Evrimle devrimi karıştırdılar !...

 

Sivil toplum kuruluşlarının etkinliklerini fırsat buldukça izlemeye çalışıyorum.

Birkaç gün önce de kısa adı KONYSİAD olan Konyaaltı Sanayici ve İşadamları Derneği’nin geleneksel kahvaltılı toplantısına katıldım..

Hemen eklemekte var kadın üyelerin çoğunlukla olduğu KONYSİAD’ın adının da Konyaaltı Sanayici ve İşinsanları olarak kullanılması sempati yaratır..

KONYSİAD’ın bir süre önce yapıla genel kurulunda yeniden seçilen Kurucu Başkan İlhami Kaplan ve yönetimine hem nazik davetleri için de hem de Nurten Öztürk gibi sosyal sorumluluk projeleri ile müthiş işler başaran Atatürk Kadınını-Cumhuriyet  Kadınını dinleme ve tanıma şansını verdikleri için teşekkür ediyorum.

Antalyaspor eski Başkanı Ali Şafak Öztürk’ün annesi olan Nurten Öztürk, kurucu yönetim kurulu üyesi olduğu OPET’in sosyal sorumluluk projelerindeki başarısı ise yurt içinde ve yurt dışında sayısız ödülün sahibi oldu..

Nurten Öztürk, ‘Temiz Tuvalet Kampanyası’ ile başlattığı sosyal sorumluluk projelerini 600 eğitmenin katkısıyla 3,5 milyon çocuğa trafik eğitimi verilmesi, örnek köy projeleri, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da yüzlerce çiftin resmi nikaha kavuşması gibi çalışmalarla sürdürdü..

En önemlisi ise devletin ayıbını kapatarak Çanakkale’de ‘ OPET Tarihe Saygı Projesi’ni uygulaması..

Nurten Öztürk, Tarihimizin altın sayfalarının yazıldığı Gelibolu Yarımadası’nda 12 yıldır harap, bitap ve bakımsız şehitliklerimiz ise kanlı savaşların yaşandığı mekanları, köyleri restore ederek harika işler yapıyor..

Gelelim yazının başlığına..

Nurten Öztürk, OPET’i yaratana kadar olan süreci anlatırken, eşi ile birlikte Yüksek Öğretmen Okulu’nu bitirdikten sonra Biyoloji Öğretmeni olarak görev yaptığını, Milliyetçi Cephe Hükümeti (MC)döneminde Darvin’in Evrim Teorisi’ni öğrencilere anlattığı gerekçesiyle sürgün edildiğini,böylece eşi ile birlikte öğretmenlikten istifa edip, ticari hayata madeni yağ satışı başladıklarını söyledi.

Nurten Öztürk, sürgün edilmesiyle ilgili şu çarpıcı yorumu yaptı:

“Evrimle devrimle karıştırdılar”

TÜRKİYE Yİ AYAĞA KALDIRAN ÇİFTÇİ

Gündem şeker fabrikalarının satışı..

Ankara’da düzenlenen ‘Milli Değer Milli Gelecek Şeker Zirvesi’nde Ankara-Sincanlı şeker pancarı üreticisi Nihat Babaözlü, öyle bir konuşa yaptı ki; Türkiye’de yer yerinden oynadı.

İzleme şansınız olmadığını düşünerek Nihat Babaözlü’nün hepimizin hislerine tercüman olan muhteşem konuşmasını paylaşıyorum:

Şöyle diyor Babaözlü :

“Kusura bakmayın ben ömrümde ilk defa otele geldim. Yanlış yaparsam özür dilerim. Yapılan konuşmalara baktığımda ben hiçbir şey anlamadım. Ben çiftçiyim arkadaş. Ben akşam saat 10 da yapıp, sabah zantur gibi saat 5'te kalkmam lazım. Ama ben korkuyorum yatamıyorum. Gece 1'e kadar açık oturum izlemek zorunda kalıyorum. Ben huzur arıyorum. Huzur yok. Bu geç kalınmış bir toplantı. Burada sadece keller körler birbirlerini ağırlıyor. Laf salatası yapıyorsunuz, lafın harmanı olmaz. Burada bizi kim duyuyor? Bir tane Allah rızası için tenezzül edip gelmiş hükümet temsilcisi var mı? Neredesiniz yahu, neredesiniz? Adam Allah'tan korkar, lafa gerek yok. Burada eylem zamanı. Lütfen dışarıya çıkın kardeşim, bunu sokakta yapın. İki kişi okula geç kalsın. 3 kişi işe geç kalsın. Biri treni kaçırsın, biri uçağı kaçırsın. Ondan sonra iki sene sonra o gözün gibi baktığın bebelerin zehirlenip öldüğünü, kanser olduğunu göreceksiniz siz. Bunun sonu buraya gidiyor. Ağdalı lafa gerek yok. Kestirmeden konuş. Hepimiz geberip gideceğiz bu böyle olursa. Ben pancarı 10 kuruşa satarım arkadaş. Sen bana 1 lira ürettiğin mazotu 1.5 liraya ver. Ben 10 kuruşa satarım bunu. Bana laf satma. 15 kuruşa ürettiğin elektriğin kilovatını 35 kuruşa bana verme. Kalkmış dana getireceğim, inek getireceğim. Lan bırak yalan söyleme, böyle bir şey olmaz. "

Başka söze gerek var mı ?

Ayakta alkışlıyorum Ankara Sincanlı yiğit çiftçiyi..

Dilerim başına bir çorap örülmez..