Konu kadın olunca, ne çok da söylenecek söz vardır. Çünkü
Kandın, herkesin elini sallayıp bir tutam koparıp alacağı sonsuzluk tarlasının
bir ürünüdür. Konu kadın olunca, herkesin kendini etkili ve yetkili sandığı
alanda iki kelam söz edebileceğini sandığı şeydir. Konu kadın olunca, evde Ana
tanrıça kadar kutsanacak, sokakta fahişe sanılacak kadar da aşağılanacak bir
şeydir, ahalinin gözünde. Konu kadın
olunca, herkesin gönlüne göre bir yere oturtacağı şeydir, kişidir, yaratıktır.
Karışık, hatta karma karışıktır düşünceler, konu kadın olunca. Konu kadın
olunca, kadınlar bile kuşku duyarlar, "kadın gibi kadın" demekten,
kadın gibi kadın olmaktan, adam gibi adamların gölgesinde. Konu kadın olunca,
dokununcaya kadar kutsanan, dokununca da yenilen, bitirilen, hatta parça parça,
pinçik pinçik edilen bir şeydir, ahalinin gözünde, dizinde, dilinde. Konu kadın
olunca, uğruna sabahlara kadar hayal kurulan, sabah olunca da üstüne kabus
olunan bir şeydir, erkeklik raconunda. Konu
kadın olunca, algı şöyle bıyık burulan, göz süzülen, karşılığında da gerdan
kırması, endam ile süzülmesi istenen bir şey, yaratıktır. Olmazsa da, kolundan
tutulup bir çöp çuvalı gibi savrulması gereken, kağıt gibi buruşturulup
atılması gereken bir şeydir bu toplumun gözünde!.. Konu kadın olunca,
hemcinsleri tarafından bile aşağılanan bir şeydir bu toplumda. Evin
bulaşıkçısı, temizlikçisi, bahçenin bahçıvanı, ahırın süt sağıcısıdır., Ha iş
yerinde mi, çay, getir-götürden ötesini aklından bile geçirme!..
Tabi şakası bir yana, kadın, sözcük olarak sözlükte,
"insan cinsinin dişisi, üreme becerisini gösterebilen" olarak
tanımlanır. Erkek içinde buna uygun tanımlar yapılabilir ama, "adam gibi
adam" gibi bir ekleme de ihmal edilmez. Peki neden? Evet, peki neden kutsanan,
tapılan, imrenilen Ana Tanrıçadan, bu günün "sürtük" noktasına
getirilen kadın algısı neden?
Bunun yanıtını Ozan Nazım Baba veriyor:
"** Akrep gibisin kardeşim,
korkak bir karanlık içindesin akrep gibi.
Serçe gibisin kardeşim,
serçenin telaşı içindesin.
Midye gibisin kardeşim,
midye gibi kapalı, rahat.
Ve sönmüş bir yanardağ ağzı gibi korkunçsun, kardeşim.
Bir değil,
beş değil,
yüz milyonlarlasın maalesef.
Koyun gibisin kardeşim,
gocuklu celep kaldırınca sopasını
sürüye katılıverirsin hemen
ve âdeta mağrur, koşarsın salhaneye.
Dünyanın en tuhaf mahlukusun yani,
hani şu derya içre olup
deryayı bilmeyen balıktan da tuhaf.
Ve bu dünyada, bu zulüm
senin sayende.
Ve açsak, yorgunsak, alkan içindeysek eğer
ve hâlâ şarabımızı vermek için üzüm gibi eziliyorsak
kabahat senin,
— demeğe de dilim varmıyor ama —
kabahatın çoğu senin, canım kardeşim! "
NAZIM HİKMET RAN
--Anladın mı sen kadın kardeşim, kadın eşitim sorun ne? Sorun
sen ve sorunun kaynağı da sensin.
--Millet için Kapanıp, açılacağına, kendin için uğraş
artık. Bak İran kadınlarına, bak Suudi kadınlarına ve utan Atatürk'ün seni
oturttuğu yerden kalkıp, sığıştığın yere, deliğe!... Kendini, kızını eğitmedikçe, eve kapattıkça, o
"anlı şanlı hocalara" malzeme olduğun sürece çıkışın yok.
--Bu kör karanlığın içinde, bir de kendine karanlık
duvarlar örer isen, çıkışın yok.
--"Elin kiri" olmaya katlandığın sürece bu
devran böyle sürecek. Pireler de devleri, üç kuruşluk adamlar da seni yiyecek,
bitirecek.
--Bütün dünyayı, kadınlar kurar ve kadınlar kurtarır.
Herkesin de atladığı konu budur. Kadın erkek cinsinin karşıtı değil,
karşılığıdır. Kadın ses veren iki elin bir diğeridir. Kadın eğitilmedikçe,
toplum eğitilmez. Kadın değişmedikçe, toplum değişmez, dönüşmez. Kadın üretimin içine girmedikçe, her gün bir
kadın daha daha üretmek, yaratmak için sokağa çıkmaz, toplum içine karışmaz
ise, gelişme ve değişim olmaz. Bir toplumu geliştirmek, değiştirmek,
dönüştürmek isterseniz, kadını: geliştirin,
dönüştürün, değiştirin ve iş ortamına, üretim ortamına
katın. Erkekler, Yok öyle yağma. Kurtuluş yok tek başına. Ya kadınlar ile
birlikte, değişeceğiz, dönüşeceğiz, gelişeceğiz ve dünyaya sevgiyi, barışı
hakim kılacağız. Ya da kadın olarak, erkek olarak teke tek, teker teker yok
olup gideceğiz.
Kadınlar günü mü var, ne ya?. Baksanıza, allı pullu
şeylere bakarken, buraya bakan olmamış!...