insanımız var.
Geçenlerde böyle bir genç iş kadını ile görüşüyordum. Büyük depremde iş yerini kaybeden ve yeni bir yaşam kurmak için şehrimizde bir iş yeri açan, iş kadınımıza bu süreçte karşılaştığı sıkıntıları, sorunları yazmayı teklif ettiğimde, iri siyah gözlerini açarak " aman sakın yazmayın. Biz kendimiz sorunlarımızı aşmayı biliriz ve ayakta durmayı başarırız" diyerek teklifimi geri çevirmişti. Eşiyle birlikte onurlu bir yaşam mücadelesi içindeydiler. Zaman zaman iş insanlarımızla benzer sohbetler gerçekleştiriyorum. Başarılarının nedenlerini ve sıkıntılarını öğrenmeye çalışıyorum, farkedilmeyen bu insanlarımızla. Bilgi verirken, sıradan bir konuda söz ediyorlarmış gibi konuşuyorlar. Öğünmeksizin , böbürlenmeksizin. Özgüvenle ve cesaretle “zoru başarırım, imkânsız zaman alır” diyen genç bir iş insanını hatırlıyorum. Ne tür zorluklarla mücadele ettiğinin yakın tanığıyım. Aynı özgüveni, cesareti, vizyonu pek çok genç iş insanımızda görüyorum. Farkedilmeyen bu genç iş insanların er geç başarıyı yakalayacaklarına inanıyorum. Genç girişimcilerin gücüne önem verilmesi, önlerinin açılması gerektiğini düşünüyorum.
Günlük gelişmelere , siyasiler arasındaki kısır çekişmelere ,pembe dizilere, fenomenlere, fonculara odaklanılan Türkiye’de başarıları, çalışma alanında attıkları adımlar, kat ettikleri aşamalar farkedilmeyen sayısız insanımız yaşıyor . Türkiye'yi ve Türkiye'deki gelişmeleri ve yaşanılan sıkıntıları, sorunları geleceğe yönelik olarak değerlendirmek gerekir. Günlük gelişmelerin, kayıkçı kavgalarının ayrıntılarına girmeksizin.
Yaşlı Avrupa'dan farklı olarak, Türkiye, genç ve dinamik bir ülkedir. Genç nüfus Türkiye'nin önemli bir güç kaynağıdır. Bu genç nüfusun eğitimine, çağdaş bilimi, çağdaş teknolojiyi yakalamalarına büyük önem atfedilmeli. Keza, kadınlar ülkemizin bir başka güç kaynağıdır. Bugün eğitim hizmetlerinin, adalet hizmetlerinin, sağlık hizmetlerinin önemli bir bölümünü farkedilmeyen kadınlar üstlenmiştir. Kamu hizmetlerinden, medyaya kadar pek çok alanda başarılı hizmetler yapmaktadırlar, farkedilmeden. Cumhuriyetin İkinci Yüzyılında öncelikle hedeflerimizden biri kadınların toplumumuz içindeki konumlarını daha güçlendirmek olmalı..
Türkiye'nin yetişmiş insan gücü ve teşebbüs gücü de ülkemizin güç kaynaklarından biridir. Bu güç Türkiye'nin sınırlarını aşmıştır. İş insanlarımız çeşitli ülkelerde milyarlarca dolarlık taahhüde girişmişlerdir. İkinci Yüzyılda, farkedilmeyen bu güç de en iyi şekilde değerlendirilmeli.
Değişen dünyada Türkiye’nin daha büyük küresel başarı öykülerini Cumhuriyetin İkinci Yüz Yılında bu insanlarımızla yazacağız. Türkiye'nin aydınlık geleceğinin güvencesi ve lokomotifi fark edilmeyen bu insanlarımızla gurur duyalım. Onlara daha fazla özgüven kazandırmak, başarılı çalışmalarını takdir etmek, ufuklarını daha açmak ve onları daha farkedilir kılmak da bizlerin öncelikli görevi olmalı.